Merhaba. Pazar araştırmaları konusunda çalışan ve dünyada 100’ün üzerinde ülkede faaliyet gösteren GFK şirketinin internet ve cep telefonu kullanımına ilişkin yaptığı araştırmaya göre; ülkemizde son 30 gün içerisinde internet kullandığını belirten katılımcıların oranı sadece %38’miş. İnternete evden bağlanan vatandaşlarımızın oranı %65. Aynı araştırmaya göre, internetin ülkemizde kullanım amacı en çok haberlere ve e-postalarımıza ulaşmak. MSN Messenger gibi çevrimiçi mesajlaşmak için interneti kullananların oranı %54 ile Avrupa’nın üzerinde bir orana ulaşmış. Satın alacağı ürün hakkında bilgi edinmek için interneti kullananların oranı ise %27 ile Avrupa ortalamasının yaklaşık %40’ı, dünya ortalamasının ise %49’u gibi bir orantısızlıkta çıkmış. İnterneti alışveriş amaçlı kullanan Türk’lerin oranı %7, banka işlemlerini internetten yapanların oranı ise %12 düzeyinde kalmış. Araştırmanın 2. kısmını oluşturan cep telefonu kullanım oranları ve sebepleri ise tahmin edebileceğiniz gibi gayet iyi oranlarda seyrediyor.
Ben araştırmanın internet boyutuna bakmak istiyorum.
En başta internete evden bağlanma oranının %65 çıkması dikkatimi çekti. Çevremde de gördüğüm üzere, aileler okuyan çocuklarının isteği ve artık eve bilgisayar şart söylemleri ile evlerine bilgisayar alıp internet bağlatıyor. İndirilen müzik ve filmlerin korsan olup olmadığına bakılmaksızın kolayca elde edilmesi, ailelerin de hoşuna gidiyor. Ayrıca çalışan kesim, özel sektör olsun, kamu personeli olsun, haberleri internetten takip ederek, istedikleri haber kanallarına ulaşmayı seçiyorlar. Zaten akşamları tek elden servis edilen haberleri izlemek zaman kaybı oluyor artık. E-posta kullanımı ve Msn Messenger türü yazılımlar vasıtası ile çevrimiçi yazışmak ise hem masa başından kalkmadan ve dikkat çekmeden işten kaytarmanın yolu oluyor hem de ciddi anlamda iş ile ilgili kullanıldığında iletişim masraflarını büyük miktarlarda düşürüyor. Bunun yanında laf uçar söz kalır misali her yazılan sonradan inkâr edilemeyecek duruma geliyor.
Alacağı bir ürün hakkında araştırma yapan ve internetten ürün alan kişilerin azlığı ise bende internet üzerinden alışverişin güvenilirliği ile ilgili toplumumuzdaki önyargıyı düşündürdü. Bence yediği yemeğin hesabını ödemek için kredi kartını garsonla gönderen kişi daha fazla risk altında. Güvenlik adımlarını bilip uyguladıktan sonra, bilinçli bir internet alışverişi kadar rahatı yok. Bankalarla veya fatura ödemeleriyle ilgili birçok sıkıntı yaşayan ya da duyan insanımız, tüketiciyi korumayan ve almak için altına mecbur imza attığı sözleşmelerin de etkisiyle elinde ödemesine dair bir makbuz görmek istiyor gibi geliyor bana. Bunda da pek haksız sayılmazlar. Bir de alınan ürün özürlü çıkarsa ya da değiştirme ihtiyacı görülürse insan karşısında kanlı canlı bir satış temsilcisi görmek istiyor sanki. Sonuçta, ülkemizde birçok şey oturana kadar, bu oranlar pek de kolay değişmez. İnternette alışveriş deyince aklımıza gelen 3 tane site yok. Daha önce kapanmış olanların kapanma sebeplerini de sorgulamak lazım. Tedarikçilerle mi sorun yaşadı, bankalarla mı, mevzuatla mı?
Koskoca Facebook bile kullanıcı güvenliğini tehdit edebilecek yanlış uygulamaları ile ayda bir konu oluyorsa, çekincelerde pek de yanlışlık yok. Her şey oturacak ama zamanla diyenlere de cevabım; Hayır, hiç zaman yok. Neyin nasıl olması gerektiği belli. Bir an önce gerekli düzenlemelerin yapılması lazım. Hükümetimizin “Avrupa Siber Suç Sözleşmesi”ne taraf olma kararının ardından, imza için gerekli araştırmaları ve yazışmaları yapması konuyla ilgili ilk adımlardan sayılabilir. Böylece siber suçlar tanımlanacak, yaptırımlar belli olacak. Sadece bu konulara bakacak birimler kurulacak. Yukarıdaki oranlar da daha yukarılara çıkacak.
Saygılarımla.