KÜLTÜRLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRMEK!
İnsan beyni ve biyolojik süreçleri hızla gelişir ve çocukların ilkokula başlamadan önceki deneyimleri, ömür boyu sahip olacakları yaklaşımları, değer yargılarını, davranışları, alışkanlıkları, becerileri ve kimliği belirler. Dolayısıyla hayatın ilk yılları, çocukların doğa sevgisini ve sürdürülebilirliğe yönelik alışkanlıklarını, pratiklerini ve yaşam tarzlarını beslemek için iyi bir fırsattır.
· Erken yaşta çocuk eğitiminde, doğaya sevgi ve saygı beslenmesini sağlamanın ve sürdürülemez yaşam tarzlarından kaynaklanan sorunlar konusunda bilinçlendirmenin yanı sıra, çocukları bilinçli ve sorumlulukla eylem yapmaya teşvik edici bir yaklaşım ve temel yetiler desteklenmelidir. Çocuklar“okuma, yazma ve aritmetik” (reading, writing, aritmetic)’ten oluşan 3R yaklaşımı yerine “azalt, tekrar kullan, geri dönüşümlü kullan, saygı duy, üzerinde düşün, onar ve sorumluluk sahibi ol (reduce, reuse, recycle, respect, reflect, repair, responsibility)’dan oluşan 7R yaklaşımını benimsemelidir.
· Günümüzde pazarlama, çocuklara yönelik çeşitli kamu sağlığı sorunlarıyla ve toplumsal sorunlarla ilişkilidir. Dünya Sağlık Örgütü gibi kamu sağlığı kurumları, çocuklara yönelik pazarlamacılığın dünya çapındaki çocukluk obezitesi epidemiğinde önemli bir faktör olduğunu söylemektedir. Ayrıca reklamcılık ve pazarlamacılık; beslenme bozukluklarıyla, cinselleştirmeyle, gençlik şiddetiyle, aile stresiyle ve küçük yaşta alkol ve tütün kullanımıyla ilişkilendirilmiştir.
· Pazarlamacıların çocuklara dizginsiz ulaşmalarına izin verilmesinin en rahatsız edici sonuçlarından biri, sağlıklı gelişimde merkezi önem taşıyan yaratıcı oyunların azalmasıdır.
· Bugünlerde hem sanayileşmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların favori boş zaman aktiviteleri televizyon seyretmektir. ABD’de çocukların uyku dışında en çok zaman ayırdıkları aktivite televizyon ekranının karşısında durmak: Buna okul dışında haftada takriben 40 saat ayırıyorlar. Bir yaşından küçük ABD’li bebeklerin yüzde ondokuzunun yatak odalarında televizyon var.
· Araştırmalara göre, küçük çocuklar, ekran karşısında ne kadar çok zaman geçirirlerse, yaratıcı oyunlara ayırdıkları zaman o kadar azalıyor.
· Çocukların oyun oynama haklarını korumak, ticari çıkarlar tarafından sekteye uğratılmadan büyüme ve gelişme haklarıyla yakından ilişkilidir. Çocukları şirket pazarlamacılarından koruyan kanunlar, birbirinden oldukça farklıdır ve pek çok ülkede endüstri bu konuda serbest bırakılmıştır. En katı kanunlar, Kanada’nın Quebec eyaletin de (orada 13 yaş altı çocukların televizyon reklamlarını izlemeleri yasaktır) ve Norveç’le İsveç’te uygulanmaktadır (reklamların 12 yaş altı çocuklarca izlenmesini yasaklamışlardır). Yunanistan’da oyuncak reklamları, gece ondan önce yayınlanamaz ve savaş oyuncaklarının reklamı tamamen yasaklanmıştır. Fransa televizyonda üç yaş altı çocuklara yönelik programların gösterilmesini yasaklamıştır.
· Çocukların ticari anlayışa maruz kalmalarını azaltmaya ve yaratıcı oyunları teşviğe yönelik çabalara verilen destek, çocukların doğayla bağlantı kurmalarının gerekliliğinin giderek daha çok fark edilmesiyle birlikte artmaktadır. Araştırmalara göre, çocuklar yeşil alanlarda daha yaratıcı oyunlar oynamaktalar. Çocuk ve Doğa Ağı (Children & Nature Network) gibi STK’ların çevreci faaliyetleri sayesinde, öğretmenlerin okul bahçelerinde ve yerel yeşil alanlarda ders yapmaları için fon sağlamaya yönelik “İçeride Çocuk Kalmasın” yasa tasarısı, şimdi ABD Kongresi’nde görüşülmektedir.
· Milyonlarca çocuğun oyundan mahrum bir şekilde büyümesinin sonucu neşeden, yaratıcılıktan, eleştirel düşünceden, bireysellikten ve anlamdan yani insan olmayı değerli kılan pek çok şeyden yoksun bir dünyadır. Çocuklarımızın oyun oynamalarına izin vermeliyiz.
KAYNAK : TEMA VAKFI DERLEYEN: A.E.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.