Dünyanın neresinde olursa olsun hiç kimse devletine dışarıdan müdahaleyi kabul etmez; edemez. Çünkü ne kadar yumuşak olursa olsun, ne kadar maskeli olursa olsun yapılan saldırıdır. Hiç kimse ‘oh oh ne iyi, falan devletin kuvvetleri gelecek ve bizi kurtaracak’ diye sevinmez; sevinemez. Hele dışarının gizli servislerine hiç bel bağlanamaz. İçinden bunu umanlar olsa bile, başka bir topluluğun menfaatini önde tutmuş olacağı için kendi kamuoyuna bunu ifade edemez. ‘Biraz dişinizi sıkın, iyilik melekleri gelip kurtaracak’ temennili bir yazı, hiçbir gazete ve televizyonda yer bulamaz; bulmamalı.
Ama ZAMAN gazetesinin yazarı Lale Kemal öyle düşünmüyor… 2 Eylül 2015 tarihli Zaman’daki yazısının başlığı bile, bunu açıkça belli ediyor: (‘FUAT AVNİ’, ‘DUR’ DİYEBİLİR)… “CIA kaynaklı olmak”, Fuat Avni’ye, “DUR!” deme gücü sağlarmış. Türkiye’deki tehlikeli gidişatı, ancak dışarıdan müdahale önleyebilirmiş. Biz söylemiyoruz, Zaman yazarı söylüyor.
Fuat Avni’yi, bilmeyen yoktur. Sosyal medyada sansasyon yazı parçaları ile, gündemi etkileyen, resmî makamları yanıltan, herkesi şaşırtan kurnaz biri... Kimdir bu kişi? Kişi değil de, kurum mu? Kurum içinde bir ekip mi? Kimin adına çalışır? Bir kişi, her alanda bu kadar gizli bilgiyi nasıl bilebilir, bulabilir ve yayınlayabilir? Zaman yazarı onun için “Twitter fenomeni, her şeyi bilen Fuat Avni” diyor. Zaman yazarı, onun hakkında bazı bilgiler almış: “Fuat Avni'nin, Amerikan casusluk örgütü CIA kaynaklı olduğuna dair artan biçimde dış kaynaklı bilgiler almaya başladım.” İşe bakın, Fuat Avni’nin “CIA kaynaklı olduğu” Zaman’da ilân ediliyor. Zaman yazarı, aldığı bilgilerin doğruluğundan da emin, “zırva değil” diyor:
“Bu bilgiler, vatandaşlar komplo teorilerine yatkın hale getirilerek böylece her dönem olduğu gibi bu dönemde de, yaygın hukuksuzlukların örtbas edilmesinden nemalananların çıkardığı bir zırva değil.
Fuat Avni, uzunca süredir AB ve ABD tarafından da verdiği bilgilerin doğruluğuna inanılmış, kaynak gösterilen bir hesap.
Bu yakından takip edilen hesabın, CIA içinde gizli bir hesap olduğu, Türkiye'de artan otoriterleşmeyi deşifre etmeyi amaçladığı intibaı çok güçlü.
Fuat Avni hesabı, güç sahiplerinin özel görüşmelerini hem dinleyebiliyor hem de yazışmalarını okuma kapasitesine sahip.
Daha sonra bu hesap, bu faaliyetleri sonucu ele geçirdiği bilgilerin çoğunu yayımlıyor. Bazen de yanlış olan bilgileri kasıtlı sızdırarak, hedefindekilerin kafalarının karışmasını böylece bilgilerin nasıl sızdırıldığını tespit etmelerini engelliyor.”
Zaman yazarına göre, bizdeki “tehlikeli gidişata”, “CIA İÇİNDE GİZLİ BİR HESAP”, yani Fuat Avni ancak “DUR!” diyebilirmiş… Kovboy filmlerinde şehri haydutlardan temizleyecek bir silahşor aranır bulunur ya; işte öyle… “Türkiye'deki tehlikeli gidişata dur diyecek” kahraman (!) bizi kurtarmaya (!) kendiliğinden talip… Ne iyi insanlar var şu dünyada, görün de ibret alın. Kimler varmış bu “DUR!” diyecek şövalyenin arkasında? Ve hep birlikte bunu niçin yapacaklarmış? Zaman’ın yazarı bunu da ifade ediyor:
“Demem o ki, Türkiye'deki tehlikeli gidişata artık dışarıdan müdahale ile “dur” denilebilir. Bu “dur” deme hali ise bizim kara gözümüz kara kaşımız için değil, Türkiye'nin, Allah vergisi coğrafi konumu ve NATO üyesi olması sebebiyle, “otoriterleşmesine,” izin verilmeyecek olmasından kaynaklanabilir.”
Gördünüz mü tehlikeyi (!)... Bizim göremediğimiz tehlike, “Türkiye’nin otoriterleşmesi” imiş… Türkiye’nin, coğrafî konumunun kazandırdığı imkânı kullanarak bölgede ve dünyada bir “OTORİTE” haline gelmesine “izin verilmeyecek”miş… Sakın iyilik meleklerine (!) ve şövalyesine casus, ajan vesaire demeye kalkmayın. Dışardakilere hariçten gazel okumak hak; ama bize “Allah vergisi” imkânı kullanmak; tarihten, ortak inançlardan dayanak aramak suç… Dünyanın öbür ucundan gelip, bize ayar vermek istenebilir. Ama bizim, kararlarımızı kendimiz almaya kalkışmamız, en hafif tabiriyle haddini aşmak olur…
“Türkiye’nin otoriterleşmesi”ni, dışardaki güçler istemeyebilir… Başta “İHANET ÇETESİ” olmak üzere içerdeki hainler de istemeyebilir. Onlar zaten dış güçlerin maşası… Türkiye’nin kendi ipini kesecek bir “OTORİTE” olmasını istemeyenlerin bir dökümü yapılsa, çok uzun bir liste olur. İnanıyorum ki bu uzun listede Zaman okuyucularını göremezsiniz… Buna rağmen, evet okuyucularına rağmen… Ne acıdır ki, böyle bir yazı Zaman’da yer alabilmiş.