Bozüyük CHP kongresi sonrası yazmış olduğum köşe yazımda kongrede göze çarpan olayları değerlendirdim. Yazımın ardından hafta içerisinde kongrede ki başkan adaylarından eski meclis üyesi Fahri Öztürk arkadaşımızdan bir açıklama geldi. Yapılan açıklama da
“16 Şubat 2010 tarih ve 2522 sayılı Sakarya Gazetesinde “bir kongrenin ardından” isimli köşe yazınızda, iki adaylı seçim yapıldığı, bu seçimde iki adayın olmasının sebebini 2 farklı grup oluşumuna bağlayarak şahsımın en doğal ve demokratik hakkı olan seçimlere aday olarak katılmamı bir zümrenin, bir kişinin, bir grubun öne sürdüğü aday olarak göstermeniz doğrularla bağdaşmadığı gibi şahsımı da incitmiştir. Oysa ki yapılan kongre tüm partililerimize açık olup adı geçen kişilerde benim yaptığım gibi kişisel tercihlerini kullanarak aday olabilirlerdi. Delegelerimiz kimsenin etkisi altında kalmadan oylarını kendi istedikleri adaya kullanmışlardır. En doğal, en insani ve en demokratik hakkım olan ilçe başkanlığı adaylığımı tamamen kendi öz irademle gerçekleştirmiş olup köşenizde ki yazınızın kamuoyunca farklı düşüncelere neden olabileceğini düşünüyorum.
Ayrıca eski yönetim kendi hazırlamış oldukları delege listeleri ile” diyerek eski parti yöneticilerimizi zan altında bırakmış bulunmaktasınız. Partimizde yapılan delege seçimleri zamanında duyurularak ve gerekli çalışmalar yapılarak geniş bir katılımın olması sağlanmıştır. Parti üyelerimiz oylarını kullanarak delege sistemimizi oluşturmuşlardır. Basında çıkan bu tür haberler bizlere ve partimize çok büyük haksızlıktır. Konuya göstereceğiniz hassasiyet için şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim” denilmiş.
Yapılan yazılı açıklama da Fahri Öztürk parti içerisinde ki gruplaşmalarda taraf olmadığını, her hangi bir kişi veya grubun desteğini arkasına alarak değil kendi özgür hür iradesi ile aday olduğunu açıklamış. Kendi hür iradenizle aday olmuş olabilirsiniz ancak hiçbir grubun, zümrenin desteği almadım sözlerine katılmıyorum. Nitekim akabinde kongre günü salonda delegelerle yaptığım görüşmelerde durumun sizin allattığınız gibi olmadığı net bir şekilde görüldü. Eski bir ilçe başkanının sizin lehinize delegeler üzerinde yaptığı kulis çalışmaları açık ve seçik gözlemlendi. Aynı şekilde başka bir eski ilçe başkanının da diğer aday lehine çalıştığını çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla CHP’de ki bu demokratik yarışta herkesin taraf olduğu açık ve doğaldır. Buna kılıf aramak ya da bahane bulmak demokrasi anlayışı ile ne kadar bağdaşır bilemiyorum. Ayrıca gönderilen cevabi yazıda “eski yönetim kendi hazırlamış oldukları delege listeleri ile diyerek eski parti yöneticilerimizi zan altında bırakmış bulunmaktasınız.” deniliyor. Delege seçimleri yapılırken çarşaf liste ile delegeler seçilmiş olsa idi dediğinize katılırdım. Ancak ben seni seçeyim sen beni seç anlayışıyla hazırlanan blok liste ile yapılan delege seçimlerinde demokrasiden bahsetmek ne kadar doğrudur? Üstelik bir çok delegenin kendilerine haber verilmeden delege listelerinden çıkarıldığı apaçık aşikardır. Delegeler her ortamda bu yapılanı açık seçik dile getirmektedirler.
Kısacası atalarımızın o güzel sözüne istinaden görünen köy için kılavuz gerekmemektedir. Kongrenin ardından yazmış olduğum ilk köşe yazım sonrasında bir çok CHP’li üyeden yazılamayanları yazdığım için teşekkür telefonu aldığım gibi eleştirenlerde olacaktır. Her zaman eleştirilere ve öz eleştiriye açık olarak görevimizi yerine getirmekteyiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her ortamda gözlemlerimizi tarafsız ve doğrudan okuyucularımızla paylaşmaya devam edeceğimizi hatırlatıyor Köşe yazımın ardından Fahri beyin gönderdiği yazıyı da yine köşemde yer veriyorum. Bundan sonraki siyasi yaşamınızda ve günlük hayatınızda başarılar dilerken, yorumu kamuoyunun takdirine bırakıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HOŞÇAKALIN..