GÜNDÜZ KÜLAHLI, GECE SİLAHLI!...
Günlerdir Uludere olaylarını konuşuyoruz. İstihbarat zafiyetinden tutun da sorumluların istifasına, ülkenin bölünmüşlüğüne kadar herkes her şeyi konuşuyor. Soruşturmalar açıyoruz, olayın faillerini araştırıyoruz. Ölenler politik malzeme yapılarak Genelkurmay ve hükümet suçlanıyor. Kantarın topuzunu kaçıracak kadar ağır eleştiriler yapılıyor. Mal bulmuş mağribi gibi göbek atanlar var. Terör olaylarında şehit düşen evlatlarımız karşısında sessiz kalanlar, bu gün aslan kesiliyor, televizyonlarda boy göstererek ucuz kahramanlık yapıyorlar.
Bölgedeki gelişmeleri elbette ki bizim bilmemiz mümkün değil. Ancak, yıllardır terörle mücadele edilen ve yüzlerce şehit verilen bu toprakların hassasiyetini de orada yaşayanların daha iyi bilmeleri gerekir? Masum insanların ölmesi hepimizi derinden üzmüştür hele yönetim kadrosunda olanlar böyle bir olayın olmasını kesinlikle istemezler. Bir talihsizlik yaşanmıştır. Bunu vesile ederek olay çıkaranları da haklı göremeyiz. Bazen düşünüyorum da, iyi ki İstanbul’da yaşamıyorum. Büyük şehirlerde yaşayanlara da Allah (c.c) sabır versin. Pek çok masum insan, çeşitli vesilelerle gösteri yapanların şiddetine maruz kalıyor. İşyerleri yağmalanıyor, araçları yakılıyor. Bu gün bir bardak suda fırtına koparanların ise bu olaylar karşısında hiç sesleri çıkmıyor.
Bu arada Nasreddin Hocanın bir fıkrası aklıma geldi. Malûm fıkrayı pek çoğumuz biliriz. Hocanın evine bir gün hırsız girer, evde ne var ne yoksa alıp gider. Olayın duyulması üzerine toplanan komşular başlarlar hocayı suçlamaya, “hocam kapıyı neden kilitlemedin, hırsızın geldiğini nasıl duymazsın, bu kadar dikkatsizlik olur mu, malına neden sahip olmuyorsun” gibi laflar ederler. Bu kadar üzerine gelinmesine dayanamayan Hoca “komşular iyi söylüyorsunuz da, bu hırsızın hiç mi suçu yok” der. Eleştirilerde o kadar ileri gidiliyor ki, sanki ölenlerin hiç kusuru yok. Bu ülkede kaçakçılık yapmanın cezası elbette ölüm değil. Hatta terörist başını asmamak için idam cezasını dahi kaldırmışız. Ancak, teröre hassas, teröristlerin yuvalandığı, karakollarımıza saldırı için kullandıkları bölge ve güzergâhta sizin ne işiniz var. Bunu kimse söylemiyor. Yakın tarihte aynı görüntüde bir gurup sınırdan geçip karakol basmadı mı, gencecik evlatlarımızı şehit etmediler mi? O zaman hepimiz ne dedik, “bu kadar kalabalık gurup sınırdan geçiyor da askerimizin nasıl haberi olmuyor, güvenlik nerede” diye öfkelenip bağırmadık mı? Askeri acizlikle suçlamadık mı? Şimdi kimse hiç kusura bakmasın. Bölgede yaşamaları sebebiyle olayları yakından gören bu insanların, yanlış anlaşılacak tavır ve hareketlerden uzak durmaları gerekirdi. Hiç kimsenin askeri ve hükümeti suçlamaya hakkı yok. Alınlarında kaçakçı veya terörist diye yazmıyor.
Yıllardır terörle mücadele eden, bu uğurda yüzlerce şehit veren Askerimizin, bu badireyi de atlatacağına, terörü bitireceğine gönülden inanıyorum. Yeter ki millet olarak, manevi desteğimizle onun arkasında olalım. Ordumuz, gündüz külâhlı, gece silâhlı çapulcuların üstesinden gelecek kadar güçlüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.