Özellikle Küresel Dünyaya ayak uydurmak moda oldu. Küresel Dünyayada kapitalist sistem hakim. Bizde, tekelleşme sistemine zemin hazırlanıyor. Siyasette “az olsun benim olsun”zihniyeti, İş alemine gelince “çok olsun benim olsun” düşüncesi hakim ve onun yolu açılıyor.
Hayvancılıkta tekelleşmenin sonunu etin kg. Fiyatı 40 Bin TL’ye çıkınca gördük. İktidarlara ilk kazık atanda devletten 500, 1000, 1500, 2000 Bin baş hayvan kredisi alanlar oldu.
Gerçi bugünkü konumuz tarım ve hayvancılık üzerine değil. Mantar biter gibi neredeyse her cadde ve hatta sokak başına büyük marketler açılıyor. Benim bildiğim bir marka marketin 6, bir başka markanın 2, yine bir başka markanın 1 olmak üzere toplam 9 market açıldı İlimizde. Bu marketlerin herbiri 4 bakkal dükkanının kapanmasına sebep olsa toplam 4x9=36 bakkal kapanmış olur. Yani küçük esnaf bile bile bitiriliyor.
Marketler akşama kadar satışlarıyla paraları toplarlar, merkezlerine gönderirler. Oturdukları yer kira ise kirasını ve çalıştırdıkları elemanları o yerden ise onların maaşları haricinde hiç ilde harcamaları olmaz. Bağlı oldukları vergi daireleri bile ilimizde değil.
Bundan 10,15 sene evvel bizlere hizmet eden birçok küçük esnaf bugün piyasada unutuldu gitti. Bunların bir kısmı “”her şey benim olsun” zihniyetindeki kapitalist iş adamları yüzünden dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Bu yüzdende el sanatları yok oldu. Mesela kalaycılık. Birçok genç kalaycılığın bir meslek olduğundan habersiz. Plastik, aliminyum kaplar çoğaldı, ucuz da olunca bakır kaplar ortadan kalktı. Kalay, bakır kaplara yapıldığından bakır kaplar yok olunca kalaycılık mesleği yok oldu. Bu seferde plastik ve alüminyum kaplar hastalıkları çoğalttı. Buna benzer bir çok insanlığa yararlı el sanatı kaybolup gitti gidiyor.
Bazı meslekler varki teknolojisinin ilerlemesi ile ayakta tutmanın manası da yok. O mesleği ancak eski bir hatıra olarak gelecek kuşağa göstermek için Birkaç kişiye öğretilebilir. Mesela at, eşek için yapılan semercilik mesleği gibi. Arabaların bu kadar yaygın olduğu şu devirde semercilik mesleği ölüyor diye hayıflanmanın bir alemi varmı?
Ticaret nedir, mal ve paranın insanlar arasında devamlı el değiştirmesi ve bundan kar elde etmesi değil mi?
Bakkalcılıkta bir meslek. Mahallenin gözü kulağı. Kazandığı parayı oturduğu mahallede değerlendirir. Bir başka meslek sahibinden alışveriş yapar şehrin ekonomisine canlılık getirir. Ayrıca sosyal hayata da faydalı olur. Mahalleye bir yabancı gelse göz kulak olur. Bir yabancı bulamadığı adresi bakkala sorar. Git bakalım markette çalışana adres sor hangi cevabı alacaksın.
İktidar yıllardır marketler yasasını çıkaracağını, ufak esnafı koruyacağını söyler. Ama bir türlü yasa meclise gelmez. Bir bakarsın hiç adı sanı duyulmayan bir yasa meclise gelmiş çıkmış ve yürürlüğe girivermiş. Ama marketler yasası bir türlü yasalaşmaz. Hani bir laf var “Fakir düz yolda şaşırır, zengin dağdan aşırır” diye. Marketler yasası meclise gelirken dağlara mı gidiyor ne?
Şöylede aklıma geliyor. Hani derler ya “kazanılan hak geri alınmaz” Bu marketler yasasıda şunun için mi bekletiliyor. Marketler ülkenin her yanına yayılsın. Ondan sonra yasayı çıkaralım, kazanılan hak da geri alınamayacağına göre, istediğin kadar yasaya marketler şehir dışında açılacak de! Ne farkeder değil mi? Zaten itiraz edecek bakkalda ortadan tamamen bitmiş olacak.
Günün modası “geç gelen adalet adalet değildir” söylemi. Bende diyorum ki zamanında çıkarılmayan kanunda ölü doğan çocuk gibi olur.
TAŞI GEDİĞİNE
Mısır’ın Firavun Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 18 gün direndikten sonra istifa etti.
Mısır halkının direnişi ve yeni yönetimi "Mübarek" olsun
TAŞI GEDİĞİNE
DSP, Ergenekon sanıklarına Milletvekilliği teklif edeceğini açıkladı.
Ben şimdi demiyeyim mi?
"Kendisi muhtacı himmet dede nerede kaldı aleme himmet ede"