SABIRDA BİR YERE KADAR
Komşu İslam devletleri kan gölü oldu. Huzursuzluk aldı başını gidiyor. Öyle görünüyor ki huzursuzluğun sebebi ortadan kalksa dahi geleceği de meçhul.
Türkiye en iyi durumda. Dışarıdakiler de bu iyi durumu nasıl bozabiliriz diye uğraşıyorlar. İçeriden de tam hızıyla destek var.
Çözüm süreci ilk defa Açılım diye başladı. Bir zaman ki yazımda “ Hükümet açılım diyor da bu açılım nasıl olacak. Açılım içinde hangi anlamlar var, bugüne kadar hükümet de gereken açıklamaları yapmıyor” demiştim. Zaman içinde çözüm süreci denmeye başlandı.
İki yıl evvel başlayan çözüm süreci zamansız başladı. PKK ile mücadelede başarılı sonuçlar alınmaya başlanmıştı, ağır kayıplar veren terör örgütü yok olmanın paniği ile bir taktikle anlaşmaya yanaştı. İki yıl içinde toparlanma sürecine giren hainler verilen hiçbir haktan memnun olmadılar, hep “ daha fazla, daha fazla isteriz…” demekten vazgeçmediler.
Kurdun kuzuyu yemeyi kafasına koyduğu gibi, PKK’da başka devletlerin maşası olmaya, vatana ihanet etmeye karar vermişti bir kere.
Akparti iktidarı Esad’ı, halkına karşı yaptığı katliamlardan vazgeçiremeyeceğini görünce iktidardan gitmesi gerektiğini söyledi. ABD, İngiltere ve diğer Avrupa devletleri de aynı görüşleri açıkladı. Bilahare Türkiye hariç diğer devletler Suriye’ye müdahaleden vazgeçtiler. Türkiye’yi yalnız bıraktıkları yetmedi Suriye ile savaşa zorladılar. Oyunlara gelmeyen Türkiye 1,5 milyon Suriye vatandaşını mülteci olarak kabul etti. Bin ladin denen adamın yerine IŞİD’i çıkardılar.
CHP ve HDP Esad politikalarına onay verdiler. Hükümeti savaş taraftarı olmakla ve Suriye’nin iç işlerine karışmakla suçladılar. IŞİD denen terör örgütünün adı 2-3 yıldır duyuldu. Herhalde bu zaman içinde ellerinde kullandıkları silahların fabrikalarını yapmadılar. Atalarımız ne demiş “ Gavurun kılıcını sallayan gavura çalışır”. IŞİD’in elinde kimin silahı varsa onun adına savaşıyordur.
Kobani denen bölgede genelde Kürtler yaşıyor. IŞİD buraya saldırınca, düne kadar hükümeti Suriye’nin iç işlerine karışmakla suçlayan HDP, Türkiye’yi Kobani’yi kurtarması için müdahaleye zorluyor. Meclisten tezkere çıkarken karşı oy kullanan CHP ve HDP Türk askerinin Kobani’ye müdahale etmesini istiyor. CHP tezkere için Meclisten bir daha tezkere çıkartalım diyor. CHP’nin ilimiz İl Başkanı Sayın Karaahmet MHP Genel başkanı Bahçeli’nin tezkereye “ evet ” demesini ağır bir şekilde eleştirdi. Kendi Genel başkanı Kılıçdaroğlu meclisten geçer tezkereye “ hayır ” dedi, şimdiyse tezkere meclise tekrar gelsin bizde evet diyelim açıklamasına ne der onu merak ediyorum.
Tutarsız politikacılar iktidarda olsalar, ülke ne hale gelir onu anlatmaya çalışıyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iyi niyet politikaları yürüten HDP genel başkanı yandaşlarını sokağa davet ederek iç yüzünü gösterdi.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan paralelciler için “ Ne istediniz de vermedik” demişti. Açılım sürecinin devam etmesi için yapılmayan fedakarlık mı kaldı? Son olaylarla, fedakarlığın karşılığını yakıp yıkmakla, masum insanların öldürülmesiyle gördük.
Yıllardır yakıyorlar, yıkıyorlar, gasp ediyorlar, ateşliyorlar, devletin polisini darp ediyorlar, araçlarını yakıyorlar, esnafın dükkanını viraneye çeviriyorlar. Neticede olaylar yatışıyor, gelsin devlet zararları ödesin.
Şimdi hükümet böyle zararlara sebebiyet verenler için meclisten kanun çıkartılacağını açıklıyor. Türkiye 1968 den beri terörle uğraşıyor. 1980 den itibaren de 34 senedir PKK hainleriyle mücadele ediyor.
Maliye bakanlığı “ Vergi kutsaldır, ödediğiniz vergi size hizmet olarak geri dönecektir” reklamı yapar. Vergilerimiz terör destekçilerinin yaptığı zararları ödemek için kullanılıyorsa, ben hakkımı helal etmiyorum.
“ Ne istediler de vermedik ” politikasını da hiç doğru bulmuyorum. Her yanlışın sonunda bu sözü söylemekle hatalı davranış, kabul edilmiş oluyor. Ama sonucu ağır bedelle ödeniyor.
Ödeye ödeye tahammül sınırları aşıldı. Bu da böyle biline.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.