NECATİ TAYYAR TAŞ

NECATİ TAYYAR TAŞ

DİN VE AHLAK

DİN VE AHLAK

Din, insanın yaratıcı, diğer insan ve varlıklarla ilişkilerini tanzim eden kurallar bütünüdür. Din, insanlık ile var olmuş ve onunla varlığını sürdürecektir. Onun için dinin yaşı da, ömrü de insanlığın yaşıyla ve ömrüyle eşittir. Tarihî süreçte insanlık, şöyle veya böyle, ilâhî veya insanlar tarafından uydurulmuş bir din olgusuna inanma, o dine mensup insanların sanat, kültür, varlık, teknik ve medeniyetleriyle şekillenen ve sistemleştirilen bir mabede sığınma, orada ruhen rahatlama, yaratana, inandığı güce, varlığa, tabiata, doğaya, materyale, objeye, çeşitli hal ve hareketlerle dua ve niyazda bulunma sorumluluğuna inanmışlar, zorunluluğunu duymuşlar ve kendilerini buna mecbur hissetmişlerdir.
Mecburiyet, fıtrattan kaynaklanan bir keyfiyettir. Bu sebeple, inkâr anlamında kullanılan "dinsizlik" veya "ateizm", aslında "var olanı" örtmek, saklamak, gizlemektir. İnkâr eden, inkâr ederken de, inkâr edilmemesi gereken bir şeyi bilmeyerek de olsa kabul ediyor demektir. Çünkü inkâr eden, bir şey var ki, onu inkâr ediyor. Bu anlam da inkâr, var olanın ispatı, yaratıklar da yaratanın delilidir. Müşrikler de Allah’a inanıyordu, zaten Allah’a inanmayan müşrik olmaz. Zira müşrik, Allah’a eş koşan demektir. Onlar, Allah inancının içine bir put sokmuşlardı. Peygamberimizin babasının ismi, Allah’ın kulu demek olan Abdullah’tı. Dolayısıyla, inanmak tabîi, inanmamak sun’î bir faaliyettir.
Din, arapça kökenli bir kelime olup, "örf ve âdet, ceza ve karşılık, hesap, mükâfat, itaat, boyun eğme, hâkimiyet, galibiyet" anlamlarına gelmektedir. Kur’anda; "yönetme, yönetilme, millet, hesap, ceza, İslam, tevhid, âdet, hudud, mükâfat, âhiret günü" manalarında doksan iki, değişik anlamlar da ise üç yerde geçmektedir. Dinden murat, semavî dinlerdir. Allah tarafından peygamberlere gönderilen dinlerin konusu ve amacı aynıdır. Hepsi de "tevhidi, vahyi ve âhiret" inancını ilke edinerek "kâmil insanı" yetiştirmektir. Son din olan İslam, bütün semavî dinlerin müşterek ismidir. Kur’anın ifadesiyle: "Şüphesiz Allah katında din İslam’dır."
Din, insanlık için vardır. Onlar onsuz, o da onlarsız olmaz. İnsan dinsiz yaşayamaz. İnsanlar da olmasaydı dinler olmazdı. Bu gerçeği ve bu doğruyu Victor Cousin ne güzel ifade etmiş: " Her şey din etrafında, din için, dinle teşkil olundu." Tarihî fenomende; içtimaî huzur, sükûn, birlik, dirlik, güç ve kuvvet için, idare edenler ve edilenler din olgusunu görmezlikten gelmemişler ve gelememişlerdir. Hatta görülmüş, denenmiş ve bilinmektedir ki, din duygusunun müteharrik olduğu zamanlar, maddî ve manevî her türlü "kemalin" revaçta, din duygusunun yüreklere hapsedildiği süreçler, nesilden nesillere intikal eden kahredici acıların, inleten, ağlatan, köleleştiren, bedbaht eden bedellerin, belleri kıran faturaların ve onursuz bütün "zevalin" dibe vurduğu dönemlerdir.
Bunun içindir ki, dinin bu dinamik özelliği nice kalemlere kelam, nice düşüncelere, tefekkürlere, beyinlere, zihinlere hep meram olmuştur. Onlardan bazılarını, önümüzdeki "cuma sohbetleri" nde, Mevla izin verirse sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu yazı toplam 677 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NECATİ TAYYAR TAŞ Arşivi
SON YAZILAR