TARİHİMİZDEN BİR ESER BİLECİK ORHAN GAZİ İMARETİ

TARİHİMİZDEN BİR ESER BİLECİK ORHAN GAZİ İMARETİ

Sinem SAMUR

Bilecik Belediyesi Arkeologu Umut Özdemir, Bilecik'in tarihine ışık tutmaya devam ediyor. Özdemir'in bu haftaki yazısı ise birçok kimsenin ismini bildiği ve duyduğu imaretin tarihiyle ilgili.

Özdemir, tarihimizden bir eser Bilecik Orhangazi İmareti hakkında kaleme aldığı yazısında çok önemli mesajlar verdi.

Özdemir şunları kaydetti:

"Bilecik ve çevresi tarih boyunca çok sayıda medeniyete beşiklik etmiş, önemli yerleşmelerden birisidir. Bilecik, Osmanlı imparatorluğunun ilk başkenti olması bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Tarihte daha çok jeopolitik konumu ve Osmanlı Devleti’nin temellerinin atıldığı yer olarak önem arz eden Bilecik’te oldukça zengin fakat korunamamış birçok mimari eser bulunmaktadır. 

Her hafta, okuyucularımla paylaştığım ve Bilecik ile ona değer veren büyük şahsiyetler hakkında çeşitli bilgiler aktardığım yazı dizimin bu bölümünde, Bilecik'te atalarımızdan bizlere emanet kalan nadir eserlerden biri olan Orhan Gazi İmareti hakkında bilgi vereceğim.  

Ecdadımızın geçmişte yaptığı pek çok hayır kurumu vardır ve bu kurumlar, ’’Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’’ Hadis-i Şerifinin ışığında, fakir ve yardıma muhtaç olan insanlarımız için yapılmıştır.

İMARET NEDİR?

Yazımda ele aldığım konunun temel kavramlarından biri olan ''İmaret'' kelimesinin ne anlama geldiği hakkındaki bilgileri paylaşarak, düşüncelerimi aktarmak istiyorum. 

Selçuklular döneminde genel anlamda camii, darüşşifa (hastahane), türbe, zaviye, mescid, çeşme, kale, bimaristan gibi mekanlara verilen bir isim olan imaret; Osmanlı döneminde aş evleri için kullanılmıştır. İmarethane, Osmanlı döneminde çok yaygınlık kazanmış hayır kurumlarından birisidir. İmaret kelime anlamı olarak ‘’imar edilmiş’’, ‘’inşa edilmiş’’ anlamında olup, Arapçada ‘’Umran’’ yani ‘’Bayındırlık’’ sözcüğünden türetilmiştir. Aslen Arapça bir kelime olan ‘’imara’’, ‘’yerleşim ve toprağı işleme’’ ya da ‘’bina yapma, oturacak hale getirme’’ anlamlarına da gelir. Osmanlı döneminde camii, zaviye, imaret olmak üzere 3 farklı ibadet yapısı görülür. Bunlardan camii günlük ibadete mahsustur. Zaviye, genellikle en küçük tekke yapısı olarak tanımlanmaktadır. İmaret ise yanında büyüklerin türbesi de olan herkesin barınabileceği ve yemek yiyebileceği bir tesistir. 

Yoksullara, kimsesizlere ve yolculara yardımda bulunmak gerekliliği, Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde imarethanelerin kurumsallaşmasına vesile olmuştur. Bütün bu amaçlar doğrultusunda hanedan üyeleri başta olmak üzere, devlet adamlarının da desteği ile imarethaneler kurulmaya başlanmıştır.

İmarethaneleri daha çok sultanlar, onların annesi, eşleri, kızları inşaa ettirmiştir. Vezirler ve paşalar da şan ve şereflerinin devamı için, servetlerini imaretlere bağışlamışlardır. Devlet erkanının, imaretler hususundaki bu davranışı Osmanlı tebaasındaki zenginleri de etkilemiş ve onlar da, imaretlerin kuruluş ve devamı için çaba sarf etmişlerdir. Bu durum, Osmanlı insanlarının, İslam dininin yardımlaşma ve dayanışma anlayışına verdiği önemin bir sonucudur.

BİLECİK ORHAN GAZİ İMARETİ

Bilecik Orhan Gazi İmareti bu tipteki yapıların erken Osmanlı dönem özelliklerini yansıtan ilk uygulamalarından biridir. Orhan Gazi İmareti, Bilecik merkez  İstiklal Mahallesinde, Şeyh Edebalı Türbesi ve Orhan Gazi Camii’nin güneybatısında ve Eski Bilecik yerleşiminin bulunduğu vadinin yamaç kısmında, Tarihi İpekyolu ticaretinin de güzergahı olan yol üzerinde  yamaçta yer almaktadır.

