ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

İL GENEL MECLİSİ BU KARADINI DA BİLİYOR MU?

İL GENEL MECLİSİ BU KARADINI DA BİLİYOR MU?

Geçen hafta Tarım İl Müdürlüğü’nün Altay 2000’den başka buğday çeşidi getirmediğini, sadece bu yıla mahsus değil 5 - 6 yıldır aynı isimli buğday tohumu getirmekte ısrar ettiğini duyurmuştum. İl Özel İdaresinin, çiftçiye yardım amacıyla ayırdığı parayı Tarım İl Müdürlüğü çiftçinin istemediği tohumluk buğdayı getirerek, İl Genel Meclisi üyelerinin verdiği parayı randımansız kullandığını, çiftçiyi de kaale almaya gerek görmediğini anlattım.
Bu hafta yine aynı kurumdan bahsedeceğim. Okuduktan sonra “Bu kadarı da olmaz” diyeceğinizden eminim.
Bizim ilimize yabancı, Tekirdağ ve civarında çiftçiye iyi gelir sağlayan Kanola isimli bir yağ bitkisi var. 3 yıl evvel Tarım İl Müdürlüğü köyleri gezdi. Çiftçiyi Kanola ekmeye teşvik etti. 3 yıl evvel teşvik etti etmesine de çiftçinin ekerken biçerken yanında olmadı. İl Müdürlüğü’nde Ben kanola bitkisi uzamanıyım” diye geçinen bir eleman ekilirken, biçilirken çiftçinin yanında olmaz ama, ekildikten sonra biçilene kadar 9 ay boyunca ekili araziyi gezer. Ne ekene ne ekilene faydası olur. Kendisinin temiz hava almasını sağlar.
Kanola bitkisi nadasa bırakılan araziye ekiliyor, ertesi yıl buğday dekara 50 kg. fazla veriyor. Kanoladan kaliteli mutfak yağı üretildiği gibi biodizel, yani mazotta elde ediliyor.
Bütün bu özellikleri göz önünde bulunduran İl Genel Meclisi 2008 Ağustos ayı toplantısında, çiftçi ekimini rahat yapsın, bol ürün alsın, üretilenden tüketicide faydalansın düşüncesiyle Tarım İl Müdürlüğü’ne ekim için mibzer alınması kaydıyla 15 milyar TL (o günün parasıyla) para ayırdı. Ayrıca kanola ekmek isteyen çiftçiye ücretin yarısını ödemek kaydıyla kanola tohumu alınması için de para ayırdı.
Siz okuyucularımın şöyle düşünmeye başladığınızdan eminim. Dar bütçe imkanlarına rağmen İl Genel Meclisi hem üreticiyi, hem de tüketiciyi düşünerek para ayırıyor. Tarım İl Müdürlüğü’de bu iyi niyetli davranışa, ayrılan parayı kılı kırık yararak harcar, kendisinden istenileni yerine getirir.
Ben anlatayım da siz kararınızı istediğiniz yönde verin. İlimiz çiftçisi 50, 70, 100 dönüm araziye, kullandığı traktörlerde genelde 45 - 50 arası beygir gücüne sahip. Yani küçük ebatta.
Kanolo ekimi yapmak üzere ayrılan 15 milyar para ile bir adet mibzer alınıyor. Mibzer Bilecik İstasyonuna geliyor. Tarım İl Müdürlüğünde 65 beygir gücünün üstündeki traktör almaya gidiyor. İstasyondan Bilecik’e hem de asfaltta traktörün önüne iki kişi biniyor ancak İl Müdürlüğü garajına getirebiliyorlar. Çünkü alınan mibzerin ağırlığı 1 tonun üzerinde. Traktörün hidroliği kaldırıldığında motorun önü kalkıyor. Yani sizin anlayacağınız alınan mibzer 150 dönüm üzerine arazilere, 70 beygir gücü üstünde traktörlere uygun makina. Halbuki genelde ilimiz çiftçisinin sahip olduğu 45 - 50 beygir gücüne sahip traktörlere uygun mibzer alınsa aynı para ile 3 adet makina alınabiliyor. İlimiz çiftçisinin sahip olduğu traktör ve arazisinin miktarından bihaber İl Müdürlüğü, kendi traktörünün dahi 5 Km.’lik asfalt yolda getirmekte zorlandığı makinayı, arazide çiftçi ufak motoruyla nasıl çekerek ekim yapacağını düşünemiyor, kullanmadan değiştirmeyi akıl etmiyor.
Şimdi bu beceriksizliği daha sonra devam etmek üzere burada bırakalım. Diğer vurdumduymazlıktan kaynaklanan beceriksizliğe yer verelim. Çiftçiye aldığı fiyatın yarısına vermek üzere, İl Genel Meclisinin ayırıdğı para ile kanola almak için ihale yaptı. İhale sonunda ihalenin iptal edildiği söylendi. Ertesi günü iptal edilmediği, ihaleyi alan firma açıklandı. Alınan kanolalar köylere dağıtıldı. İhalede ikinci gelen firma itiraz etti. Dağıtılan kanola tohumları çiftçiye “Yanlış tohum vermişiz. Onları verin, yenisini getireceğiz” diyerek toplandı. Tabi bir daha yenisi verilmedi. Binlerce dönüm arazisini onca masraf yaparak hazırlayan çiftçi yaptığı masraf yanına kar kaldı, beceriksizlik yüzünden tohum verilmedi, arazi boş kaldı.
Bir kısım çiftçi Tekirdağ Önder Çiftçi Birliği’nden temin ettiği kanola tohumunu İl Müdürlüğü’nün aldığı mibzer ile ekim yaptı. Çiftçi baktı ki makina çok büyük, büyük traktöre sahip çiftçinin traktörü ile anlaşarak ekmeye karar verdi. Tarım İl Müdürlüğü’nün çiftçisinin imkanlarını düşünmeyerek büyük traktörlere uygun aldığı makinayı kullanmaya bu şekilde çözüm buldu. Alınan makina büyük olduğu gibi, havalı. Bölgemize bu mibzer ilk defa geliyor. Çiftçi kullanmasını bilmiyor. İlk ekime başlandığı gün İL Müdürlüğü elemanları makinayı ayarlıyor 1 saat kalıyorlar. Bir daha ne arayan var, ne soran. Toplu ekim yapan arkadaşlar zaman zaman İl Müdürlüğü elemanlarını arıyorlar gelmiyorlar. 800 dönüm arazi ekiliyor.
Aynı makina ile bende ektim. Tarım İl Müdürlüğü’nden makinanın ayarlanması için eleman istedim, gönderdiler. Aynı ektiğim yerleri 3 defa ektim, tohum gidiyor. Ekilen tohumlar bitmedi, boş kaldı. 800 dönüm eken arkadaşlar yekününden 5 ton civarında kanola elde edebildiler. Mazot, gübre, tohum, ilaç zarar 20 milyar civarında. Bütün bu zarara sebep ise mibzerin tohumu çok derine atması. Çiftçi ilk defa böyle bir makina görüyor, neden İl Müdürlüğü elemanları ilgilenmiyor. Kendileri bilmiyorsa makina alınan firmadan destek istenmiyor.
Geçen hafta Bursa’da Tarım fuarına gittim. Tarım İl Müdürlüğü’nün makinayı aldığı firma yetkilisi ile görüştüm durumu anlattım. Yetikli “Beyefendi, biz İl Müdürlüğüne böyle bir makina sattık. Bugüne kadar bize hiç şikayet gelmedi. Bizden destek istenseydi size ekim bitesiye kadar eleman gönderirdik. Sırf ayarsızlık yüzünden çiftçinin uğradığı zarara üzüldüm” dedi.
Bu makina ile ekim yapmayan, normal buğday mibzeri ile ekim yapan Taşçılar köyünden 70 dönüm arazi eken çiftçimiz 12,5 ton kanola aldı. Bu çiftçimiz hasat yaparken Tarım İl Müdürlüğü yanında olsaydı mahsül 20 tonu geçerdi. Çünkü biçer acemi biçdiren acemi, kanola biçilirken çok dökülüyor. Yukarıda söyledim ya İl Müdürlüğü’nün kanola uzmanı ekerken biçerken arazide olmaz. Diğer zamanlar hava almak için gezer. Böyle olunca da hasatta çiftçi hava alıyor.
Unutmadan şunu da söyleyeyim. Ekilipte bitmeyen tarım arazilerini İl Müdürünü gezdirerek gösterdim. Elbette üzüldü, üzüldü ama değişen bir şey olmuyor. Her yıl olduğu gibi yine Altay 2000’e devam.
Geçen yıl dağıtılmayan kanola tohumları ne oldu? Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Hayvanlara silajlık ekim için çiftçiye verilmesi isteniyordu sonuçtan haberim yok. Ekim için alınan mibzer ise malzeme garajında bir daha kullanılmamak üzere duruyor. Sanırım cezalandırıldı. Çiftçiye zarara sebep olanlar, lüzumsuz makina alanların cezalandırılmadığını biliyorum. Ama terfi ettirildiler mi onu bilmiyorum.
Geçen hafta Tarım İl Müdürlüğünün Altay 2000 sevdası yazıma ve bugünkü yazıma cevap vermek isteyen olursa sahifem açık.

