MEVLİD KANDİLİ
Bazı kelimeler, deyimler, isimler ve nice tabirler vardır ki, onlar özellikle birilerine hastır ve onlarla hemen birileri hatırlanır. Kutlu doğum, bunlardan biri ve hatta birincisidir. Her doğum, her doğuş ve her oluş mutlaka ve elbette kutludur. Ama bütün kutlular bir kutlunun ve bir kutlu doğumun yüzü suyu hürmetinedir. O kutlu doğum hiç şüphesizdir ki, Kur’an anonsuyla “Âlemlere rahmet olarak gönderilen” peygamberimizin doğumudur. Onun için kutlu doğum ifadesi, peygamberimizle zarf ve mazruf gibidir. Zarf da, mazruf da mukaddes... Bu mukaddesi yüklenen zaman da, mekân da mukaddes... Bu zaman ve mekâna nefes veren doğum da mukaddes... Şair ne güzel demiş: Basmasa mübarek kademin rûy-ı zemine / Pâk etmez idü kimseyi hâk ile teyemmüm. Yani; Ya Muhammet! Eğer senin ayakların yeryüzüne basmasa idi, teyemmümle abdest alınmazdı, temizlik yapılmazdı...
Evet, bu gece, peygamberimizin doğumuna isim olan ve doğum günü, doğum zamanı, doğum yeri manalarına gelen Mevlit gecesi. Onun doğumunun üzerinden geçen 1437 senenin hasretiyle karınca kararınca yandık ve yakıldık. Ve yine karınca kararınca hem fert, hem cemiyet ve hem millet bazında mana ve madde perspektifinde, bu gece yeniden doğmaya karar verdik. Ve hele şükür, o kararın sıcaklığında ve ışığında bu güne ulaştık... Bu gece, efendimizi bir kez daha şuur derecesinde anacağız... Her ne kadar Mevlâna, “Ey Muhammet! Seni anlatmak ve seni övebilmek için yerle gök arası genişliğinde ağız isterim ağız” dese de, yine onun muhabbetiyle demleneceğiz inşallah... Şu sözün eskimeyecek ve pörsümeyecek güzelliğine ilâve edecek neyimiz olabilir ki: Muhammet’le muhabbet oldu hâsıl / Muhammetsiz muhabbetten ne hâsıl.
Onu, öven övmüş. Onu, Allah övmüş. Kulların övgüsü onu zaten ihata edemez ki!.. Kaldı ki o, şunun ve bunun övgüsüne muhtaç da değil. Değil ama bize hikmet ve bizimkilere himmet olur düşüncesiyle, onunla ilgili binlerce kelamdan birkaç söz aktarmak istedim... Onu, onun en yakınında olan ve onu en iyi tanıyan müminlerin annesi, hanımların gözdesi ve eşi Hz. Aişe’den dinlemek icap ederse: “Züleyhayı kınayıp da, Hz. Yusuf’u görünce ellerini kesen kadınlar, eğer cenâb-ı Muhammed Mustafa’yı ve onun nur cemalini görselerdi, ellerinin yerine kalplerini keserlerdi…” Edovard Montet: “Muhammed, yeryüzünün biricik din kurucusudur.” Bernard Shaw: “Ben, şâyânı hayret bir şahsiyet olan Muhammed’i tetkik ettim. Benim telakkime göre onu, insanlığın kurtarıcısı olarak tanımak lâzımdır.” Dr. İstabes: “Kuru bir çöl ortasında ve etrafı kuvvetli düşmanlarla çevrili bir muhit içinde yetişen İslâmiyet, Muhammed’in sayesinde dünyanın en büyük devletlerinden biri oldu.” Fransız filozofu meşhur Voltaire: “O bütün doğruları aşan bir doğruydu.” İngiliz mütefekkirlerinden R.V.C.Bodley: “Geçirdiği ağır müşküllere ve zor hayata rağmen, o zarif mizah hissini kaybetmeyen bu dürüst ve büyük insanı, herkesin kıymetini bileceği güne kadar huzur içinde yatmaya bırakalım” temennisinde bulunmuştur.
Almanya’nın dâhi kafası ve Başbakanı Prens Bismarck ise şöyle diyor: “Tarihin muhtelif devirlerinde Allah tarafından beşeri idare etmek üzere gönderildiği iddia edilen semavî dinlere ait kitapları inceledim. Hiç birisinde gerçek bir hikmet bulamadım. Bu kitaplardaki hükümler değil beşer topluluğunun, bir ev halkının bile saadetini sağlamaktan pek uzaktır. Yalnız Muhammedîlerin Kur’anı bu kayıttan berîdir. Ben, Kur’anı her cihetten, hatta her noktasından araştırdım. Her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Bu kitabı Muhammed’in yazdığı iddia ediliyorsa da en mükemmel dimağlarda bile böyle bir üstün olayın varlığını düşünmek, hakikate yanlış gözle bakarak ancak süflî ruhların tesirlerinden doğan kin ve garazın pençesine düşmüş olmak manasını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle bağdaştırılamaz. Ben şunu iddia ederim ki, Muhammed mümtaz bir kuvvettir. Kudret tezgâhında böyle bir vücudu tekrar imkân sahasına getirebilmesi ümidi, ihtimalden bile çok uzaktır. Ya Muhammed! Senin çağına ermiş bir varlık olamadığımdan çok üzgünüm. Öğreticisi ve yayıcısı olduğun bu ‘Kitab’ın senin eserin olduğunu ileri sürmek, bu günkü ilimlerin bâtıl, asıl ve esastan ârî olduğunu iddia etmek kadar gülünçtür. Beşer, senin gibi mümtaz bir kudreti bir kere görmüş, bir daha görmeyecektir. Onun için huzurunda kemâli hürmetle eğilirim.”
Selam ona, salât ona olsun... Mevlid Kandilimiz cümlemize mübarek olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.