ŞİMDİLİK
Zulüm devletinin başbakanına, hâmîsi; Kongre’den sonra, Birleşmiş Milletler genel kurulunda da konuşma imkânı sağladı. Daha doğrusu şov yapma imkânı… Dünyanın en büyük cemiyet meydanlarında saltanatla konuşturarak, caniye, ‘ülkesini koruyan kahraman devlet adamı’ imajı verilmek isteniyor.
Söz konusu kişi, İsrail’de, karar ve icranın başı... Başbakan… Devletin değil, hükümetin başı. Halbuki, Birleşmiş Milletler genel kurulunda, devleti temsilen cumhurbaşkanının konuşması daha uygundur. Aynı sebeple Kongre’de de… Nitekim, aynı kürsülerde Ukrayna devlet başkanı konuşturulmuştu. Ukrayna’nın başbakanını kimse bilmez. İsrail cinayet orkestrası şefi için gayret niye?
Zulüm devletinin karar ve icradan sorumlu kişisi, başbakanı; Birleşmiş Milletler kürsüsünde iki harita gösterdi. Biri “iyi güçler” dediği devletleri, diğeri “şer güçler/ lânet güçler” dediği devletleri gösteriyor... Tasnif, bahse değmez. Ama haritalardaki iki hususa işaret etmek lâzım. Biri Filistin’e yer verilmemesi; bunun ne mânâya geldiği izahtan vârestedir; diğeri, Türkiye’nin iyi güçlere de, “lânet güçler”e de dâhil edilmemesi. İyi demeyecekleri muhakkak, kötüler arasında göstermeye de cesaret edememişler demek ki.
Zulüm devletinin cumhurbaşkanı da, yani karar ve icra gücü olmayan, sınırlı merasimlik yetki sahibi; sembolik devlet başkanı bir konuşma yaptı. Hülâsa olarak şöyle dedi: Ülkesinin Türkiye’ye yönelik “herhangi bir plânı” yokmuş. Hiçbir zaman da olmamışmış… Zira Türk halkına saygı duyuyorlarmış… Bizim de onlara saygı duyduğumuzdan eminmişler.
Ziya Paşa ne güzel söylemiş: “En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun, / Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” Onlara göre herkes kör, âlem sersem … Bu sebeple karanlık niyetleri anlaşılamaz. Osmanlı Devleti’ni yıkanları ve yeni devletin kuruluşunda olanları unutmuş olsak bile Türkiye’nin güneydoğusunu da içine alan “vadedilmiş topraklar” safsatasını ifade eden haritayı askerlerinin kollarına takarak ütopik emellerini apaçık ortaya döktüklerini göremeyecek kadar kör değiliz her halde. Bu millet onların “dünya krallığı” hırsını da biliyor.
Sembolik makamdaki kişinin, sinsiliği sırıtan ve herkesi aptal yerine koyan konuşmasını duyunca “şimdilik” dedim… ‘Şimdilik bir plânları yok’ değil, şimdi zamanı değil... ‘Diş göstermenin de günü gelir.’ Böyle bir konuşma, samimi olunsaydı, Kongre’de ve Birleşmiş Milletler’de yapılırdı. O zaman cumhurbaşkanımızın “İsrail’in asıl hedefi Türkiye’dir!” sözüne cevap olabilirdi. Fakat “sembolik” yetkili cumhurbaşkanından, zevahiri kurtarmak için, bir taktik… ABD’de Yahudi kuruluşlarının temsilcilerine etti o lâfları… ‘Tedbirli olalım, gerçek yüzümüzü ifşa etmeyelim.’
Kendi soyunun dışındaki herkese –Birleşmiş Milletler askerlerine bile– kuduz köpekler gibi saldıran katiller; “Türkiye’ye yönelik herhangi bir plânları olmadığı” taahhüdü yerine, kendi aralarında fısıldaşıyorlarsa, bir de kayıtsız şartsız destekçiler edinmişlerse, onların hedefi sadece Türkiye değil, bütün dünyadır.
(Kanalımı takibe alarak destek olur musunuz: http://goo.su/AliErdal)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.