FERRUH ERDOĞAN

FERRUH ERDOĞAN

YANLIŞ TARIM UYGULAMALARI VE TOPRAK YAPISININ BOZULMASI

YANLIŞ TARIM UYGULAMALARI VE TOPRAK YAPISININ BOZULMASI

Potansiyel gücü ve yetenekleri esasen kısıtlı olan, trajik boyutlarda erozyon afetiyle karşı karşıya bulunan ve tarım dışı amaçlarla yok edilen tarım arazileri, ne yazık ki tarımsal üretim sürecinde yaşanan kullanım yanlışlıkları nedeniyle de, ayrıca yeni sorunlarla yüz yüze bırakılmıştır.

Cumhuriyetin başlangıcında 7 milyon hektar civarında olan işlenen tarım alanları, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 1981-1991 kesitine ilişkin saptamalarına göre toplam içinde % 35.6'lık pay ile 27.699.003 Hektara, 1991 Genel Tarım Sayımı sonuçlarına göre ise 23.451.000 Hektara ulaşmıştır. İki veri arasındaki farklılaşmanın yöntemsel yaklaşımların farklılığından doğduğu anlaşılmakla birlikte, değerlendirmelerde Tarım Sayımı sonuçlarının baz alınması daha uygun bulunmuştur.

1938'lerde 41 milyon hektar olan çayır ve mera alanlarımız, büyük ölçüde tarlalaşma süreci nedeniyle, 1991 sayımına göre 21.745.690 hektara inmiştir. FAO tahminlerine göre bu alan 12 milyon hektardır. Tarla arazisi lehine, çayır-mera aleyhine gelişen bu süreç, beraberinde "tarla tarımı için uygun olmayan arazilerin verimsiz kullanılması, yeşil

örtünün bozularak erozyona açık alanların artırılması gibi, önemli sorunları da üretmiştir.

Üstelik, kalan mera alanları, yanlış ve yoğun otlatma, ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle, önemli oranda çıplaklaşmış, kıraçlaşmış ve erozyona açık alanlar haline gelmiştir.

1938'de % 90.9, 1970'de % 88.8 olan işlenen alan içerisindeki tarla alanı 1995'de ancak% 87.9'a inebilmiştir. Yani, toprak koruma ve erozyonla mücadele anlamında daha fazla

katkı sağlayacak bağ-bahçe alanı yeterince artmamış, özellikle kuru tarımda erozyona açık olan tarla tarımı ağırlığını dönem boyunca korumuştur.

1938'de %32.4, 1970'de % 31.8 olan işlenen alan içerisindeki nadas alanı 1995'de % 19.1'e gerileyerek önemli düşüş göstermiş ise de mevcut durumuyla da nadas alanları önemli yer kaplamaktadır. Uygun yetiştirme teknikleriyle bu alanları azaltacak bitkisel üretim modeli geliştirilemediği ölçüde, erozyon riski artmış olacaktır.

Tarla bitkileri üretiminin 1995 yılı dağılımında, alan olarak hububat % 75, bakliyat % 10,

endüstri bitkileri % 7, yağlı tohumlar % 4, yumru bitkiler % 2 ve yem bitkileri % 2.9 oranında yer almaktadır. Hububata dayalı bu bitki paterni, toprak koruma anlamında daha avantajlı olan yem bitkileri, bakliyat, yağ ve sanayi bitkileri doğrultusunda yeterince

değişmemiştir. Özellikle, erozyon riskinin azaltılması bakımından yem bitkileri tarımında gerekli değişimin olmaması hem doğrudan etkileri, hem de meralara aşırı baskı yönelmesine neden olması yönünden dolaylı etkileri ile ciddi toprak koruma sorunlarının kaynağı olmuştur.

Son yılların bilimsel saptamalarına göre, "nitelikleri nedeniyle toprak işlemesine uygun olmayan, erozyon duyarlığı fazla olan, toprak derinliği bakımından tarım yapılmaması gereken, çölleşme riski yüksek olan ve verimli katmanlarını bir süre sonra yitirmesi beklenen", birçok arazi tarım amacıyla ve yanlış bir anlayışlar işlemeye açılmıştır.Aynı araştırmalar, ülke düzeyinde tarım dışı amaçlarla kullanım ve tarım amaçlı yanlış kullanım alanının , toplam karasal alanımızın % 32.6'sına ulaştığını göstermektedir. % 73'lük erozyon dahil, yanlış toprak kullanımıyla birlikte sorunlu tarım alanlarımızın

oranı % 82.8'e çıkmaktadır.

KAYNAK : TEMA VAKFI DERLEYEN: A.E.

Bu yazı toplam 790 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
FERRUH ERDOĞAN Arşivi
SON YAZILAR