İDARE "ETKİN" DE "MUTLU" OLAN VATANDAŞ DEĞİL
Vali Musa Çolak, ili idare edenlerle geçtiğimiz günlerde Bilim Sanat Merkezi Salonu’nda toplantı yaptı. Vali Çolak, hedeflerinin “Etkin idare, Mutlu vatandaş” anlayışını yerleştirmek olduğunu söylüyor.
Her zaman “Bürokrasi AKP döneminde altın devrini yaşıyor” diyorum. Fikrimin değişmesini bütün iyi niyetimle istememe rağmen maalesef değişmiyor. Değişmiyor çünkü bu benim elimde değil, bürokrasinin elinde.
Geçen hafta bahsettiğim gibi ilimiz köyü, kasabası kenti ile 192 bin nüfusa sahip. Yani İzmit’in Gebze ilçesinin bir mahallesi kadarız. Bizim bu nüfusumuzu gören büyük şehirler “Bilecik’te vatandaş devlet dairesine gittiğinde bırakın aynı günde, 1 saate kalmadan işini bitiriyordur” diye düşündüğünü oralarda yaşayan dostlardan dinliyorum. Ama geçenlerde bu düşüncede olan bir arkadaşımız “İsmi bende mahfuz” devlet dairesinde bir imza için 4,5 saat bekletildikten sonra beni ziyarete geldi. “Şadi Beyciğim; Biz Bursa’da bu kadar beklemiyoruz. İşin garibi konuşturmuyorlar da, birşey soracak oldum. 73 yaşımdan sonra azarlanmakla paçayı zor kurtardım.” demesin mi?
Bursa ve bu gibi büyük şehirlerde günde bizim nüfusumuz kadar insanın yani 182 bin kişinin resmi dairelere işi düşer. Bizde ise günde 192 kişinin bile işi düşmez. Yin de günlerce vatandaş bekletilir.
Sayın Valim mesai arkadaşlarına, “Etkin idare, mutlu vatandaş” anlayışıyla çalışmalarını tavsiye ediyor. Doğru bir tavsiye ama maalesef idarede etkinler, mutlu olan vatandaş değil onlar. Siz “Vatandaşımız hizmet alırken birinci sınıf vatandaş olduğunu hissetmeli. Bu gün git yarın gel anlayışı bitmiştir...” diyorsunuz.
Daire Müdürlerinin ellerindeki biriken dosyaların tarihlerine bakarsanız, vatandaşın kaçıncı sınıf vatandaş muamelesi ördüğü daha güzel anlaşılır. Ayrıca dediğimiz gibi “Bugün git, yarın gel anlayışı bitmiştir” doğdudur. Bu anlayışın yerine “Üç gün sonra, beş gün sonra gel” başladı.
Sabah 9’dan evvel işine gelmeyen 16.00’da makamını terkeden müdürler oldukça vatandaş nasıl birinci sınıf muamelesi görecek. Hatta bir daire müdürü sizin yapmış olduğunuz o toplantıya bırakın yardımcısını memurunu gönderdiğini fark etmişsinizdir. Kendisinde aynı saatlerde makamında oturmakta olduğunu tesbit ettirdiğinizi ümit ediyorum. Sizin toplantıya teşrif etmeyen il müdürü ile vatandaş nasıl baş edecek.
Maşallah daire müdürlerine 1 makam odası az geliyor. İkinci makam odası için uğraşıyorlar. Biz o kadar zengin miyiz? Bu şatafatı nereden cesaret alarak yapıyorlar, onu anlayabilmiş değilim.
Daire Müdürlerimiz hizmet araçlarını sabah akşam, makam aracı olarak kullandıklarını diyelim kanıksadık. Memurlar bile TOKİ’lere kadar “Memuru eve teslim” hizmeti görüyorlar. Kriz her yeri kavuruyor ama hizmet araçları sabah akşam evlere hizmete devam ediyor. Tabir caiz ise bu değirmenin suyu nereden geliyor? Elbette o kriz çilesini çeken vatandaşın cebinden geliyor.
Maksadım bağcı dövmek değil, üzüm yemek. Herşeyin konuşulduğu gibi olmadığını, arka sahifede neler olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Güzel şeyler olmuyor mu? Pekala oluyor, şunu hatırlatmak istiyorum. Bir damla mürekep bir bardak suyun rengini değiştiriyor. Temiz suya bir damla mürekkep olmaya kimin hakkı var?
TAŞI GEDİĞİNE
1- AKP Söğüt Belediye Başkan Adayı
Osman Güneş,
2- MHP Osmaneli Belediye Başkan Adayı Bahattin Bulut,
3- CHP Bilecik Belediye Başkan Adayı
Faik Akarkarasu
- Güneş - Bulut - Akarkarasu, okurken hava raporu dinliyor gibi oluyorum.
TAŞI GEDİĞİNE
CHP İzmit Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen “Her mahalleye bir mahalle evi açacağız. Belediyeler nasıl bilgisayar ve İngilizce kursu açıyorsa, Kur’an kursları da açacağız. İstek olursa o evlerde içki servisi de yapıyoruz.”
- Atalarımız “Yaptığın
iş kitabına uysun” demiş. Bir tarafta Kur’an, öbür yanda içki. Kitaba uydu mu?
NE DEMİŞ, NE DEİŞ
- Eğer Osmanlı İmparatorluğu sultanları, bugün bizim ihale yönte-mimizle Süleymaniye’yi, Sultanahmet’i, Selimiye’yi ısmarlasaydı, bugünkü gibi ucube gecekondular ortaya çıkardı.
Ahmet SELBESOĞLU
Yıldız Sarayı Kontrol Amiri
- Bizim laiklik tartışmaları Fatih’in İstanbul’u aldığı sırada Bizans Papazları’nın meleklerin cinsiyetini tartışmasını andırıyor olmasın?
Murat BİRSEL
Gazeteci
- Pastayı koyan Erdoğan bağıranlar Şimon Peres ve İsrail değil, bizimkiler. İşte böyle bir Türkiye’de yaşyoruz.
Cüneyt UNAL
Gazeteci
- Her mahalleye bir mahalle evi açacağız. Belediyeler nasıl bilgisayar ve İngilizce kursu açıyorsa, Kur’an kursları da açacağız. İstek olursa o evlerde içki servisi de yapıyoruz.
Sefa SİRMEN
CHP İzmit Belediye Başkan Adayı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.