SU:BÜYÜMEYİ ETKİLEYEN KISITLAMA
İlk çiftçiler, üretilen tahılla ekilen tahıl arasındaki orana büyük önem veriyordu. Onlar için kısıtlı olan kaynak tohumdu. Daha sonra ise üretimin artışın sınırlandıran faktör, ekilecek verimli arazinin azlığı oldu. Toprak miktarı azaldıkça çiftçiler de verimi, ekili toprak birimi basma düşen tahıl üretimine göre hesaplamaya başladılar; bugün de tahıl verimi raporları hektar basma düşen tona göre hesaplanmaktadır. Yeni bir bin yıla doğru ilerlediğimiz şu sıralarda, gıda verimini artırmadaki en büyük sorun olan su azlığı, verim hesaplarının yine değişmesine neden olabilir: üretilen her bir ton tahıla gereken su miktarı.
Sulama tarımının bundan birkaç bin yıl önce Orta Doğu'da başlamasından 1900 yılına kadar geçen sürede dünya genelindeki sulama arazilerinin 48 milyon hektara ulaştığı tahmin edilmektedir. Daha sonra sulamanın yaygınlaşması hızlanmış, sulanan araziler 1950 yılına kadar yaklaşık iki kat artarak 94 milyon hektara çıkmıştır. Fakat en büyük gelişme yirminci yüzyılın ikinci yarısında meydana gelmiş ve sulama yapılan arazilerin genişliği yaklaşık 3 kat artarak 260 milyon hektara ulaşmıştır. Şu anda dünya genelindeki besin üretiminin yüzde 40'i sulama arazilerinden gelmektedir. Sulamada yaşana gelişmeler tarımın kurak alanlara da yayılmasına, kurak mevsimlerde bitki ekiminin kolaylaştırılmasıyla muson ikliminde farklı türde bitkiler yetiştirilmesine ve suni gübre kullanımında büyük bir artış yaşanmasına yol açmıştır.
Yirminci yüzyılın ortalarından bu yana sulama tarımında yaşanan büyük gelişme iki döneme ayrılabilir: sulamanın nüfustan daha hızlı büyüdüğü 195078 dönemi ve sulamanınnüfus artış hızının gerisinde kaldığı 1978'ten günümüze kadar olan dönem. Kişi basma düşen sulama alanı miktarı 1978 yılında tarihi bir düzeye ulaşarak 0.047 hektar olmuştur. (Bkz. Şekil 7-4.) Fakat daha sonra gerilemiş ve yüzde 6 oranında azalarak 1997 yılında 0.044 hektara düşmüştür. 1990'li yıllar biterken, su kıtlığının kanıtları da artmaktadır. Su seviyeleri her kıtada düşmektedir: ABD'nin güneyindeki Büyük Düzlüklerde ve ülkenin güneybatısında. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'nun oldukça büyük bölgelerinde, Hindistan’ın büyük bölümünde ve Çin'in hemen hemen tüm düzlüklerinde. Örneğin, 1991- 1996 yılları arasını kapsayan bir araştırmaya göre, kuzey Çin düzlüğündeki su seviyesi yılda ortalama 1.5 metre oranında azalmaktadır. Söz konuşu bölge Çin'deki toplam tahıl üretiminin yaklaşık yüzde 40'mi sağladığı için, bu durum Pekin'deki liderleri de ilgilendiren bir sorundur. "
Birçok büyük nehir henüz denize ulaşamadan kurumaktadır. Bazı nehirler ise tamamen yok olmuştur. ABD'nin güneybatısındaki Kolorado Nehri, Kaliforniya Körfezi'ne nadiren varabilmektedir. Orta Asya'da, Aral Denizi'ni besleyen iki nehirden biri olan Amu Derya, henüz denize ulaşamadan Özbek ve Türkmen pamuk üreticileri tarafından kurutulmaktadır. Bunun sonucunda da Aral Denizi küçülmektedir ve hatta gelecekte, ancak eski haritalarda kalan bir yer haline gelme olasılığı vardır. " Nil Nehri sularının çok azı Akdeniz’e varabilmekte ve Ganj kurak mevsimlerde Bengal Körfezi’ne güçlükle ulaşabilmektedir. Etiyopya, Sudan ve Mısır’ın (Nil Nehri havzasındaki üç büyük ülke) şuanda 157 milyon olan toplam nüfusunun, tahmin edildiği gibi gelecek elli yıl içinde 388 milyona ulaşması halinde, Nil suları üzerinde rekabet de artacaktır. Aynı tahmin, Hindistan ve Bangladeş arasında büyük bir su rekabetine sahne olan Ganj Nehri için de geçerlidir. Belki de gelecekte besin üretimini artırma çabalarına en büyük zararı, artan su kıtlığı verecektir. Sulamada kullanılan su, toprak verimini hem doğrudan hem de (suni gübre kullanma potansiyelini büyüterek) dolaylı biçimde artırmaktadır. Ayrıca kurak bölgelerdeki ekilebilir alan miktarım belirlemektedir. Söylenebilecek son söz şudur: gelecekte su kıtlığıylakarşı karşıya kalırsak, demek ki besin kıtlığıyla da karşı karşıya kalacağız.
KAYNAK : TEMA DERLEYEN: A.E.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.