TÜRKİYE’DE ARAZİ VE TOPRAK KAYNAKLARININ YÖNETİMİ VE SORUNLARI
İnsanlık küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yaşam koşullarını kısıtladığı, kuraklığın kalıcılaşmaya başlayıp çölleşmenin hızlandığı bir dünya sorunsalı ile karşı karşıyadır. Önemli ölçüde; denetimsiz sanayileşme, çarpık kentleşme ve yalnızca kazanca endeksli gözü dönmüş sermayeci siyasetlerin yol açtığı sorunsalın odağında, başta toprak olmak üzere doğal kaynak ve olanaklar bulunmaktadır. Bu nedenle; kalkınma-doğal kaynak dengesini gözeten sorumlu gelişme yaklaşımları,”yaşamın sürdürülebilirliğinin” temel ön koşulu haline gelmiştir. Böylesi yeni bir yaklaşım kapsamında toprak, korunarak verimli kılınması gereken doğal kaynak bütününün, en belirleyici ve öncelikli öznesini oluşturmaktadır.
Özetlenmeye çalışılan kalkınma gelişme yaklaşımının somutlanması anlamında, kanımızca önce toprak kaynaklarının sorun alanı ve sorunlarının saptanması, bunlara yol açan etkenlerin irdelenmesi ve konuyu bu bütünlükte gören bir anlayışla kaynak koruma ve yönetim önermelerinin geliştirilmesi gerekir.
Ekonomik kalkınma ve toplumsal gelişme sürecinde, etkinlikle kullanılması gereken politika araçlarının başında "doğal üretim kaynaklarının korunması-gelişimi ve verimli kullanılması" işlevi gelmektedir. Evren ölçeğinde geçerli olan bu gereklilik, ülkemizin özel koşulları ve bu alanda yaşanan çok yönlü ve boyutlu sorunlardan ötürü, ivedi bir zorunluluk özelliği göstermektedir.
Bütünlükçü bir yaklaşımla ele alınması gereken bu kaynaklar kapsamında, hem işlevsel etkinlik hem de ülkemiz özelinde hızlanan olumsuz süreç nedeniyle, toprak kaynaklarının öncelikle gündeme getirilmesi gerekmektedir. Üretilmesi ve yenilenmesinin olanaksızlığı, toplumun yaşam ve besin güvenliğini sağlaması ve ekonomiye değer yaratmak misyonu gibi, temel ve yaşamsal işlevler, toprağa yönelik koruma ve geliştirme çabalarının zaman yitirilmeden yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
"Koruma-geliştirme ve verimli kılma" süreci, kuşkusuz "ekonomik toplumsal teknolojik- yönetsel-finansal-hukuksal ve bütün bu nedenlerle siyasal" boyutları bulunan, çok yönlü ve boyutlu, politika ve stratejileri gerektirmektedir. Ne var ki; çok yönlü bu türlü çözümlemeci yaklaşımlara geçmeden, tutarlı çözüme ulaşmak bakımından doğru durum saptaması ve sorun tanımlamasının yapılması zorunludur.
Bilindiği gibi, genelde arazi ya da tarım arazisinin, özelde toprağın karşı karşıya bulunduğu sorunlar, doğal ve yapay olmak üzere iki ayrı temelden kaynaklanmakta ve çok sayıda değişken etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Evren genelinde yaşanan doğal denge bozulmasının görüntüleri, bir başka anlatımla bozulma sürecinin sonuçları niteliği taşıyan bu olumsuzlukların, genelde "yapısal yetersizlik-kaynak yitirilmesi ve kaynak bozulması"
gibi farklı boyutlarda biçimlendiği gözlenmektedir.
Özetle belirtilen bu sorunlar demeti aşağıda belirtilmiştir.
1. Toprağın doğal yetenek ve niteliklerinin yetersizliği
2. Toprak kaynaklarının yitirilmesi
3. Toprak kaynaklarının bozulması
4. Bunların giderilmesine yönelik korumacı ve geliştirmeci süreçlerin yetersizliği
KAYNAK : TEMA VAKFI DERLEYEN : A.E.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.