Aylardır gözlerimiz gökyüzünde gelip geçen yağmur bulutlarını çaresizce seyrettik. Edilen dualar ısrar peyda etse de yağmur da nasıl nazlı bir aşığımız olduğunu gün gün anlattı. Dilimden “bilmezdim” kelimesi tekrar tekrar dökülüyor. Bilmezdim, seni bu kadar özleyeceğimizi, gün gün özlemimizin birikeceğini. Şakır şakır yağmanı, çisil çisil çiselemeni, yıldırımlar, şimşekler refakatinde yüzümüze tane tane dökülmeni bilmezdim. Kış günleri kupkuru sokaklarda bizi sensiz bıraktın. Hayatımızın en önemli dekorunun olduğunu bilmezdim. Hava kapalı olurda nasıl bu havalar sevilir, yağmur senin eşliğindeymiş bütün kapalı havaların sevilmesi bilmezdim. Sen bize zorunluymuşsun, sanki biz sana lakayd,ilgisiz duyarsızmışız bilmezdim. Bütün şımarıklığımızla senin aleyhine konuşmuş, hep bahaneleri bahaneye ekleyip seni üzmüşüz, bilmezdim. Çamur olmasından etrafın yüzümüzü ekşitmiş, ayakkabılarımız çamurlanma ihtimalini düşünerek sitem etmişiz sana. Hatta bazılarımız apartmanları çamurlanmasın diye yağmanı dahi istememişler.
Hep işitirdik “Allah suyla hayat verir” ayetini fakat işittikçe sanki daha çok anlamamışız gibi. Bugün yağmuru beklerken ki bakışlarımız, çaresizliğimiz, üzerimizden sürekli geçen bulutlara söz geçiremeyişimiz, bu ayeti gün gün bize anlattı, tefsirini ruhumuza adeta aşıladı. Şimdi pencerelerde bekleşen çocukların yağmurun damlalarının camlara çarpışıyla neşelenen bakışları kadar neşeleniyorum.
İkinci olarak, Allah ayette insanoğlunu "zalim ve cahil" olarak niteler. Zalimliği ayakkabısındaki çamura kızıp bize hayat olan suyu istememesi, cahilliği ise bir damla suya dahi herşeyimizle muhtaçken onu idrak etmeyip hadsizlik etmesinden kaynaklanır.Yağmur rahmettir berekettir. Yeryüzüne edilmiş bir iltifattır. Aslında yağmur insanoğluna iltifattır başlı başına. Allah’ın ümit kesmeyişidir, rahmetini esirgemeyişidir. Her bir yağmur tanesini bir meleğin indirdiği söylenir. Kalbimize verdiği sukünet de bu yüzdendir belki. Peygamber Efendimiz, (sav) fırtınalı havalarda Allah’ın gazap etmesinden korkarak secdede dua ettiği mübarek başını da ancak yağmurun yağmasıyla secdeden kaldırdığını nakleder sahabi efendilerimiz.
Hayatımıza dokunan birçok şeyi idrak edemeyişimiz gibi yağmuru da idrak edemiyoruz belli ki. Herhalde bu yüzden efendiler efendisi benim bildiğimi veya bildiklerimi bilseydiniz "Çok ağlar, az gülerdiniz"buyurur. Bilmemekten kaynaklı bu cüretkarlığımız. Zalimliğimizden kaynaklı bu lakaydlığımız. Yukarıda yapmış olduğumuz bu insan nefisini zorlayan sorgulamalardan sonra ellerimizi açıp şöyle dua edelim. Ey yeryüzünün sahibi Allah’ım, yeryüzünde var olan son canlıyı huzuruna alıncaya kadar bizi rahmetinden mahrum etme, yağmurunla bütün kainatı şenlendir.