Üstat Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983 tarihinde vefat etti. Allah gani gani rahmet etsin. Eserlerinde hayatını ikiye ayırıyor, 1934’te tanıdığı şeyhi Abdülhakim Arvasi ile tanışmadan evvelki hayatı yok hükmünde. O tarihten sonraki hayatı ‘Kurtuluşu’ olarak kabul ettiği çizgisi. Kaldırımlar, Sakarya Türküsü ve bütün şiirlerini topladığı ‘Çile’ kitabının şairi. Piyesi, romanı, dergisi, gazete köşe yazılarıyla 100 civarında eser bırakan, nice çileler çeken, İslami hassasiyete sahip gençlik yetiştiren, milliyetçilerin, mukaddesatçıların gecelerinin unutulmaz şairi.
Üstat;
‘Şurda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es...’
demişti gerçek oldu. Bugün açılan o gedikten içeri giren ülkemizin Cumhurbaşkanı o kültürden geliyor.
Üstat şiirinde dediği gibi;
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Üstatın 36. vefat yıldönümünde ‘Fatiha’ okumaya davet ediyorum. Yazımı onun ‘Utansın’ şiiriyle bitiriyorum.
UTANSIN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!