İki yılı aşan Covid belası, şimdi de Rusya-Ukrayna savaşı nihayet tarımı gündeme getirdi. Hastalık ve savaş olmadan, soğan, patates, yağ vs. de üretimde azalma ve pahalılık olduğunda bakanlardan ilk duyulan söz “ ithal eder, piyasayı dengeleriz” olurdu. Devletler hastalık ve savaşı göz önüne alarak yiyecek ürünlerinde ihracat kısıtlamasına gidince bizim hükümet tarıma desteği yükseltmeye ve atıl durumdaki arazilerin ekilmesi için çabalamaya başladı. Yılların verdiği ilgisizlik yüzünden tarımda çalışan nüfus azaldı, genç kalmadı. İhracata giden paralar kendi çiftçimize verilseydi bugün karşılaştığımız sıkıntılar yaşanmazdı.
Çiftçinin derdi çok, defalarca yazdık. Nisan ayı ayçiçeği ekim zamanı, üreticiler ayçiçeği tohumu almaya başladı. Tarımla uğraşanların haricinde 1 kg ayçiçeği tohumunun kaç lira olduğunu bilen var mı? Hasat mevsiminde 4-6 TL arasında ayçiçeğinin kilosunu satan çiftçi 1kg tohumu 200-220 TL arasında, sattığının 45-50 misli fiyatla alıyor. Ekici gübreyi geçen yıla göre yüzde 250, mazotu yüzde 350 zamla alarak üretim yapabilirse yapacak.
Ak Parti iktidara geldiğinde ilk tarım bakanı Sami Güçlüydü. Tarımı bilen üretene destek verilmesini sağlayan biriydi. 3 yıla yakın bakanlığı devam etseydi bugün çiftçinin yaşadığı birçok sorunla karşılaşmazdık. İkinci olarak Mehdi Eker geldi 11 yıl bakanlıkta kaldı. Her köye bir tarım danışmanı diyerek başladı. İlk sene 1000 ziraat mühendisi aldı, düşünce olarak güzeldi ama devamını getiremedi. Zaman içerisinde onlarıda il müdürlüklerinde istihdam etti. Bizde tarım arazide değil, il müdürlüğü binalarında yürütülüyor, ziraat mühendisleri bürokrasi işlemlerinde kayboluyor. Eker “ et ithalatının önüne geçiyoruz” diye defalarca açıklamasına rağmen her geçen yıl hayvancılık geriledi. Açıklamaları yanlış çıktığında Başbakan Erdoğan kendisini azarladı. Buna rağmen 11 yıl bakanlıkta kalmayı, tarımı da geriletmeyi başardı.
Ak Parti’nin üçüncü tarım bakanı tarımcı olmamasına rağmen Faruk Çelik getirildi. Bakan olduktan bir müddet sonra yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Çiftçiye verilen çok çeşitli desteklerin bir seferde verileceğini ilk dile getiren oldu. 2 yıl bakanlıkta kaldı gerçekleştiremedi. Toprak bütünleştirilmesini hızlandırdı, o gitti bu hız kesildi.
Faruk Çelik’ten sonra Faruk Eşref Fakıbaba tarım bakanı oldu. Ecevit’in Başbakanlığında Apoyu Türkiye’ye teslim ettiklerinde Ecevit “ Apoyu bize niye teslim ettiklerini bilmiyorum” dediği gibi, Fakıbaba da “Ben doktorum niye tarım bakanı oldum anlayamadım” dedi. O’da 1 yıl kaldı bakanlığı bile anlamadan gitti.
Başkanlık sistemine geçtik, ilk tarım bakanı Bekir Pakdemirli oldu, 4 yıl bakanlıkta kaldı. Bana göre bakandan çok bürokrasi ne dediyse o oldu. Çiftçinin hiçbir probleminin hallolduğunu görmedim. Bol laf, icraat göremedik.
Son gelen tarım bakanı Vahit Kirişçi oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisinde tarım komisyonu başkanlığı yaptı. Kendisi Ziraat mühendisi, aynı zamanda bir tarım ili olarak bilinen Adanalı. Kahramanmaraş ile de bağı var. Şu ana kadar çok konuştuğu yok. İlk sözleri “tarıma verilen destekler çok çeşitli, ne veren memnun ne alan, istenilen verim alınamıyor bir düzenleme şart” oldu.
Kirişçi bakanlıkta başarılı olursa hem kendisini hem de partisini kurtarır.