ERENLERDEN İNCİLER
Yaşadığı dönemin en ulularındandı... Gönüllere sultan olmuştu... Bırakın kendi dininden olanları, onun inandıklarına inanmayanlar bile ona saygıda kusur etmezdi... Kederler onunla huzura, karanlıklar onunla nura, acılar onunla sürura ererdi... O, bütün canlara nefesti... Bir kaç gün gözden kaybolsa, sanki zaman boş, mekân loş olurdu... O, zamanının hakemi, nice çaresizliklere giriftar olanların hekimi, insanların amansız düşmanı cehaletin hikemi idi... Bu ulu pir, Hâtem-i Asam’dır. Künyesi Ebu Abdurrahman. Hicrî ikinci asırda Belh şehrinde geçen ömür, bu şehrin civarındaki Eşcere’de noktalandı... Asam, Şakiyk Belhi’nin irfan halkasında yetişmişti...
***
O dedi ki: İslâm yoluna giren dört ölüme râzı olsun: Beyaz ölüm: Açlık… Siyah ölüm: Sabır… Kızıl ölüm: Nefse karşı gelmek, nefse kul olmamak… Yeşil ölüm: Gönül elbisesini yamalardan dikmek, küçülmek…
***
Malım-malım diye çırpınanlara onun öğütlerindendir: Şeriatta: Senin ki senin, benim ki benim… Tarikatta: Senin ki senin, benim ki de senin… Hakikatte: Ne senin ki senin, ne de benim ki benim… Hepsi Allah’ın…
***
O, iki yüz dirhem den başka hiç bir şeyim yoktur. Ne kadar zekât vermeliyim diyene: “Zekât payı olan beş dirhem ve iki yüz dirhemin tamamı…” Adamcağız söylendi: “Haydi, malın hepsini birden vermeyi anladık diyelim, fakat ya şu beş dirhem ne oluyor?” Cevap verdi: “O da, malın hepsini verdikten sonra, bir de zekât payı kadar borca girip bunu da vermenin işareti…”
Sahabe-i Kiramdan Ebu Talha, Müslüman olmadan önce Rumeysa’ya evlenme teklifinde bulunuyor. Rumeysa: “Eğer sen de benim gibi Müslüman olsaydın, teklifini kabul ederdim” deyince, Ebu Talha şaşırıyor ve “Neden İslâmiyeti seçmesi gerektiğini soruyor.” Rumeysa: “Sen işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası dokunmayan şeylere tapıyorsun. Falan kişinin siyah kölesinin, dağdan sürükleyip getirdiği bir odun parçasına tapmaktan sıkılmıyor musun?” cevabını verip, sözünü şöyle bitiriyor: “Eğer sen Müslüman olursan, işte o benim mehrim olsun, evlenelim, başka bir şey talep etmeyeceğim.”
Ebu Talha: “Bana Müslümanlığı kim telkin eder Rumeysa?” Rumeysa: “Resulullah s. telkin eder, ona git.” Ebu Talha, Efendimizin s. bulunduğu yere doğru ilerlerken, ashabıyla birlikte oturan Efendimizin s. mübarek dudaklarından şu sözler dökülüyor: “Ebu Talha, İslâm’ın aydınlığı iki gözü arasında parlayarak geliyor.” Ebu Talha, Peygamberimizin huzurunda iman ederek, Rumeysa’nın söylediklerini haber veriyor ve Efendimiz s. Rumeysa’nın söylediği mehir şartı üzerine onların nikâhlarını kıyıyor. Allah Resulü, Rumeysa için şöyle buyurmuştu: “Gördüm ki cennete girmişim. Önümde bir ayak sesi, bir de baktım ki Rumeysa”, radiyallâhu anhâ.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.