TAŞI GEDİĞİNE

Açılım “Analar ağlamasın” diye yapılıyor.
Dağdan inen PKK’lılara yapılan karşılama töreni, anaları, babaları 70 milyonu ağlattı.
- Açılım, Ağlatıcı oldu.

TAŞI GEDİĞİNE

PTT 169. kuruluş yıldönümünü kutladı. Nice yıllara.
18 Ekim tarihinde ödemem gereken kredi kartı bildirisi 22 Ekim’de postacı getirdi ve gelen memura gösterdim.
- 169 yıllık teşkilata bu tip şikayetler hiç yakışmıyor.

NE DEMİŞ, NE DEMİŞ

- 1997 yılında ordunun baskısı sonucu istifaya zorlanan İslâmcı koolisyon hükümetine karşı benim medya organlarım savaş verdi.
Aydın DOĞAN
Gazetece Sahibi

- Sistem, müslümanların biatını 28 Şubat’ta kabul etmedi.
İsmet ÖZEL
Şair

- 28 Şubat sürecinde Müslümanların biatını sistem kabul etmedi. Doğan Medya Grubu’nun biatını da Tayyip Erdoğan kabul etmeyecektir.
Salih TUNA
Gazeteci

- Osmanlı çok isyan bastırmış bir devlettir. İsyanı bastırırken, isyanı başlatanı affeder, çok uzak bir vilayete atar, sonra da maaşa bağlar onu. Bir de ayrıca paşa rütbesi verir. Bunlara da “Başıbozuk paşası” derler. Osmanlı’da 3 tür paşa vardır. Askeriye paşası, mülkiye paşası, başıbozuk paşası.
Prof. Mümtaz’er TÜRKÖNE

Bu yazı toplam 1221 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR