DÜNYA EKONOMİSİNDE SESSİZ KRİZ TOPRAK EREZYONU
Aşırı erozyonun kontrolü için gereken değişik tarım yönetmeleri ancak çiftçilerin kendilerince uygulanabilirse de, erozyon kontrolünü sağlamak, birçok nedenden ötürü hükümetlerin katılımını da gerektirmektedir. Her şeyden önce çiftçilerin çoğu, topraklarındaki erozyonun aşırı düzeyde olup olmadığını kolayca ayırt edememektedirler. Toprakta, zamanla meydana gelen kayıpların ölçülebilmesi bilimsel teknikler ve cihazlar, erozyonun aşırı düzeyde olup olmadığının belirlenebilmesi için de söz konusu tarım arazisinin kabul edilebilir erozyon sınırları hakkında bilgiler gereklidir.
Toprak erozyonun ciddi bir tehdit olarak kabul edildiği ülkelerde, hükümetlerin atması gereken ilk adım, toprak kaybının boyutlarını özenle hesaplamaktır. Ancak böyle bir envanter yapıldıktan sonra, ulusal maliyet-yarar hesapları yapılabilir ve uygun koruma programları hazırlanabilir. Toprağın, yeterli kaynaklarla korunması amacıyla hazırlanmış programlara halkın desteğini harekete geçirebilmek için sorunun boyutları ve çeşitli sonuçları konusunda yaygın bir halk eğitimi gereklidir. Giderek büyüyen toprak erozyon tehdidi karşısında başarısız olan programlardaki eksik öğe, bilinçli bir siyasi istençtir. Geçen kuşak döneminde birçok ülke, gıda sıkıntısı çekmeye başlamış, fakat bunlardan pek azı, gıda açıkları ve erozyonla yitirilen toprakları arasında bir ilişki kurabilmiştir.
Günümüzde, çiftçileri toprak erozyonuyla savaşa özendirecek tek yol, hükümetlerin, teraslama, eğime dik tarım, şeritvari ekim, örtücü bitki yetiştirme, ürün ekim nöbeti, nadasa bırakma ve rüzgâr şeritleri dikme gibi gerekli önlemlerin masraflarını paylaşmaya istekli olmalarıdır. Dünya Bankası’ndan bir yetkili, Banka’nın 9 milyar dolar olan yıllık kaynaklarının tümü, toprak korumaya aktarılsa bile, miktarın dünyadaki erozyondan etkilenmiş toprakların ancak çok küçük bir bölümünü kapsayabileceğini belirtmiştir. Bazı ülkelerde, yalnızca toprakların yerinde tutulabilmesi için gerekli bütçe, ülkelerin tüm tarım için ayırdığı bütçeyi fazlasıyla aşmaktadır.
Toprak kaybının kökünü kesecek başarılı girişimlerin ortaya çıkmaması durumunda, erozyonun ilk sosyal etkileri, büyük olasılıkla Afrika’da özellikle çocuklarda şiddetli açlık ve artan ölüm oranları biçiminde kendini gösterecektir. Afrika’nın rekor düzeydeki nüfus artış hızı ve şiddetli erozyonu ve bu iki soruna karşı etkili önlemler alınmamış olduğundan, bu kıtanın, giderek yaygınlaşan bir küresel krizin ön cephesinde yer alacağı kesin gibidir. Tehlike yalnızca toprakların değil, yaşamın kendisinin alçalmasıdır.
Tarih içinde toprak erozyonu, yerel bir sorundu. Eski çağlarda, gıda sistemleri çöken uygarlıklar kendi başlarına yok olurlardı. Ancak, 20. Yüzyılın sonlarının bütünleşmiş küresel ekonomisinde gıda,-petrol gibi-küresel bir maldır. Bir yerin üst yüzey toprağındaki aşırı kayıplar, sonuçta her yerin gıda fiyatlarını etkilemektedir.
KAYNAK: TEMA DERLEYEN A.E.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.