Yeni yapılacak hastanenin yer tespiti epey gecikti. 2011 Temmuz ayında yapılan Milletvekili seçimlerinden üç ay evvel AK Parti İl Başkanı tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Yani açıklamanın üzerinden 11 ay geçmiş bulunuyor. 16.12.2011 tarihinde hastanenin şu anki yerine yapılması için bir yazım oldu. Aynı günlerdi Sayın Belediye Başkanı AK Parti Merkez İlçe kongresinde hastane yerinin mevcut hastane arası olduğunu, iki gün sonra da Sayın Vali Akpınar, Bakanla görüştüklerinin hastanenin arsasına yeni hastane yapılacağını açıkladı.
Ben bu yazımda Milletvekili ile Kent Orman'da basına verdiği kahvaltıda aramızda geçen konuşmayı yazmıştım. Bugünkü yazımı ilgilendiren bölümünü yine yazıyorum.
“Yeni yapılacağı söylenen hastanenin yerini 9 aydır tespit edemedik. İl Sağlık Müdürlüğü, Kent Orman eteklerinde yapmakta ısrarcı. Ana muhalefet partisi geçtiğimiz günlerde kent ormanda ağaç katliamı yapılacağını ileri sürerek karşı çıktı.
Yıl olarak tam hatırlamıyorum ama 4-5 yıl evvel Milletvekili Dr. Fahrettin Poyraz basın mensuplarına Kent Orman'da sabah kahvaltısı vermişti. O sıralarda Sağlık Meslek Lisesi'nin binası acil yapılması düşünülüyor, Abbaslık yolu üzerindeki SSK binası, sağlık kuruluşları birleştirildiğinden İl Sağlık Müdürlüğü el koyma yolundaydı.
Sayın Poyraz'a siz evvelce Pazaryeri, Gölpazarı, Söğüt, Osmaneli'ye devlet hastaneleri yapılmasını doğru bulmadığınızı, bina yapılıyor ama doktor yok. Sağlık ocakları yeterli olacağını söylüyordunuz. İktidarsınız, Bilecik Devlet Hastanesi binası çalışmalara yetmiyor diyerek Sağlık Meslek Lisesi'ni poliklinik, SSK'nın bir kısmına hastaneyi taşımayı düşünüyorsunuz. Sağlık Meslek Lisesi içinde bir o kadarda SSK binasına masraf edileceği söyleniyor.
İleride bir devlet hastanesine ihtiyaç olacak. Bu binalara harcadığınız paralara yazık olacak. Şimdi devlet hastanesini yenileseniz daha iyi olmaz mı? Sizi de iki binaya harcadığınız paralar çöpe gitti diye tenkit ederler, demiştim.
Cevabı aynen şöyle oldu; “Doğru söylüyorsunuz ama bunu birde bürokratlara anlatabilsek”
Dediğim aynen çıktı. Yapılması düşünülen yeni devlet hastanesine dokuz aydır yer bulunamıyor. Sebep yine bürokrasinin dar görüşü yüzünden .”
Beş yıl evvel endişelerim bugün önümüze çıktı. O gün laf anlamayan bürokrasi bakın bugün işleri nasıl yürümez hale getirdi. Sağlık Meslek Lisesi'ne o günün parası ile 2 trilyon para harcandığı, depreme dayanıklı hale getirildi. Bi o kadar para da eski SSK binasına harcandı. Halbuki daha o zaman yeni hastane düşünülebilir ve yapılırdı. Bilecik hastası o zaman da Eskişehir ve hastanelerine sevk ediliyordu, hala sevkten kurtulamadı. Siyasette yeni hastane istiyordu. Dediğim dedik bürokrasi dediğini yaptı. O iki binaya lüzumsuz masraf yaptı.
Buraya kadar yazdıklarımı okuyunca “Bütün bu yazdıklarımın yeni hastane ile ne alakası var. Yeri de tespit edildi” diyenleriniz var. İşler yolunda gitse yanlış yapılan işlerin faturası karşımıza şimdi çıkıyor.
Sağlık Lisesi'ne depreme dayanıklı harcanan paralar başa dert olmuş. Çünkü binanın yıkılması için bir sebebe dayanması lazım. İnşaat Mühendisleri “Daha 4-5 yıl evvel depreme dayanıklı hale getirilmiş bir binaya nasıl çürük raporu yazabiliriz bunun hesabı ileride sorulur...” diyorlarmış.
Onlarda haklı 18-20 yıl evvel intihar ettiği söylenen nice rahmetlilerin şimdi cinayet şüphesi ile araştırıldığı devirde birgün binaya verilen herhangi bir raporun gündeme gelebileceğini düşünmekte haklılar.
Sen şu işe bakar mısın; Önceleri iktidardan düşenlere gelenler, “O kadar lüzumsuz yatırımlar yapmışlar, devletin parasını çarçur etmişler” derlerdi. Şimdi ise daha iktidarda iken bürokratların sözlerine itibar edenler aynı duruma düşüyor.
Biliyorsunuz bu ülkede zaman aşımı diye bir kavram var. Daha geçenlerde Dev-Yol diye 1970'lerin örgütü 30 küsur senelik davaların sonunda zaman aşımı sebebiyle ceza almaktan kurtuldular.
Bakanlıkta “Bir yıl oldu, bir hastane yeri belirleyemediniz. Dokuz ay sonra şimdiki hastane yerine yapılması kararı verdiniz. Onu da 4-5 yıl evvel ağzınıza yüzünüze bulaştırmışsınız. Beceriksizliğiniz yüzünden zaman aşımı sebebiyle hastane yapmaktan vazgeçtim” der mi? Derse hiç şaşırmam. Şaşırması gerekenler beceriksiz bürokratlarla çalışanlar olmalı.
TAŞI GEDİĞİNE 1
Ergenekon tutuklusu Tuncay Özkay, hukuksuz tutuklandığını ileri sürerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmiş.
Mahkeme birkaç tane gerekçe ileri sürerek davayı reddetmiş. Gerekçenin biri var ki çok ilgi çekici. “Türk mahkemeleri; Ergenekon davasında bağımsız ve adil bir yargılama yürütmektedir. Tuncay Özkan'da meşru kanıtlar ve meşru sebeplerle tutuklanmıştır” diyor.
CHP Genel Başkanı “Türkiye'de adil yargılama yok, hakimler yandaş oldu”, “Ergenekon nerede ise söyleyin ben gidip üye olacağım” diyor ya. Cevabını AHİM verdi. Ergenekon'un varlığını da AHİM kabul ediyor. Gitsin adresini oradan öğrensin.
TAŞI GEDİĞİNE 2
Tarihçi Halim Demiryürek Gazetemizdeki köşe yazısında, Abdülhamid'in yaptırdığı Camii'nin giriş kapısını gündeme getirmişti. Kimseden ses çıkmadı. Yine yazdı, hatta Şeyh Edebali türbesinin etrafındaki mezarların kırık, dökük hali için tarihçi Murat Can'ın “Bana izin alın İtalya'daki uzman ekibimi getireyim en azından şu kırık dökük mezar taşlarını onarayım” dediğini yazdı.
Taşar tamirle kırık döküklükler kurtulurlarda taş yürekliler nasıl uykudan uyandırılır, bütün iş burada.