Kitabesi günümüze ulaşmadığı için kesin tarihi bilinmeyen yapının, boyut ve inşa tekniği olarak Orhan Gazi’nin diğer yapılarına benzerliğinden ve ismine dayanılarak, Sultan Orhan Gazi’nin Hükümranlığı (1326–1362) dönemine tarihlenir.

Günümüze sadece orta bölümü ulaşabilen ve oldukça harap durumda bulunan Orhan Gazi İmareti, 1966 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarımına başlanmış, günümüze ise duvar payesi ve üzerindeki dört sıra tuğla kemer örgüsü gelebilmiştir. İmaretin doğu ve batı cephelerindeki tonoz izlerinden doğu ve batı kanatlarının özgün halinde orta bölümden daha alçak tutulmuş, dikdörtgen planlı ve tonoz örtülü olduğu görülmektedir. Ayrıca kuzey cephe yüzeyindeki kemer izleriyse beş bölümlü son cemaat  yeri  olduğunu göstermektedir.

Yapı dikdörtgen planlı olup arka arkaya iki kubbeyle örtülmüştür. Günümüzde kubbeler yıkılmıştır.

Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olan imaretin kuzey bölümü sofa, güney bölümü ise mescit olduğu iki bölüme ayrılarak üzeri Türk üçgeni kuşakla geçilen iki kubbeyle örtülmüştür. Mescit bölümünün güney duvarı ortasında yarım daire nişli bir mihrap bulunmaktadır. Mihrap nişinin iki yanında yuvarlak kemerli birer üst pencere ile yapının doğu ve batı duvarında ise birer adet alt pencere olmak üzere 4 penceresi  bulunmaktadır. Üstteki pencereler dıştan yuvarlak kemerli içten dikdörtgen biçimli alttaki pencereler dikdörtgen formludur.

Yapıda inşa malzemesi olarak taş, tuğla, ahşap ve devşirme malzeme kullanılmıştır. Orhan Gazi İmareti Anadolu’da malzemesi ile günümüze ulaşmış nadir eserlerden biridir. Cephelerde üç sıra kesme taş, üç sıra tuğla kullanılmıştır. Kubbe ve kemerler tamamen tuğla olup üzerinde alçı süslemeler mevcut ancak günümüzde bu alçı süslemeler dökülmüştür. Alçı malzeme; mihrap nişinin tüm dekorasyonunda, mukarnas dilimlerinin

biçimlendirilmesinde ve mescit kubbesinin üçgen kuşak eksenlerine yerleştirildikleri, kalan izlerden anlaşılan kabartma madalyonlar da kullanılmıştır. Yapının günümüze gelemeyen alçı kabartma üzerine renkli boya ile yapılan malakari süslemelerinin orta bölümü kemer karnıyla güney alnı, kubbe geçişleri ve mihrap çerçevesinde; kalem işi süslemelerinin ise orta bölümün doğu ve batı duvarındaki nişlerin kemer karınlarında yer aldıkları anlaşılmaktadır.

Bilecik Orhan Gazi imaretinin büyük ölçüde yıkılmış kubbeleriyle yan mekânlarının

tonoz, son cemaat yerinin kubbe ve tonoz izleri günümüze gelebilmiştir. Anadolu’daki erken dönem ters “T” planlı yapılara önemli bir örnektir. Bilecik Orhan Gazi İmareti, milli mücadele yıllarında Bilecik’teki diğer yapılar gibi işgalci kuvvetlerin saldırılarına maruz kalmış, zarar görmüş ve  bazı kısımlarının yıkıldığı önemli bir yapıdır. Günümüze kadar farklı zamanlarda irili ufaklı birçok onarım geçiren yapının son tadilat çalışmasında daha fazla zarar görmemesi, yıkılmaması için imaret çelik konstrüksiyonla desteklenerek biraz olsun sağlamlaştırılmıştır.

Atalarımızdan bizlere emanet kalan ve hakkında bütün detaylı bilgileri bilmemiz gereken bu tür nadir eserler hakkında bilgi sahibi olmayı kendimize görev bildik ve bu nadide eserlerden biri olan Orhan Gazi İmareti hakkında derlediğimiz bu bilgileri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Okurlarıma, faydalı birer bilgi, atalarımıza da vefa olması dileğiyle hoşça kalın.

Kaynakça:

1- Yrd. Doç.Dr.Osman Kunduracı, Bilecik’teki Osmanlı Dönemi Yapıları, Selçuk Üniversitesi, Konya-2008

2- Sedat Emir, Erken Osmanlı Mimarlığında Çok İşlevli Yapılar Yapımsal ve İşlevsel Bir Analiz, İ.T.Ü., İstanbul-1992

3- Mecmua-yı Tevarih-i Osmani 2013

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.