URFA MI, BURSA MI, HANGİ BİLECİK!

HİKMET ÖZTÜRK

Hafta içinde Kardelen dergisi ve (edebaliyurdu.com) sitesi yazarları olarak yeni atanan Millî Eğitim Müdürümüzü ziyaret ettik. Beyefendi kişiliği ve işine hâkimiyeti ilk anda gözümüze çarpanlar oldu. Eğitimin sorunları, öğretmen, öğrenci, veli ilişkileri üzerinde konuştuk.

İlin sorunlarını gündeme getirdiğimizde, bizimle aynı ızdırabı duyduğunu gördük. Bilecik, artık kimliğini belirlemek zorundadır. Nasıl bir şehir olmalıdır. Sanayi şehri mi olmalı, tarım ve hayvancılığı ön plâna çıkaracak bir yapılanmaya mı gidilmeli, yoksa kültür şehri mi olmalı?

Nutuk atmaya başladığımızda, “yaprağı ipek, taşı mermer, toprağı seramik” dediğimiz Bilecik, maalesef yıllardır garip kalmıştır. “Kuruluş ve kurtuluşun beşiği” olarak vasıflandırdığımız, ecdadımız Osmanlı’nın ilk yerleşim yeri, imparatorluğun sahibi Ertuğrulgazi, manevî kurucusu Şeyh Edebâli ve ilk kadısı Dursun Fakih’in yurdu, ülkenin makûs talihinin yenildiği topraklar, bu güne kadar neden geri kalmıştır? Suyun içindeki balığın, suyun kıymetini bilmediği gibi, biz de çekirdeğin içinde olduğumuz için mi kıymetini bilmiyoruz! Batının doğusu olarak ifade ettiğimiz, başkalarının “ Urfa Bilecik mi, Bursa Bilecik mi” diye daha yerini bile bilmedikleri bu güzelim belde, neden gerçek değerine kavuşamamıştır? Bu güne kadar, ilimizin tarihî misyonu üzerinde yapılmış ciddi bir çalışma maalesef görememekteyiz. Kültürümüzü yeterince tanıtamamışız.

Söğüt eski belediye başkanı arkadaşım Halil Aydoğdu’nun görevde olduğu günlerde bir projesi vardı. Eski Türk devletlerinin açık hava müzesini oluşturmak, Türkî Cumhuriyetlerin özelliklerini ön plâna çıkaran şehirlerini kurmak, Söğüt’ün gerçek kişiliğini göz önüne sermek ve kültür turizmini başlatmak. Görev süresi yetmedi. Buna rağmen Söğüt’te Türkata Üniversitesi kurulması için gösterdiği gayreti takdirle takip ediyoruz.

Eski valilerimizden Ünal Ülkü’nün başlattığı bir proje vardı “Beylikten imparatorluğa, imparatorluktan Cumhuriyete Bilecik”. O da maalesef arşivlerin tozlu raflarında yerini aldı.

İstanbul’un boşaltılması için, çevre illerde olduğu gibi ilimizde de bir çevre düzeni plânı çalışması yapılmıştı, hattâ plânın il genel meclisinde de onaylandığını biliyoruz. Buna göre ilçelerimiz, yapılarına uygun yatırımları kabul edeceklerdi, uygulamada ne kadar riayet edilir bilinmez, bunu zaman gösterecek. Ancak, bu plân da göz önünde bulundurularak, ilimiz kendine bir yön çizmelidir. Bu konuda, Üniversitemiz, sivil toplum örgütleri, iş adamları ve siyasî partilerimizi de içine alan toplantılar, paneller düzenlenmeli, ilimizin gerçek kimliğini ön plâna çıkaracak çalışmalar yapılmalıdır.

Artık “Urfa Bilecik mi, Bursa Bilecik mi” sorularına muhatap olmak istemiyoruz!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.