Yeniden Refah Partisi'nden elektrik zamlarına tepki!

Yeniden Refah Partisi Bilecik İl Başkanı Cafer Arslanboğa, "Ölümü gösterip sıtmaya razı etme yöntemini kullanan Ak Parti iktidarı vatandaşlarımızı %125 zammı göstererek %50 zamlı elektrik kullanmaya razı olmaya zorlamaktadır.”

Yeniden Refah Partisi Bilecik İl Başkanı Cafer Arslanboğa, elektrik zamlarına tepki göstererek, “Ölümü gösterip sıtmaya razı etme yöntemini kullanan Ak Parti iktidarı vatandaşlarımızı %125 zammı göstererek %50 zamlı elektrik kullanmaya razı olmaya zorlamaktadır.” dedi.

Cafer Arslanboğa, partisinin il başkanlığı binasında düzenlediği basın toplantısında, enerji fiyatlarına yapılan zamların sorumlusu olarak AK Parti iktidarını gösterirken çözüm önerilerini sıraladı. Elektrik tüketiminde hayata geçirilen kademeli kullanım tarifesinin vatandaşları elektriği pahalı kullanmaya mahkum ettiğini kaydeden Arslanboğa, “Ak Parti iktidarları elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulmak adına gerekli adımları atmadığı için bugün faturasını millet olarak çok ağır olarak ödemekteyiz.” ifadesini kullandı.

Arslanboğa, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

“Ülkemizde son 6 ay içerisinde başta döviz kurundaki kontrol edilemeyen artışlar ve şiddetli dalgalanmalar ve hemen akabinde akaryakıt ve gıda fiyatlarında günbegün yaşanan artışlar artık her gelir grubundaki bütün vatandaşlarımızı kara kara düşündürmektedir.

Vatandaşlarımız bunlarla mücadele ederken, 1 Ocak 2022 tarihinde Enerji Piyasasını Düzenleme Kurumu vatandaşın belini doğrultamaz hale getirmiştir. Elektrik faturalarına “Kademeli Kullanım Tarifesi” adı altında çok ağır zamlar yapılmıştır.

Yeni tarifeyle; tüm “Mesken Tek Zamanlı Alçak Gerilim” aboneliklerinde yürürlüğe alınan “Kademeli Kullanım Tarifesi” uygulamasıyla önce 5 kilovat saatlik günlük ortalama tüketim limiti konulmuş daha sonra bu kademe 1 Şubat 2022 tarihinde EPDK kararı ile günlük 7 kilovat saate yani aylık 210 kilovat saate çıkarılmıştır. Türkiye’de bir meskenin ortalama 250 kilovat saat elektrik tükettiği bilindiği halde Ak Parti iktidarı 1. Kademeyi bilinçli olarak 210 kilovat saatte tutarak herkesi çok daha pahalı elektrik kullanmaya mahkûm etmiştir.

Günlük 7 kilovat saate kadar 1. Kademede elektrik fiyatlarına %52 zam, 7 kilovat saatin üstünde günlük tüketime 2. Kademeye ise %125 zam yapılmıştır. Bu iki kademeye ayrılmış zam yöntemiyle iktidar sanki 7 kilovat saat üstüne zam yapılacağı algısı oluşturmaya çalışmıştır. Fakat bu yanılgı uzun sürmemiş ve gerçekler Şubat ayı içerisinde gelen ilk faturayla ortaya çıkmıştır. “Ölümü gösterilip sıtmaya razı etme” yöntemini kullanan Ak Parti iktidarı vatandaşlarımızı %125 zammı göstererek %50 zamlı elektrik kullanmaya razı olmaya zorlamaktadır.

Meskenlerde kademeli tarifeye geçilmesine rağmen ticarethanelerde kademeli tarife olmadan doğrudan %50 ile %130 arasında zam yapılmıştır. Dar gelirli milyonların evlerinde kullandıkları elektriğe yapılan zamların ön planda olmasıyla esnaf ve sanayicilere gelen zamlar gündeme gelememiştir. Esnaflarımızın ve sanayicilerimizin ekonomik sıkıntılarda kira gideri, asgari ücret, vergi kalemleri artmışken elektrik faturalarının da bu kadar yüksek gelmesi kepenkleri kapatacak duruma getirmiştir. Böylece yüzbinlerce insan işsiz kalmakla burun buruna gelmiştir.

Enerji olmadan ekonomik faaliyetlerin yapılması, üretim yapılması mümkün değildir. Elektrik fiyatlarına zam yapılması maliyetleri artırarak üretim yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu süreçte öncelikle üretim maliyetlerini karşılayamayan üreticiler üretimini kısacak ve Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yavaşlayacak ve işsizlik problemi daha da derinleşecektir.

Artan maliyetlere bir şekilde dayanabilen üreticiler ise elektrik zamlarını doğrudan ürün fiyatlarına yansıtacaklardır. Böylece enflasyon 2022 yılında da yüksek seyretmeye devam edecektir. Artmaya devam eden enflasyon karşısında alım gücü yeterli maaş zamlarıyla arttırılmayan tüketiciler alışverişi azaltacak ve buna bağlı olarak ürününü satamayan üreticiler mecburen kısa vadede üretimi kısacaklardır. Ve yine Türkiye’nin büyüme hızı azalacak ve işsizlik tavan yapacaktır. Sonuç olarak, elektrik zamları domino etkisiyle tüm ülke ekonomisini etkileyecek, makroekonomik göstergelerin tamamı kötüleşecek ve yakın gelecekte süreç içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

Bu yaşananlar karşısında Ak Parti iktidarı ise tüm bu olumsuzlukların nedeninin “dış kaynaklı küresel enerji fiyatlarında yaşanan artış” olduğunu hep bir ağızdan tekrar etmekte ve milletimizi ikna etmeye çalışmaktadır. Halbuki işin gerçeği çok açık ve nettir. 20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten Ak Parti iktidarlarının yanlış politikaları nedeniyle Türkiye ekonomisi halen enerjide dışa bağımlı durumdadır.

