ŞADİ  ERDAL

ŞADİ ERDAL

Kimseden tık yok!

Kimseden tık yok!

Benim yazmayı düşündüğüm bir konuyla ilgili Ali Karahasanoğlu çok güzel bir yazı kaleme almış. Benim düşüncelerimi çok güzel ifade etmiş. Önemine binaen bu yazıyı yayınlıyorum.

İşte Ali Karahasanoğlu'nun "Mafya babası değil, bir CHP’li vekil ifşa etti; kimseden tık yok!" başlıklı köşe yazısı

Bir mafya babası, yurtdışında kaçak yaşarken, bir bürokrata, bir siyasetçiye iftira attığında..

Bir bakıyoruz, yedi mahalle koşmuş, “Çok doğru söylüyor. Bak adam gerçekleri ifşa etti.. İsmi geçenler hemen görevden alınsın, savcılık bir dakika bile beklemeksizin dosyayı açsın” açıklamaları ile baş göstermişler..

Saadet Partisi’nden Gelecek Partisi’ne, DEVA Partisi’ne kadar, dini kavramlardan haberi olanlar da, aynı söylemi tekrarlıyorlar..

İftiranın ne büyük bir suç olduğunu bilmemeleri mümkün değil..

Belli kriterleri taşımayan insanların sözlerine itibar edilmemesi gerektiğine dair ayetten habersiz olmaları mümkün değil..

Çünkü bunlardan kimisi ağzını açtığında, “50 yıllık siyasi hayatım” diyor..

Diğeri, “Biz bu konuları bilmem kaç dilde kaleme aldığımız kitaplarda ayrıntılı yazdık” diyor..

 Bir diğeri, “Şu üniversiteyi, bu fakülteyi birincilikle bitirdim” diye söze başlıyor..

Haydi soyut tanımlarla geçiştirmeyelim..

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, tam olarak şunu söylüyor:

“Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları ortadan kaldıracaklardı. 20 yıl sonra bugün Türkiye tam manası ile rüşvet çamuruna saplanmış bulunuyor.’’

İddia sahibi Mine Tozlu, “Ben rüşvet vermedim” mi diyor?

Olsun..

İftira diye bir günah, yokmuş gibi... Temel Bey hiç istifini bozmuyor..

“20 yılın sonunda ‘kolektif bir ahlaksızlık’ ile karşı karşıyayız!” diyor.. 

Başka bir şey demiyor..

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise şöyle konuşuyor:

“İddiaların odağındaki isimler, derhal görevlerinden istifa etmeli, savcılık harekete geçmeli.”

İddiayı bir mafya babası yapmış. Belki de işini yürütemediği için bürokratlara uydurma isnatlarda bulunmuş, o bürokrat görevden alınırsa, mafya babasının önünü açılma ihtimali ortaya çıkacakmış.. 

Boşveeer..

“Stratejik derinlik”in profesöründen iyi mi bileceğiz?

Bu ülkede başbakanlık yapmış bir kişi, mafya babasını kendisine rehber edinmiş..

Mafya babasının iddiasında ismi geçen kim varsa, hemen görevden alınmasını istiyor..

Deva Partisi’nin de tavrı farklı değil..

Bunların hepsine, bir saniyeliğine “Eyvallah” diyelim..

“Temiz toplum” hülyası ile, mafya babası da söylemiş olsa, iftira çıkma ihtimali de olsa, “Savcılar hemen soruşturmaya başlamalı, hatta ihtiyaten görevde olanlar varsa, kenara çekilmeli” diyelim..

Peki..

Şimdi sıkı durun..

Samimiyet testine gireceğiz..

Sizi dürüstlük imtihanına sokacağız..

Bu sefer iddia sahibi olan kişi, mafya babası değil..

Bazı olaylarda, kendisi de usulsüz işlemlere karışma iddiasının muhatabı olmuş ama..

Mafya babasının yanından bile geçmez..

Partisinden bir belediyeden alınmış, bir-iki ihaleden başka, kamuoyunun kendisine yönelteceği bir iddiası yok.

Öyle adam kaldırma, haraç alma, şunun malına çökme, bunun şirketini ele geçirme iddiası, en azından ben hiç duymadım..

