Geçen hafta bu sütunda, "dinin" toplum üzerindeki müessir etkileri ile insanların saadeti ve yönetimi hakkında nefes tüketen, kafa yoran pek çok idareci, filozof, mütefekkir, ilim ve bilim adamlarından tadımlık misali birkaç tanesinin sözlerini siz değerli okurlarımızla, dostlarımızla paylaşacağımızı arz etmiştik. Ve işte onlar konuşuyor... Eski Çekoslovakya’nın (Çek Cumhuriyeti) ilk Cumhur Reisi Vaclav Havel, milletvekili ve senatörlere yaptığı bir konuşmada: "Dünyanın kurtuluşu, kolay politik sloganlarla değil, insanların gönüllerindeki dinî inançları iledir." Batının yetiştirdiği büyük yazarlardan biri de şöyle diyor : "Yirmi birinci yüzyılın en heyecan uyandırıcı atılımları, teknoloji sayesinde değil, insan olmanın ne anlama geldiğinin daha işi anlaşılması sayesinde gerçekleşecektir. Bilim ve Teknoloji bize yaşamın anlamını söyleyemez. Yaşamın anlamını ancak edebiyat, sanat ve din aracılığı ile kavrayabiliriz."
Soğuk savaştan sonra tekleşerek devleşen ve dünyanın idaresine soyunan A.B.D.nin bütün Başkanlarının, A.B.D.nin babası sayılan George Washington tarafından atılan temellere ve koyulan kurallara harfiyen uymalarında alınacak tarihi ibretler ve derin hikmetler mevcuttur. Kurala ve temele bakınız : "Temelinde din olmayan iyi bir yönetim, varlığını sürdüremez." Amerika’da hatırı sayılan ve katı bir Protestan olan gazeteci yazar Rust Walton’un sözleri ise daha çarpıcıdır : "Amerikan sistemi, Hıristiyânî fikirlerin siyasî bir ifadesidir." Aynı kesimden Peter Marshall ve David Marvel, 500 küsur sene öncesine giderek, Kristof Columbus’un Amerikan kıtasını keşfetmek için ilâhî bir çağrı aldığını ve Amerikan tarihinin bu çağrı ile başladığını ve bu ilâhî çağrı ile devam ettiğini iddia ediyorlar. Bir başka Protestan yazarın dedikleri de çok manidardır : "Bu ülkenin kuruluşunda Allah’ın eli, yapısında Hz. İsa’nın dokusu vardır. Sivil hükümetimiz, Allah’ın iradesi ile teşekkül etmiştir ve Amerika’da, Hıristiyanlık prensipleri üzerine kurulmuştur. Bu yüzden, bu ülke, dünyanın tanıdığı tek büyük Hıristiyan ülkedir."
Fundamentalist yazar, Tim LaHaye’de : "Amerika’nın Hıristiyanlık prensipleri üzerine kurulduğunu söylemek eksik bir ifadedir. Zira bu ifade ile Yahudi cemaatı gereksiz olarak dışlanmış oluyor. Amerika, İncil ve Tevrat’ı birlikte içeren Kitabı Mukaddesin prensipleri üzerine kurulmuştur" demektedir. Yine aynı yazar, Yahudi inancına göre, Musa’ya, Tûr-u Sîna’da Yahova tarafından gönderilen "The Ten Commandments / Evâmiri Aşere / On Emir’in son altısı, insanların birbirleri ile ilişkilerini düzenleyen kısım ve Tevrat’ın sivil haklar bölümü, bizim kanunlarımıza, anayasamıza temel olmuştur" der. İşte On Emir : "1. Karşımda başka tanrıların olmayacaktır. 2. Kendin için oyma put yapmayacaksın. 3. Rabbin Yahova adını boş yere ağzına almayacaksın. 4. Sebt (Cumartesi) gününü kutsallaştırmak için onu hatırında tut. 5. Babana, annene saygı göstereceksin. 6. İnsan öldürmeyeceksin. 7. Zina etmeyeceksin. 8. Hırsızlık yapmayacaksın. 9. Komşuna karşı yalan şahitlik yapmayacaksın. 10. Komşunun evine göz dikmeyeceksin."