TÜRK OCAKLARI 108 YAŞINDA
25 Mart 1912 yılında kurulan Türk Ocakları 108 yaşına girdi.
Türk Ocakları Bilecik Şube Başkanı Doç. Dr. Taner Bilgin, 108’inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, mutlu ve gururlu olduklarını belirterek, “Bu Ocak’ın ateşi gür, rüzgârı sert, mefkûresinin taşıyıcıları çok olsun. Kuranlara, yaşatanlara, bu şerefli davanın neferlerine selam olsun. Tanrı Türkü korusun” ifadelerini kullandı.
25 Mart 1912 yılında kurulan Türk Ocak’larının 108. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz; mutluyuz ve gururluyuz.
108 yıl önce kurulduğunda, çok farklı bir genel durumda, Devlet-i Aliyye’nin parçalanma ve dağılma döneminde, “Osmanlıcılık” ve “İslamcılık” siyaset tarzlarının sadra şifa olmadığı ortaya çıktığında, Türklüğü esas alan aydınların ve gençlerin öteden beri devam ettirdikleri cemiyetler kurma ve dergiler çıkarma girişimlerinin en etkilisi ve kalıcısı olarak tarihe geçti.
Türkçülüğün fikir babalarından Hüseyinzade Ali Turan ve Ziya Gökalp, bir çerçeve çizmişti: Türkleşmek, İslamlaşmak, Çağdaşlaşmak. Bu çerçevenin mahiyetini ve anlamını bugün de çok iyi anlamaya ihtiyacımız var. İlk iki ilke veya hedef, aslında üçüncüsüyle birlikte düşünülmelidir. Tarih, durağan değildir. Milletler, bir kere oluşup yüzyıllar boyunca aynı kalmadığı gibi, kültürler de değişerek devam ederler. Genelde insanlık tarihine özelde de millî tarihimize bu bakış açısından bakmak zorundayız. Aksi hâlde tarihi, Türklüğü, Müslümanlığı, uygarlığı velhasıl bizim için anlam ifade eden her şeyi şablonlarla yorumlar ve neticede bir yere varamayız.
Türk Ocaklarının kurucu neslinin fikirleri, hareketleri ve hedefleri o zamanın şartlarında oluşmuştu. Zamanla bu dönemdeki görüşleri düzelten, açıklayan hatta değiştirenler olmuştur ama ana çizgi değişmemiştir: Türk milletinin ilmî, iktisadi, kültürel ve sosyal yönden yükselmesine hizmet etmek.
Şubelerde Ocakbaşı sohbetleri, kitap okumaları vb. alışılagelmiş faaliyetlerin yanında Türk Ocakları, son dönemde gençlere dönük faaliyetlerini daha sistemli bir hâle getirmeye çalışmaktadır. Türk Ocakları Akademisi veya Millî Mefkûre Mektebi adıyla üniversitelerin öğretim dönemlerine paralel olarak şubemizde iktisattan tarihe, edebiyattan kişisel gelişime, dinî konulardan sanata farklı alanlarda, alan uzmanı akademisyen, sanatçı ve edebiyatçılar dersler vermektedir. Program, kapsayıcı bir muhtevayla gençlere millî şuur, tarih bilinci ve gelecek bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Üniversitede kendi alanlarında en iyi şekilde yetişmeye teşvik edilen gençler, Ocak’da âdeta millî bir donanım kazanmaktadır. Bu programda gençlere yalnızca yol ve yöntem gösterilmeye çalışılmaktadır. Maksadımız, kendilerine anlatılanları sorgusuz sualsiz kabul eden değil; eleştiriye açık, sorgulayıcı ama aynı zamanda milletinin değerlerine saygılı, onları özümsemiş ve geleceğe yeni yorumlarla taşıyacak nesiller yetiştirmektir.
