Seçimler yaklaştıkça heyecanıda yaşanmaya başladı. Sayın Bahattin Şeker’in MHP’den milletvekili aday adaylığını açıklamasıda ortalığı renklendirdi.

Bir yazımdan dolayı bana yapılan iki açıklamayı okuyucularıma duyurmayı borç biliyorum.

Ak Parti’nin Sayın Milletvekili Fahrettin Poyraz için, ilk milletvekili olduğu dönemde, şu anki Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün kontenjanından aday gösterildiğini ve seçildiğini yazmıştım.

Sayın Poyraz telefonla arayarak kimsenin kontenjanından gelmedim. Kendi insiyatifim ile aday oldum. Genel Başkanım hariç kimseden direktif almadım ve almam dedi, kamuoyuna duyurmuş oldum.

İkinci olarak CHP’nin istifa eden il başkanı Sayın Erdoğan Tüfenkçi’nin istifasınıda, genel merkezin görevden el çektirmektense, siz istifa edin dediğini düşündüğümü yazmıştım.

Sayın Tüfenkçi, Genel Merkezden böyle bir teklif olmadığını, istifasının tamamen milletvekili aday adayı düşüncesinden kaynaklandığını, demokratik hakkını kullandığını söyledi. Okuyucularıma her iki açıklamayı takdirlerine bırakıyorum.

Partiler aday adayları arasından adaylarını Genel Merkez atamasıyla mı? Yoksa delege oyuyla mı seçecek. Henüz bu hususta kesin bir açıklama olmamakla beraber partilerin adaylarını şöyle belirleyeceklerini düşünüyorum.

AKP. Geçen sefer yaptığı gibi milletvekillerini teşkilat yoklaması dışında tutacak, diğer adayları teşkilatın oyuyla sıralanmasını isteyecek. Sandığı her zaman olduğu gibi genel merkezde açacak. Yani gizli oy gizli tasnif. Neticede ben istediğimi aday gösteririm mantığı işleyecek. Aday olanda tabii siz istemesenizde beni genel merkez gönderdi kabul edeceksiniz mantığıyla beni............ilçe başkanı mı milletvekili yapacak diyerek küçümseyici, alaycı ifadelerle seçimlere girilecek. Doğrusu Ak Partinin bu davranışını demokrasi ile bağdaştıramıyorum.

CHP iki devredir ilimizde Ak parti gibi adayımız bu, isterseniz.... davranışıyla hareket etti. Aynı şekilde CHP’nin de hareketini demokratik bulmuyorum. CHP 12 Haziran seçimlerinin milletvekili adayını delege seçimi yoluyla tespit edeceğe benziyor. Ben, partilerin delege oyuyla değilde partinin kayıtlı üyelerinin aday seçiminde oy kullanması taraftarıyım.

Yinde delege seçimide Genel Merkez atamasından iyidir.

MHP’nin de Genel Merkez atamasıyla aday tespiti yapacağı anlaşılıyor.

Partiler, Belediye, İl Genel Meclisi üyeleri ve milletvekili adaylarını partiye kayıtlı üyeler yoluyla seçilmeli. Bu sistem seçilen adayların halkın sesine kulak vermeye zorlar, halkı unutmamaya sebep olur. Genel Merkezin gözüne girmeye çalışıyorlar. Onların nazarında halk 2. sınıf durumuna düşüyor. Sıkıntıların başı buradan başlıyor. Şu unutulmamalı rüzgar ile gelen rüzgar ile gider.

Diğer partilerin baraj sorunu olduğundan zaten adaylarını da tespitte zorlanmayacaklar.

Has Partinin gelecekte ümid vadedici oy alacağını sanıyorum. Sayın Kurtulmuş’un Saadet Partisi ile mücadele yaşanmasaydı bu seçimde barajı aşacağı kanaatindeydim. Has Partinin geleceğini bu seçim gösterecek.

OKUYUCUNUN İDDİASI DOĞRU MU?

Geçen Cuma günü gazetemizin manşet haberinde Sağlıkta Skandal haberi yer aldı. Bu habere altfen hatırı sayılır okuyucum aradı ve bizim unuttuğumuz eski haberlerimizi hatırlattı.

Verem Savaş derneğinde hastalığına yanlış tedavi uygulandığını iddia eden vatandaşımız ilgili doktordan şikayet ediyor. Haberden sonra bizi arayan okuyucularımız Kendisine yanlış tedavi uygulandığını iddia eden hastaya ilaç yazan doktor evvelce 1 nolu sağlık ocağında görevliydi. Sakarya Gazetesi o doktor hakkında yayın yapmıştı.

Sağlık Bakanlığı tam gün yasası çıkarttı. Bakan devamlı mesai saatleri içinde Hiçbir doktor işyeri hekimliği yapamaz diyor. Hastanın şikayetçiolduğu doktor yanılmıyorsam 3 fabrikada işyeri hekimliği yaptığı iddia ediliyor. Hastada zaten ne zaman verem savaşa gitse doktoru bulamamaktan şikayet ediyor. Bu iddialar incelense, Sağlık Bakanlığının talimatlarına rağmen işyeri hekimliği devam ediyor mu?diyor okuyucum.

İleri sürülen bu iddialara Sayın Vali yardımcısı Hasan bey ve Sayın Valim ne derler acaba?