Değerli okuyucularım, haçlı seferleri konusu oldukça uzun. Biz, konunun bizi ilgilendiren kısmına ait kısa bir yazı dizisi hazırladık. Hazırladığımız yazı dizisini şimdilik yine az bilinen ilginç bir konu ile tamamlayalım. Geçen yazılarımızda da belirttiğimiz gibi haçlı seferleri Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da köklü tarihi değişikliklere neden olan bir süreçtir. Söz konusu etkiler günümüz tarihini de şekillendirmeye devam etmektedir.
Bu hafta sizlere yine çok az bilinen bir konu olan çocuk haçlı seferlerinden bahsedeceğim. Dünyanın en zor işlerinden birisi savaştır. Savaş kazanan ve kaybeden için de bedelleri çok ağır olan bir olgudur. Savaş, tarihin her döneminde önce işi bu olan askerleri sonra da etrafındaki geniş kitleyi acımasız bir şekilde etkiler. Gerçekte savaşı en az askerler ister. Çünkü onun ne olduğunu, sonuçlarının neler olacağını çok iyi bilirler. İşte askerleri doğrudan etkileyen bu savaş sonuçta savaşanlar dışındaki grupları da doğrudan etkileyebilmektedir. Şüphesiz savaştan en az etkilenmesi gereken masum çocuklar bazen savaşın ilk aktörleri olabilmektedir. Şimdi tarihte savaşın ilk aktörleri olan çocuklara ait bir kesit sunacağız.
Dördüncü Haçlı Seferi ile aynı periyotta az bilinen, üzerinde pek durulmayan bir sefer manzumesi daha vardır “Çocuk Haçlı seferleri”. Hem de bir kez değil iki kez. Çocuk masumiyetin bir simgesidir. İşte günahsız olarak doğan çocuklar bazen bu özellikleri ile savaşın ve zaferin çözümü olarak görülmüşlerdir. Birinci Haçlı Seferi sonrası yapılan seferlerde yaşanan hezimetlerin nedeni günahkârlar, çözümü ise masumiyet olarak görülmüştür. Dönemin dini atmosferi iki ayrı bölgeden çocukları kutsal topraklar doğru yola çıkarmıştır. Çocuk Haçlı Seferi, Fransa ve Almanya’da 1212 yılında on binlerce çocuğun Kutsal Ülke olan Kudüs’ü kurtarmak için yola çıkmasıyla başlamıştır.
İlk olarak 12 yaşındaki Fransız bir köylü çobanı olan Etienne tanrının kendisini kutsal toprakları kurtarmak için seçtiğini belirten bir mektupla yola çıkar. Fransa kralı Philippe’e mektubunu sunan Etienne kraldan yeterli ilgiyi göremez. Etienne, kendisinin tıpkı Musa gibi denizi yaracağını ve kutsal topraklara giderek orayı kurtaracaklarını söyler. Kendisinin seçilmiş olduğuna inanan ve güçlü bir hatip olan Etienne etrafında yaklaşık 30.000 kişilik bir çocuk grubu toplar. Yaz aylarında yola çıkan çocuklar sonunda deniz kıyısına Marsilya’ya ulaşırlar. Oldukça zor ve hazırlıksız yolculukta bir kısım çocuklar hayatlarını kaybederler. Denizi yarmayı deneyen Etienne’nin ilk girişimi sonuçsuz kalır. Sonraki girişimlerinde de denizi yaramayan Etienne’ye olan sadakatini kaybeden bir grup geri dönerken çoğunluk onunla kalmaya devam eder. Bu esnada Demir Hugue ve Domuz Guillaume adındaki iki tüccar ücretsiz olarak onları Kudüs’e götüreceklerini söyleyerek çocukları gemilerine bindirirler. Batan iki gemi hariç diğer gemilerdeki çocukların akıbeti kölelik ile sonlanır. Gemiye binmeyip geri dönenler ise sefalet ile sürecek bir yaşama sürüklenirler.
İkinci Çocuk Haçlı Seferi de diğeri gibi başlar, gelişir ve sonlanır. Tıpkı Etienne gibi köylü bir çocuk olan Nikolaus da Köln’deki Aziz Üç Krallar Kilisesi’nin mihrabında benzer vaazlar verir ve geniş bir çocuk kitlesini peşine takar. Liderliğini Nikolaus’un yaptığı 20.000 kişiden oluşan ordu Alpleri aşarak Cenova’ya doğru yola çıkar. Bu esnada birçok çocuk hayatını kaybeder. Denize ulaşan ordu Nikolaus’un denizi yararak vaatlerini gerçekleştirmesini bekler. Ancak sonuç yine nafiledir. Ümitlerini kaybeden küçük bir grup Cenova’da kalırken asıl grup bu kez liman şehri Pisa’ya gitmeye karar verir. Ümidini yitirmeyen Nikholaus ve yandaşları bu kez Papa III. Innocentius ile görüşür. Papa da onların şimdilik evlerine dönmelerini yaşları büyüyüp güçlendiklerinde hizmet etmelerini söyler. Bu grupta tıpkı Etienne’nin grubu gibi sonunda ya köle olur ya da yoksulluk içinde hayatta kalmaya çalışan dönemin Avrupa coğrafyasında kaybolur gider.
Her iki sefer hakkında yapılan çalışma sayısı son derece azdır. Dönemin Avrupa’sı için kara bir leke olan bu girişimler adeta unutturulmaya çalışılmıştır. Böylesi acıklı ve saçma bir girişimi ne bir kral, yönetici ne de bir din adamı önlemiştir. Zaten ortalama ömrün 40’lı yaşları bulmadığı dönemde gelecek nesiller böyle saçma bir şekilde yok edilmiştir. Aynı dönemde bunlar yaşanırken Fransa’nın hemen batısındaki Endülüs’te binlerce kitaplık kütüphaneler, sosyal bilimler yanında pozitif bilimlerde çalışan bilim insanları dönemin çok ilerisinde eserler vermiştir. Şimdi acaba işler tam tersine mi döndü?
Orta Çağda yaşanan bu hezimetin sembolik aktarımını Grimm Kardeşler yapmıştır. Orijinal adı “Hamelin’in Süslü Kavalcısı” olan “Fareli Köyün Kavalcısı” sembolik olarak Çocuk Haçlı Seferlerinden bahsetmektedir. Mağlubiyetin nedeninin hayatın gerçeklerinden kopuk bir şekilde gören toplum on binlerce çocuğun hayatına mal olmuştur. Günümüzde ise başta terör örgütleri olmak üzere birçok yapı binlerce çocuğu savaş alanlarına sürmeye devam etmektedir. Tıpkı geçmişteki gibi yetkin kişiler buna sessiz kalmaya devam etmektedir. Gelecek yazımızda yeni bir konu ile görüşmek dileğiyle.