MEMLEKETİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ….!
Eğer ki bir toplumda kişisel çıkarlar, ülke ve memleket menfaatlerinin önüne geçmişse artık o memleketin çivisi çıkmış demektir. Menfaat ve çıkarlarının esiri olmuş insanların her geçen gün artış gösterdiği bir memleketin büyüyüp gelişmesinden nasıl ki söz edilemez ise bizde ilçe olarak aynı kaderi yaşıyoruz. Hiç kimse görevini layığıyla yapmıyor. Elhamdülillah Müslüman’ız diyoruz, gel gelelim Müslümanlıkla, İslamiyetle bağdaşmayan her türlü işlevi gerçekleştirmekten de geri durmuyoruz. Sevgi, saygı ve özellikle inançtan yoksun bir toplum haline geldik.. Kimi zaman kendi kendime düşünüyorum bu memlekette hiç mi doğru bir insan kalmadı diye. İktidarı her gün eleştiriyor, muhalefetin sessizliği karşısında ise farklı bir neden aramaya gerek görmüyorum. Demek ki artık mideler o kadar büyümüş ki hiç hazımsızlık çekilmeden her şey öğütülüp gidiyor. Yapılan yanlışlar karşısında kişisel çıkarlar daha ağır basıyor ve tüm bu olumsuzluklar görmezden geliniyor. Ama bilinmiyor ki zaman deli bir ırmak gibi akıp gidiyor ömrümüzden. Er veya geç yaptıklarınız, yapamadıklarınız ve göz yumduklarınızın hesabı sizlerden sorulacak. Sizler, yaşadıklarınız ve şahit olduklarınız karşısında 3 kuruş menfaat için susmayı tercih ettiğiniz için çok pişman olacaksınız.
Güven duygusu insan olarak yücelmenin anahtarı olmasına rağmen, para veya kişisel menfaatler için kaybedilen güven sizleri sürekli olarak alçaklık bataklığına doğru çekiyor.. Tutulmayan sözler, verilen boş vaatler ve memleketin içinde bulunduğu konum güven bankasındaki kredinizin yok olmasına yol açıyor. Ve sizler hâla köhne bir köy haline dönüştürdüğünüz bu ilçe insanlarının veballerini almaktan başka hiçbir şey yapamıyorsunuz…
Hepinizin bildiği klasik bir hikaye ile bu hafta ki yazıma son vermek istiyorum. Zamanın birinde adamın biri kuyudan su almaya çalışırken bir yılanla karşılaşmış. Adam yılanla bir şekilde dostluk kurunca her kuyuya gelişinde yılan buna her gün bir altın getirip veriyormuş. Tabi adam da bu sayede zengin olmuş bir vaziyette yaşayıp gidiyormuş. Bir gün gelmiş adam hastalanıp yatağa düşmüş. Oğluna durumu anlatarak kuyuya gitmesini ve yılandan altını almasını söylemiş. Çocuk kuyuya gidip babasının gönderdiğini söyleyince yılan bir tane altını getirip çocuğa vermiş. Çocuk bununla yetinmeyerek, yılanı öldürüp bütün altınları alma düşüncesiyle, bir taş alıp yılana fırlatmış. Taş yılanın kuyruğuna gelip canını feci şekilde yakınca, o acıyla çocuğu ısırmış ve çocukta oracıkta ölüvermiş. Baba bu kötü haberi alınca çok üzülmüş ve altınları kaybetmeme düşüncesi ile yılana gidip dostluğunu sürdürmek istediğini söylemiş. Yılan da adama dönerek; sende evlat acısı bende de bu kuyruk sancısı olduğu müddetçe bizim dostluğumuz bundan böyle söz konusu olamaz” demiş.
Vesselam menfaat ve çıkar ilişkilerinin mutlaka bir gün sonu geliyor, maskeler düştüğünde ise mevki ve makamlarda elden uçup gidiyor. …………
Sağlıcakla kalın
SAYGILARIMLA.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.