OSMANLI’NIN KALBİ BİLECİK’TE, ORHAN GAZİ CAMİİ

OSMANLI’NIN KALBİ BİLECİK’TE, ORHAN GAZİ CAMİİ

Kuruluş ve Kurtuluş'un şehri Bilecik'imizi tanıtmak ve tarihimizle olan bağlarımızı güçlendirmek amacıyla hazırladığım '' Osmanlı’nın Kalbi Bilecik’te, Orhan Gazi Camii'' başlıklı yazı dizimde, Kuruluş ve Kurtuluş'un şehri Bilecik'imizde bulunan ve adeta şanlı Osmanlı İmparatorluğu'nun kalbi olan Orhangazi Camisini tanıtacağım. 

            Erken Osmanlı dönemi dini mimari yapılarından biri olan Orhangazi Camii yapılış tarihi vakıflar kaynaklarında 1331-1332 olarak yer almaktadır. Orhangazi Camii,  Osmangazi’nin oğlu Sultan Orhangazi döneminde yapılıp kendi adına yaptırdığı güzel bir eserdir. Cami Osmanlı Devleti’nin tek kubbeli olarak inşa edilmiş ilk dini mimari yapılardan biri olma özelliğini taşımakla birlikte, günümüze kadar, birçok kez restorasyon çalışmaları yapılmış eserlerden biridir. Eski Bilecik yerleşiminin bulunduğu Hamsu vadisinin sırtında Şeyh Edebalı Türbesi yanında yer alan cami;  kare planlı olup, duvarlar kesme taş ve tuğladandır. Camideki kare, mekânın ortasına sekizgen kasnak üzerine tek kubbeli olarak inşa edilmiştir. Kubbesi kurşunla kaplıdır. Böylelikle halk arasında Kurşunlu Camii olarak da bilinir. Caminin mihrap yönünde üç, yanlarda ikişer, toplam yedi penceresi vardır. Kıble yönündeki sağ ve sol duvarların üst kısımlarında revzenler vardır. İç mekân dört yönde büyük sivri kemerlerle açılan nişlerle dört eyvanlı bir görünümdedir. Ana kubbenin geçişi üçgenlerle sağlanmıştır. Mihrap bir Niş biçimindedir. Sade görünüşlü minber çok yenidir. Duvarları almaşık duvar tekniği ile bir sıra kesme taş bir sıra taş tuğla kullanılarak inşa edilmiştir. Kuzey duvarının sağ tarafında eski sıva tabakaların altında bir tamir kitabesi bulunmaktadır. İbrahim Bin Abdülselim'e ait olan kitabe de şu sözlere yer verilmiştir: 

''Bu Selviyi olsun deyu diktim bir tarihte 

Sene 1229 (1813) da her kim beni yad edesu ruhuna bir fatiha ihsan ede 

Ve inna el Gayüfül Haç''

            Orhangazi Cami’nin ilk minaresi, bu güzide eserden ayrı olarak 30 metre kuzeyinde ve yüksek bir kaya üzerine inşa edilmiştir. Minarenin camiden ayrı olarak inşa edilmesinin sebebi ise eski Bilecik’in bulunduğu merkezi alana inşa edilmiş olan camii çevresinde birçok yapıyı barındırıyor olmasıdır.  Kuzey ve güney hattında yaşayan insanların ezanın sesini duyabilmeleri amacıyla kısa minare camiden ayrı olarak inşa edilmiştir. Minare kısa taş gövdeli tuğla petekli olup, 3 sıra taş ve tuğla ile inşa edilmiştir ve şerefe mukarnas ile süslüdür. Milli mücadele yıllarında minare, tahribata uğramış, şerefe üst kısmı yıkılıp 2000'li yıllara doğru tadilat görmüştür. Gövdeye, bitişik iki minare ise 1889 yılında Anadolu’da ve Bilecik’te yer alan birçok tarihi mekâna sahip çıkan restorasyonlarını yaptıran Sultan 2.Abdülhamit tarafından restore edilip eklenmiş iki minaredir. Milli mücadele yıllarında işgalci kuvvetler tarafından 3 kere yakılan Bilecik’te tarihi mekânlar da bu yıkımdan nasibini almış, zarar görmüştür. Ancak halk arasındaki rivayetlere göre cami, işgal zamanlarında düşman kuvvetlerinin cephanelerini sakladıkları, malzemelerini muhafaza ettikleri yer olarak kullandığı için caminin daha az hasar gördüğü bilinmektedir. İşgalden bu yana birçok tadilat ve onarımlardan geçirilerek günümüze ulaşmış Orhangazi Cami ve Şeyh Edebalı Türbesi’nin bulunduğu mekân, her yıl yerli ve yabancı birçok turist ağırlamaktadır.

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.