Ergenekon sanıklarından gazeteci Tuncay Özkan İzmir’den CHP milletvekili adayı. CHP’nin Bozüyük seçim bürosunun açılışı sırasında yaptığı konuşmada: “Biz bu çocukların geleceğini yeniden kuracağız. Biz okullarımızı akıllı tahta ile değil, akıllı öğretmenler ile donatacağız. Bizim dönemimizde akıllı tahta dönemi son bulacak, akıllı öğretmen dönemi başlayacak. Öğretmene yatırım yaparak Türkiye’yi kalkındıracağız. Biz katillere ve hırsızlara bu ülkeyi teslime ederek bu topraklarda yatan dedelerimizin atalarımızın ruhunu incitmeyiz. Katiller ve hırsızların düzenini bozmak, ecdadımızın ruhlarını yüceltmek için bu çocukların geleceği için gelip CHP’ye oy vereceksiniz. Baba ocağında yan yana oturacağız. Bu dünyayı ve Türkiye’yi kötülere ve hırsızlara bırakmayacağız. Bu seçim Türkiye’nin ayağa kalkma seçimi olacak. Hepinizi Türkiye’nin birleştirici gücü Mustafa Kemal Atatürk’ün partisine CHP’ye baba ocağına çağırıyorum. Bazı vatandaşlarımız soruyor kaçak saray ne olacak. Türkiye’nin 8 Haziran’da ki Başbakan’ı Genel Başkanımız söz verdi, kaçak sarayı çocuklarımızın geleceği için Orta Doğu Teknik Üniversitesine verilecek. İki milletvekilimizi de Ankara’ya göndereceksiniz. Onlarda 3.’üncü milletvekilini çıkaracak her anlamda gelişmiş bir Bozüyük, Bilecik için var güçleriyle çalışacaklar.” Bunları söyledi.
Çok partili hayata geçildiği 1946 yılından bu yana tek başına iktidara gelemeyen CHP öncelikle halka neden iktidara gelemediğini açıklamalı. Milletin istekleriyle değil istemediklerini politika haline getiren CHP halkıyla bu yüzden bağdaşmıyor.
İktidara geldiklerinde Diyanet İşleri teşkilatını kaldıracaklarını açıklayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, daha sonra nasıl bir dini yapılanma düşündüklerini söylemiyor. Atatürk’ün kurduğu müesseselere sahip çıkmakla övünen CHP, Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Teşkilatını kaldıracağını söylemesiyle kendisiyle çelişiyor.
CHP 1950 yılından beri muhalefet olma alışkanlığına devam ediyor. Bu zaman içerisinde Demokrat Parti’yi diktatörlükle, hırsızlıkla suçladı. Adalet Partisi iktidarını da aynı muhalefet anlayışıyla devam ettirdi.
1980 ihtilalinden sonra iktidara gelen Anavatan Partisi ve onun Genel Başkan Turgut Özal’da CHP’nin hırsızlık ve diktatör isnatlarından kurtulamadı. Ak Parti iktidarına kadar arada kendisinin bulunmadığı koalisyon iktidarları aynı suçlamaların muhatabı oldular.
Ak Parti iktidarı hırsız ve kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan’da CHP’nin amansız muhalefet suçlamasından kurtulamadı. İstanbul Belediye Başkanlığını bir ara kazanan CHP iski skandalıyla mahkemenin verdiği kararla hırsızlık tescillemişti.
İktidara gelen parti ülkeyi geliştirmek istediyse CHP hep karşı çıktı. Sonuçta yapılandan Türkiye kazandı, CHP halkın sevgisinden mahrum kaldı. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti tek gidiş gelişli karayolları yapmaya kalktığında “Bu kadar geniş yola ne gerek var. Havayolumu yapıyoruz” diyerek karşı çıkışmıştı. Bugün üçlü gidiş dönüş yollar az geliyor.
1., 2., 3. İstanbul boğaz köprülerine karşı çıkan yine CHP oldu. Ülkenin neresine bir çivi çakılmaya başlansa CHP orada muhalefete başlar.
En son gezi olaylarını destekleyen bir grup, İstanbul’a yapılan yeni havaalanına, Boğaz’a alternatif yapılması planlanan kanal İstanbul’a, boğazı geçmek için yapılacak tünel geçişine karşı çıktılar, çalışmalarının durdurulmasını istediler. CHP’de açıklamalarıyla bu grubun yanında yer aldı.
Hastane ayrımlarına son verildiğinde, eczanelerden herkesin ilaç almasını sağlayan tedbirlere karşı çıkan CHP, bütün bunlar sağlandığında halk sağlık alanında huzura kavuştu.
CHP “bekara karı boşamak kolay” anlayışıyla bol vaatler veriyor. Neden ülkeye eserler vereceğini söylemiyor bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü o da iktidar olacağına inanmıyor.