Başkanlık sisteminin faydasını koronavirüs de acil alınan kararlar da gördük. Eski sistemde olsaydı bürokrasi engellemeleri yüzünden başımıza gelmeyen kalmazdı. Olmadı mı? Sakarya depreminde hükümet üç gün deprem bölgesine gidemedi.
Hastalığın yayılmaması için alınan önlemler bir yana ekonomik tedbirler halkın zaten güvendiği iktidara daha fazla inancı kuvvetlendi.
Gördüğüm kadarıyla alınan tedbirlerde orta direk esnafa biraz daha isteklerine kulak verilmesi desteklerden istifade edebilmesi için lüzumsuz evrak istenmesinden, sigorta, bağkur, vergi borcu gibi şartlardan vazgeçilmesi esnafı rahatlatacaktır.
Açıklanan destek paketinin içinde tarıma hiç yer verilmemesi bu kesimin üzüntüsüne sebep oldu. Son iki yıl tarıma desteklerde artış oldu. Semeresini de görmeye başladık, et ithalatı durdu, fasulye, mercimek, nohut gibi ürünler üretimde artış gösterdi.
Hükümet gençlere “Köye dönüş projeleri” üretip tarımda üretimi arttırmak için kadın ve gençlere karşılıksız kredi veriyor. Bu desteklerden faydalananlar oluyor ama istenilen randıman yakalanmış değil.
Toplumu tehdit eden virüs salgını uygulanan “Köye dönüş projeleri” için fırsata dönüştürülebilir. Birçok iş yeri çalışmaz durumda, köyüne dönmek isteyenlere gösterilecek kolaylıklarla tarım ve hayvanlıcılıkta ihracat rakamları yükseltilir, ayrıca istihdam artışı olur, işsizlik oranı düşer.
Evvelce iki yazımda köylerde tarımla uğraşan gençlere ( bay ve bayan) sigortaları devlet tarafından karşılanmalı teklifini yine tekrarlıyorum.
Bu virüs krizi ithalat ile beslenme yolunu seçme, kendin üret, ürettiğinle beslen politikası takip etmemiz gerektiğini öğretti. Hadi bakalım, güven de getir mercimeği Kanada’dan, buğdayı Rusya’dan, ayçiçeğini Çin’den. Hükümet tarım politikasını bu yaygın hastalıktan sonra gözden geçirmeli.