Eylül ayı başında yapılan Ak Parti Merkez İlçe Danışma Kurulu toplantısında partiye katılım olacağı, partiye yeni katılanlara rozet takılacağı söylendi. Heyecanla hangi partiden katılımın olacağını beklerken, Milletvekili Fahrettin Poyraz katılımın hangi partiden olacağının sinyallerini konuşmasında verdi.
Milletvekili Fahrettin Poyraz'ın İl Danışma kurulu toplantısında; mecliste Muhsin Yazıcıoğlu ile tanışma imkanı bulduğunu söylemesi ile katılımın Büyük Birlik Partisi'nden olacağını anlayabildik. Nitekim öyle de oldu. Toplantı sonunda Büyük Birlik Partisi'nden Ak Parti'ye katılanlara rozetleri takıldı.
Tabi her insan parti değiştirebilir, fikirleri değişebilir diye düşünsem de Büyük Birlik Partisi'ne gönül verenlerin bu konuda üzülecekleri aklımdan geçti.
Üzüleceklerdi, Büyük Birlik'e gönül verenler rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Muhsin Başkanın emanetini el üstünde tutuyorlardı. Büyük Birlik Partisi'nin oy oranları düşük olmasına rağmen Muhsin Başkanın da dediği gibi "Her dakikam, her saniyem, her anım her şeyimle o yüce davaya helal olsun" diyorlardı. Muhsin Başkanın emanetini taşıyanlar elbette farklı olmalıydı, onlar "Haksız bir dava uğruna sultanlık yapacağıma, gerekirse haklı davada tek başıma yürürüm" diyerek davalarına güç katıyorlardı. Büyük Birlik Partisi lideri dava adamı Musin Yazıcıoğlu istese herhangi bir partiye geçerek, iktidarda yer alabilir, üst makamlarda yer edinebilirdi. Ama o yürekli dava adamı, makam mevki aramak yerine, “Zulüm Azrail olsa da hep Hakk'ı tutacağım. Mukaddes, davalarda ölüm bile güzeldir” diyerek gönülleri fethetti.
İşte o yürekli dava adamının helikoptere binmeden önceki son sözleri;
"Şimdi bakın yoldan geliyoruz, şimdi yine yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Ruh bir saniyeliktir. Küt dedim mi bir soluktur gitti. Bununda nerede geleceği nasıl geleceği ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz"
Ama Alperenlerin üzülmesine ne hacet! Onlar inandıkları yolda tek başlarına yürümeyi göze almışlardı zaten.