Bugün ülkemiz elektrik ihtiyacının %33'ü doğal gaz, %17’sini hidroelektrik %15,6’sını yerli kömür, %15,2’sini ithal kömür %13,6’sı rüzgâr ve güneş santrallerinden elde etmektedir. Yani, elektrik ihtiyacımızın neredeyse %50’si ithal edilen kaynaklardan üretilmektedir. Dolayısıyla olası döviz kuru artışları Türkiye’de elektrik üretim maliyetlerini anında arttırmaktadır.

Bu durum 20 yıl önce de Türkiye ekonomisi için büyük bir risk faktörüydü. Fakat 18 yıllık düşük döviz kuru döneminde Ak Parti iktidarları elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulmak adına gerekli adımları atmadığı için bugün faturasını millet olarak çok ağır olarak ödemekteyiz. Evet küresel olarak enerji fiyatları artmaktadır ama aynı zamanda son bir yılda döviz kuru %95 arttığı için elektrik fiyatları

Türkiye’de çok daha fazla artmıştır, neredeyse elektrik lüks olmak üzeredir. Bugün acilen yapılması gereken elektrik zamlarının geri çekilmesidir. 5 imtiyazlı müteahhitte sağlanan devlet desteğinin kırkta biri acilen 84 milyon vatandaşımıza verilmelidir. Bu zamlar nedeniyle elektrik faturasını ödemeyen vatandaşlarımızın kesilen elektrikleri bu kış aylarında ciddi zorluklar oluşturmaktadır. Cihaza bağlı yaşayan vatandaşlarımız da hassasiyetle göz önünde bulundurulmalıdır. Pahalı elektrik nedeniyle üretimin önünde oluşacak engeller ortadan kaldırılmalı, “Tarımsal Sulama Tarifeleri” ve “Sanayi Tarifeleri” devlet tarafından desteklenmelidir. Aksi takdirde, tarımsal üretim dahil olmak üzere önümüzdeki günlerde tüm ekonomik faaliyetlerde azalma başlayacaktır.

Ülkemiz en kısa sürede, savunma sanayisinde millileşme politikasına yöneldiği gibi enerji üretimi konusunda da millileşme politikasını hayata geçirmeli, su havzalarını koruma altına alarak hidroelektrik santrallerin üretimine istikrar kazandırmalı, yerli üretim ekipmanlarla güneş ve rüzgârdan daha çok elektrik elde etme konusunda çalışmaları hızlandırmalıdır. Enerjide dışa bağımlı kaldıkça sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması mümkün değildir.

Bir diğer hayati öneme sahip konu ise enerji şirketlerine devredilerek özelleştirilen sektörde denetim mekanizması daha güçlü olarak çalıştırılmasıdır. Hatırlanacağı üzere Isparta ilimizde yaşanan yoğun kar yağışı sebebi ile kentin büyük bölümüne 4 gün enerji verilememiş, milletimiz mağdur edilmiştir.

Şehir merkezi 21. yüzyılda orta çağ karanlığına terk edilmiştir. Isparta genelinde yılda ortalama 1.100 elektrik arızası oluşurken yağışın yaşandığı gün 3 Şubat 2022 tarihinde bir günde 12.000 arıza meydana gelmiştir. Bölgenin enerji ihtiyacını karşılayan şirketin alt yapısının ve olası afetlerdeki planlamasının ne kadar zayıf olduğu, denetim mekanizmasının da çalışmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yaşananlar karşısında Ak Parti iktidarı sessizliğe bürünmüş bu durumun sorumluları hakkında hiçbir şey yapılmamıştır.

Özet olarak; EPDK tüm dağıtım şirketlerini şeffaf bir şekilde denetlemeli ve raporları kamuoyuyla paylaşmalıdır.

Yaşanan maddi manevi mağduriyetler tam olarak telafi edilmelidir.

Yapılan usulsüzlükler cezalandırılmalı ve tekrarı halinde cezalar katlanmalıdır.

Elektrik altyapısı sanayileşmiş bir ülkeye yakışır seviyede ve elektrikli taşıt kullanımını destekleyebilecek şekilde güçlendirilmelidir.

Elektrik üretiminde öncelik ve ağırlık, dışa bağımlılığı artıran ve ithalat faturasını yükselten doğalgaz, ithal kömür ve petrol ürünlerine değil, başta güneş ve rüzgâr olmak üzere yerli üretim ekipmanlarla yenilenebilir kaynaklara verilmelidir.

Su havzaları koruma altına alınarak hidroelektrik santrallerin elektrik üretimine istikrar kazandırmalıdır.

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında mevcut devam eden döviz endeksli uygulamalara derhal son verilmelidir.

Sanayide, tarımda, ulaşımda ve binalarda enerji verimliliğini sağlamaya dönük teşvik ve adımlar hızla atılmalıdır.”

İzlenme: 1920
VİDEOYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Benzer Videolar