Bilecik Türk Ocak’ı bütün bu faaliyetleri, şube yönetiminde bulunan arkadaşlarımızın ve bir kısım üyelerimizle gönüldaşlarımızın fedakârca gayretleriyle sürdürmektedir. Elbette, bazı projelerimize kamu kurum ve kuruluşları destek olmaktadır ama cari harcamalarımızı tamamen gönüllülük esasına göre ödenen aidat ve yapılan yardımlarla karşılıyoruz. Bununla birlikte konferans, panel, bilgi şölenine katılan ve Akademi programında ders veren akademisyen, sanatçı, yazar vb. dostlarımızın tamamen hasbi katkılarını da burada şükranla anmak durumundayım.
Tarihî şartlarda aksine vuku bulan gelişmelere rağmen Türk Ocakları, kuruluş felsefesinde ve tüzüğünde yer alan temel bir ilkeye her zaman hassasiyet göstermeye çalışmıştır: Fırka/parti siyasetiyle uğraşmamak, kültür alanında faaliyette bulunmak. Tabiatıyla siyasetin hayatımızın neredeyse bütün alanlarına sirayet ettiği durumlarda, buna uymayan eylem ve söylemlerle karşılaşılmaktadır. Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir. Yine de Türk Ocaklarının bu temel ilkesine azami derecede uymaya özen gösteriyor, bölücü ve etnikçi siyasetler hariç -ki onlara tepkimizi her zaman gösteriyoruz- genelde siyasi alana fazla girmemeye çalışıyoruz. Bununla birlikte, memleketin ve milletin temel değerleri ve bekasıyla ilgili gördüğümüz meseleler hakkında tavrımızı veya tepkimizi ortaya koymaktan da asla çekinmiyoruz.
Ülkenin ve dünyanın kargaşa içindeki bir dönüşüm sürecinden geçtiği günümüzde, Türk Ocakları gibi millî duruşu temsil eden kuruluşların temel meselelere dair çok daha derinlikli ve kapsamlı çalışmalar yapması, millî bünyeyi güçlendirici faaliyetler yürütmesi ve Türk Dünyasının birliği istikametindeki çabalara katkıda bulunması elzemdir.
2019 yılı sonlarında Çin’de başlayıp giderek bütün dünyaya yayılan korona virüsü (kovid 19) salgını yüzünden bugün dünya âdeta durmuş durumdadır. Ülkemizde de bu salgın yüzünden pek çok faaliyet durdurulmuş; toplumun büyük kısmı, evinde kendini karantinaya almış vaziyettedir.
Dünyanın büyük bir alt üst oluş yaşadığı, komplo teorilerinin havada uçuştuğu bu dönemde, her şeyden önce insani bir duruş sergileme yükümlülüğümüz vardır. Doktorlarımız ve bütün sağlık çalışanlarımıza şükran borçluyuz ama onların yükünü hafifletmek de hepimizin görevidir. Bunun için hepimiz toplum sağlığı açısından ilan edilen tedbirlere uyacağız. Bununla birlikte, bu salgının ekonomik ve sosyal-kültürel sonuçları üzerinde şimdiden kafa yormak, bunlar üzerinde fikir üretmek zorundayız. Millet ve insanlık olarak bu yaşanan sıkıntıdan inşallah gerçek uzmanların, ehil ve layık idarecilerin tavsiye, telkin ve talimatlarına uyarak çıkacağız. Tedbirlerimizi alacağız ancak ondan sonra Allah’a tevekkül edeceğiz.
Bu vesileyle 108. yılını idrak eden bu kutlu Ocak’ın Türk milletini yükseltme davası yolunda hizmet edip ebedî âleme göçen bütün büyüklerimizi ve üyelerimizi rahmetle anıyor; bu Ocak’ın ateşi gür, rüzgârı sert, mefkûresinin taşıyıcıları çok olsun. Kuranlara, yaşatanlara, bu şerefli davanın neferlerine selam olsun. Tanrı Türkü korusun.”
Kaynak:Ahmet MEŞE
Bu haber toplam 2739 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.