2010 ULUSLARARASI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YILI 22 MAYIS DÜNYA BİYOÇEŞİTLİLİ
TEMA DİYOR Kİ!
“Biyoçeşitlilik Hayattır,
Biyolojik Çeşitlilik Hayatımızdır”
BM, 2010 Yılını Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı İlan Etti
22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü bu yıl “Biyoçeşitlilik ve Kalkınma” ana temasıyla kutlanıyor. Birleşmiş Milletler, 2010 yılını uluslararası kamuoyunun dikkatini dünya üzerindeki yaşam dengesini oluşturan ekosistemlerin korunmasına çekmek amacıyla; Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı olarak ilan etti. Bu nedenle 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü, 2010 yılında daha da büyük bir önem kazandı. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Sekreteryası tarafından yapılan açıklamada insanın biyolojik çeşitliliği koruma ya da yok etme gücüne sahip olduğu, ancak “doğaya bir şey olmaz” yaklaşımının dünya genelinde doğal varlıkların tahribatını arttırdığının altı çizildi.
İnsan, Doğal Varlıkları Yok Ederken Kendi Türünü de Yok Ediyor
Dünyamız hiç bu kadar tehdit altında olmamıştı. İnsan kaynaklı olduğu bilim adamlarınca kanıtlanan küresel ısınma ve beraberinde yaşanmakta olan iklim değişikliği ile erozyon, çölleşme, kuraklık, seller, toprak kaymaları, biyolojik çeşitlilik kayıpları, ormansızlaşma, tarım alanlarının tahribi, artan nüfus ve kontrol edilemeyen tüketim arzusunun doğal varlıklar üzerinde yarattığı baskı, kendi türümüzü ve gezegenimizi, yok olma noktasına hergeçengün daha fazla yaklaştırıyor. Bu nedenle insanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan “gen kaynaklarının temeli biyolojik çeşitliliğin korunmasının önemi”, artık daha fazla biliniyor, önemseniyor.
Dünya’da Tüketilen Bitkisel Kaynaklı Gıdanın % 90’ı,
Sadece 15 Kültür Bitkisi Türünden Sağlanıyor
Türkiye, dünyanın çok az yerinde rastlanır bir ekosistem çeşitliliğine ve gıda ile tarım için önemli genetik çeşitliliğe sahiptir. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye’ de saptanmış bitki türü sayısı 9.000’dir. Bunun yaklaşık % 33’ü yani 3.000 civarındaki kısmı sadece ülkemize özgü endemik türlerdir. Bu rakam Avrupa Kıtası’nın tümünde 2500’dür. Bu istisnai derecede yüksek endemiklik düzeyi, Türkiye’ye bu türlerin, özellikle de dünyanın büyük bölümünün bağımlı olduğu tahılların türetildiği yabani türlerin korunması, tehlike altına girmemesi veya yok olmaması konusunda daha da büyük bir sorumluluk yüklemektedir. 10 bin yıllık tarım tarihinde ekime elverişli hale getirilen 7 bin bitki türünden bugün sadece 30 kadarı günlük gıda ihtiyacımız için kullanılmaktadır. Bu ölçek daha da daraltılırsa Dünya’da tüketilen bitkisel kaynaklı gıdanın % 90’ı, sadece
15 kültür bitkisi (Buğday, Mısır, Pirinç, Patates vb.) türünden sağlanmaktadır. Ve sadece buğday, pirinç ve mısır dünya tahıl üretiminin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Dünya’da tüketilen hayvansal kaynaklı gıdanın % 90’dan fazlası ise sadece 9 evcil hayvan (Sığır, Domuz, Koyun, Tavuk vb) türünden gelmektedir.
Yaşamı Mümkün Kılan Biyoçeşitliliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.