Kendisi CHP’den de bir dönem milletvekili olmuş bir kişi..

Adı Barış, soyadı Yarkadaş!

İddia ise, bu da iddia..

Savcıyı göreve çağırıyorsanız, burda da çağırın..

Soruşturma açılması gerekiyorsa, buna da açılsın..

Der ki Barış Yarkadaş, “HDP’nin verdiği oyla kazanılan belediyelerde İYİ Partililer ihaleler aldılar, tek tek biliyorum, konuşturmasınlar beni...” 

Haydi millet..

Koşsanıza..

Bakın, merkezi yönetimi boşverin..

Sadece belediyelerde işbaşına gelen Millet İttifakı’nın, ihaleleri nasıl paylaştığından bahsediliyor..

Yolsuzluktan bahsediliyor..

Koşun, yok mu kenarda köşede kalmış tuzunuz?..

“Ben de buradayım” desenize..

Temel Abi..

Ahmet Bey..

Ali kardeş..

Koşun, “Savcılık derhal soruşturma açmalı, ihaleler hangileridir, nasıl paylaşılmıştır, ayrıntıları ile soruşturulmalı.. İhaleyi yapan bürokratlar hemen istifa etmeli” desenize..

Niye susuyorsunuz?

Hani, yolsuzluğa karşı idiniz?..

Rüşvet çarkı vardı?..

İhalelere yandaşlar gidiyordu?..

Mafya babası da söylese, bunlar ciddiye alınmalı idi?..

Şimdi konuşan mafya babası değil..

Halen CHP zihniyetinde söylemleri sürdüren, o partinin de milletvekilliğini yapmış bir isim..

Açık açık söylüyor, “Konuşturmayın beni” diyor..

Daha ne desin?

Bazı okurlarımız, “Bir şeyler daha desin” diyorlarsa, buyrun desin:

“HDP’lilerin verdiği oylarla belediye başkanları seçilecek, orada daire başkanlarınız, genel müdürleriniz olacak, ihaleler alınacak, ondan sonra da..”

Heeey!..

Yok mu duyan?..

Savcıya gidip bir dilekçe vereniniz yok mu?

“Barış Yarkadaş’ın iddiaları hemen soruşturulmalı” diyen, bir adamınız yok mu?

Mafya babası Türkiye’de değil, savcının onu dinleyebilme imkanı yok.

Savcının önüne geldiğinde, “Sen önce şu suçlardan savunmanı yap” diyecekler..

Ama şimdi, mahalli seçimlerde, CHP+İyi Parti+HDP ittifakını itiraf eden bir eski milletvekilinin açıklamaları ile karşı karşıyayız..

İhalelerden bahsediliyor..

Desteklenen isim belediye başkanı olunca, liyakat esasına göre değil, parti kontenjanı dikkate alınarak belirlenen daire başkanlarından bahsediliyor.. 

Bölüşülen genel müdürlüklerden bahsediliyor..

Bu daire başkanları, bu genel müdürlükler sayesinde alınan ihalelerden bahsediliyor..

“Konuşturmayın beni” diye tehditler de savruluyor..

Haydi bakalım, bir savcı çağırsın Barış Yarkadaş’ı, sorsun kendisine.. “Konuşturmayın ne demek? Hem paylaşılan kadroları biliyorsun.. Hem paylaşılan ihaleleri biliyorsun.. Hem de tehdit mi ediyorsun? Hem de şantaj mı yapıyorsun? Birilerini, bir şeylere zorlamak için, bildiğin yolsuzlukları mafyavari metodlarla kısmen açığa çıkartıp, gerisini esas amacın için kendinde mi saklıyorsun” demeli..

Savcı bunu derken, SP, Gelecek ve DEVA partilerinin genel başkanları da..

Eğer dürüst iseler..

Eğer ilkeli iseler..

Eğer yolsuzluklara gerçekten karşı iseler..

“Barış Yarkadaş konuşmalı. Savcılar bu yolsuzlukların üzerine gitmeli” açıklaması yapmalılar..

Haydi siyasetçiler..

Dürüstlük imtihanına..

Dürüst müsünüz, yoksa “Ben olmasaydım, sen bir hiç idin” kibrinin esiri mi?
 

Bu yazı toplam 2553 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
ŞADİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR