FERRUH ERDOĞAN

FERRUH ERDOĞAN

TÜRKİYE VE TARIM

TÜRKİYE VE TARIM

İnsan odaklı çağdaş gelişme yaklaşımı, tüm sektörlerin dengeli kalkındığı, doğal üretim kaynaklarının korunarak verimli kılındığı, bilgi ve teknolojinin yönlendiriciliğinde üretken ve yarışmacı bir ekonomik yapının oluştuğu ve üretilenin adil paylaşıldığı, bir Türkiye stratejisini gerektirmektedir. Sanayiden – tarıma, enerjiden – ulaştırmaya tüm üretim sektörlerini, eğitimden – sağlığa – sosyal güvenliğe bütün hizmet alanlarını bütünlük içerisinde kavraması gereken böylesi bir stratejinin, öncü sektörlerinden birisinin de tarım olması gereklidir.

Toplumun besin güvenliği, gelecek kuşakların sağlıklı yaşamı, toplumun yarıdan çoğuna doğrudan ve dolaylı istihdam yaratılması, sanayinin hammaddesinin üretilmesi, iç ticaretin temel dinamiğinin oluşturulması ve tarıma dayalı sanayi ile birlikte ihracatın yarısına damga vurulması gibi yaşamsal nitelikli toplumsal ve ekonomik misyon, tarımı gelişen Türkiye stratejisinin temel öncelikleri arasına sokmaktadır.

Özetlenen yaşamsal misyona rağmen, yapısal ve dönemsel nitelikli çok sayıda ve ağır sorunlarla yüz yüze olan tarımın, sorunlarının aşılması da, ekonomiye ve topluma katkısının en üst düzeye çıkarılması da mümkündür ve bu Türkiye toplumunun geleceği için zorunludur.

TEMA, toplumuna duyduğu sorumluluğun gereği, toprağını bereketli, ekonomisini güçlü, insanını mutlu kılmayı öngören bir gelişme stratejisi kapsamında, gerçekçi, rasyonel, uygulanabilir, dünya gelişmelerini gözeten tarım politikaları oluşturulmasına katkıda bulunmayı ödev bilmektedir.

Yaşamsal misyon için;

Tarım Türkiye toplumunun besin, dolayısıyla yaşam güvencesidir.

Toplumumuzun yarıdan çoğu geçimini doğrudan ya da dolaylı olarak

tarımdan sağlamaktadır.

Rant – faiz sarmalına teslim olmuş üretimsiz ekonomide tarım üretkenlik

dinamiğini sürdüren reel sektörlerin başında gelmektedir.

Sanayimiz büyük ölçüde tarım ürünü ham maddeye bağlıdır.

Tarıma dayalı sanayi ile birlikte ihracat gelirinin yarıdan çoğu tarımla

bağlantılıdır.

Bugün bile GSMH’nın %15’i ham madde bazında tarımsal üretimden

sağlanmaktadır.

Türkiye’de, yaşamsal nitelikli bu fonksiyonları yerine getiren bir başka sektör yoktur.

Sonuç olarak; kabul ve varsayımlara göre ayrıntı anlamında farklı sayısal göstergelere varılmış olunsa dahi, ülkemiz tarla arazisi potansiyelinin orta dönemde duyulacak üretim ihtiyacının karşılayabileceğini kalın çizgiyle belirtmek gerekir. Hiç kuşkusuz, birim alana verimliliğin artması durumunda ihtiyacın karşılanması daha kolay olacaktır, öngörülen verim düzeylerine ulaşılması durumunda ise ihtiyacın giderilmesi çok daha zor olacaktır. Böylesi bir üretim ve arazi kullanım senaryosunun yaşama geçmesi için verimliliği artırıcı; yüksek verimli genetik materyalin kullanımı, toprak işleme, uygun zamanda ekim, doğru sulama ve gübreleme, tarımsal mücadele ve uygun hasat gibi yetiştirme tekniklerinin gereğince uygulanması, olmazsa olmaz ön koşuldur. Üreticiyi varsayılan doğrultuda bir üretime yönlendirmek için, ihtiyacımız olan ürünlere özgü rasyonel, özendirici destekleme politikalarının ve üretici örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi ise teknoloji koşulu kadar yaşamsal bir zorunluluktur.

KAYNAK : Zir. Yük. Müh. Mahir GÜRBÜZ

TEMA Danışmanı

Bu yazı toplam 695 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FERRUH ERDOĞAN Arşivi
SON YAZILAR