ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

Dış politikada 180 derece dönüş olursa, neler olur?

Dış politikada 180 derece dönüş olursa, neler olur?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” dedi. Bekara karı boşamak kolay denir ya! İktidar yüzü göreceği yok nasıl olsa at gitsin hesabı. Faraza gelse neler olur diye düşünürken Türkiye Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Mehmet Şahin geçtiğimiz Pazar günü benim yazmak istediklerime tercüman olacak bir yazı yayınladı. Yazıyı okuyucularımın okumasını ve başımıza gelebilecekleri düşünmelerini istedim. Yazıyı okuduktan sonra milletimizin CHP’yi neden 70 yıldır tek başına iktidar yapmadığını anlamış oluruz. 

İşte Prof. Dr. Mehmet Şahin’in 15.08.2021 tarihinde Türkiye Gazetesi’nde yer alan “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” başlıklı yazısı:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son konuşmalarında sık sık dış politikayı öne çıkaran açıklamalar yapmaya başladı. Hükûmet tarafından izlenen dış politikanın sadece Türkiye’ye değil; aynı zamanda bölgeye, Avrupa ve dünyaya zarar verdiğini söylüyor.

Kılıçdaroğlu, ortaklarıyla iktidara geldiklerinde “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” diyerek sadece içeriye değil aynı zamanda destek almak istediği dışarıdaki “ortaklarına” da sesleniyor.

Gelin sorularla Kılıçdaroğlu’nun “Dış politikayı 180 derece değiştireceğim” açıklamasını anlamaya çalışalım:

Kılıçdaroğlu “ortaklarla” iktidara gelince;

1. “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji konusundaki tüm faaliyetlerini durduracağım. Biz bu işte yokuz. Alın Akdeniz sizin olsun. Nasıl isterseniz öyle kullanın” demek mi istiyor?

2. “Kıbrıs konusunda Türkiye ve KKTC’nin yeni yaklaşımını yanlış buluyorum. Rum kesimini, Yunanistan’ı, Avrupa Birliği’ni ve ABD’yi üzmeyelim. Maraş da nereden çıktı? İki devletli konfederasyon olmaz, federasyonda ısrar edelim” mi demek diyor?

3. “Libya bizim değil, Arapların işidir. Kim ilgilenirse ilgilensin. Arap Birliği, Afrika Birliği, ABD, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı bu işe baksın. Türkiye’nin Mağrip’te ne işi var? Çekelim oradaki askerî ve sivil unsurlarımızı. İptal edelim Deniz Yetki Alanı ve Askerî İş Birliği Anlaşmalarını” mı demek istiyor?

4. “Gidip Şam’a Esad’la barışalım. Hata bizdeydi. Seni anlayamadık. Yaptıklarında haklıydın. Zaten Suriye’den kaçanlar da çok makbul insanlara benzemiyor. Şimdi seni daha iyi anlıyorum” mu diyecek?

5. “Ne işi var Türkiye’nin Suriye’de? Durduk yere Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı diye üç harekât yaptık. Herkesle kötü olduk. Hem DEAŞ’ı üzerimize çektik, hem de “kendi topraklarını korumaya çalışan PYD/YPG”yi boş yere düşman ilan ettik. Bu yüzden hem içerideki “ortağımız HDP”yi hem de “Türkiye’de demokrasiyi destekleyen eşsiz müttefikimiz ABD’yi rahatsız ettik. Değer miydi buna? Ayrıca, bölge ülkeleri de Türkiye’nin Suriye’de operasyon yürütmesinden rahatsızlar. Bu yüzden, çekeceğiz Suriye’deki varlığımızı. Ne işiniz varsa görün. Biz sınırdan öteye karışmayız. Sırtımızı döndük artık. Bölgede “terör devleti” mi koruyorsunuz. Buraları kendi aranızda paylaşıyor musunuz? Ne yaparsanız yapın. Ama beni karıştırmayın” mı diyecek?

6. “Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtarılması sırasında Türkiye Azerbaycan’a fazla destek verdi. Destek verirken askerî unsurların bu kadar öne çıkarılması “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine tersti. Daha ölçülü olmalıydık. Ermenistan da bizim komşumuz. Bakın bu yüzden ABD ve AB ülkelerini rahatsız ettik. Batı’da lobiler aleyhimize geçtiler. Türkiye’nin yalnız kalmaması için Azerbaycan ile sık sık görüntü vermememiz lazım” mı diyecek?

7. “Biz ABD ile stratejik ortağız. NATO üyesiyiz. AB’ye üyelik sürecinde olan bir ülkeyiz. Ne işimiz olur Rusya ve Çin ile? Müttefiklerimizle uyumlu olmalıyız. Onların rahatsız olacağı devletlerle işimiz olamaz. Kuşak Yol’da neymiş. Hele şu Afrika’da oluşumuzu anlamıyorum. Görmüyor musunuz, Fransa başta olmak üzere bazı devletler rahatsız oluyorlar? Bırakalım adamları, eski sömürgeleriyle nasıl isterlerse öyle hareket etsinler. Burnumuzu oraya da sokmayalım” mı diyecek?

8. “Ha bire Irak’a operasyon yapıyoruz. Hem Bağdat hem Erbil hem PKK hem de başta İran olmak üzere bölge ülkeleri rahatsız oluyorlar. Değer mi herkesle kötü olmaya” diyerek Irak’taki teröristlere karşı yürütülen operasyonlardan uzak mı duralım diyecek?

9. “Türkiye, son yıllarda İHA ve SİHA sistemlerini çok sık kullanıyor. Özellikle, bu teknolojinin Suriye, Irak, Libya ve Karabağ gibi yerlerde oyun değiştirici bir şekilde kullanılması müttefiklerimi rahatsız etmektedir. Hatta, bazı vekillerimiz bile bundan rahatsızlık duyduklarını zaman zaman dile getirdiler. Zaten “ortağımız” HDP’nin rahatsız olduğunu bilmeyen yok. Savunma sanayiine bu kadar yatırım yapmaya, ağırlık vermeye ne gerek var? Zaten ihtiyacımız olanı müttefiklerimizden alıyoruz” mu diyecek?

Dış politikayı 180 derece değiştirdiğinizde ilk önce Türkiye’nin yoğun diplomasi harcadığı konulardaki yaklaşımını değiştireceksiniz demektir.

Şunda haklısınız Sayın Kılıçdaroğlu, eğer yukarıda değindiğimiz konuları 180 derece değiştirirseniz içerideki ve dışarıdaki “ortaklarınız” çok mutlu olurlar.

HDP de PKK da YPG de PYD de size minnettar olurlar.

ABD, AB, BAE, Yunanistan ve Rum kesimi “işte özlediğimiz Türkiye” derler.

Hadi bakalım…
 

Bu yazı toplam 1368 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR