E-CÜZDAN, E-VİCDAN…
Cüzdan ve e-cüzdan anlaşılabilir bir nesne… Ya vicdan ve e-vicdan? Cüzdan, sosyal hayatın cepteki kasası… E-cüzdan, dijital dünyanın finansal enstrümanı… Vicdan, insanın doğru ve yanlış arasındaki farkı ayırt etmesine yardımcı olan içsel rehber… Vicdan, ahlâkın ibresi… E-vicdan, dijital çağın etik kavramı… E-vicdan, dijital dünyada etik sorumlulukların ifadesi… E-vicdan; internet kullanımında, sosyal medyada etkileşimde bulunurken, veri gizliliği ve siber güvenlik konularında bireylerin bilinçli ve sorumlu davranışlarını içeren dijital ortamlarda etik prensiplere uygun hareket etmeyi amaçlayan yaptırım gücü…
E-cüzdan, modern dünyada para yönetimini yeniden tanımlayan dijital araç… E-cüzdan, geleneksel cüzdanın yerini alarak, kullanıcıların finansal işlemlerini hızlı, güvenli ve kolay bir şekilde gerçekleştirmelerine sağlayan aplikasyon… E-cüzdan, kullanıcıların kredi kartı, banka kartı ve hatta kripto para bilgilerini dijital olarak saklayabilen yazılım uygulaması… E-cüzdan sayesinde, fiziksel kartları taşıma zorunluluğu olmadan ödemeler yapılabilmekte, para transferi gerçekleştirebilmekte ve alışveriş yapılabilmekte… E-cüzdan, kullanıcıların saniyeler içinde ödeme yapmalarını sağlayabilmekte… Mobil cihazlar ile uyumlu olan e-cüzdan, her an her yerden işlem yapmayı mümkün kılmakta… Birçok e-cüzdan, şifreleme ve biyometrik doğrulama gibi güvenlik özellikleri nedeniyle kullanıcıların finansal bilgilerini korumakta… E-cüzdan, kullanıcıların harcamalarını ve gelirlerini dijital olarak takip etmelerini sağlayarak, bütçe yönetimini kolaylaştırmakta… E-cüzdan uygulamasını kullanabilmek için internet bağlantısı ve uyumlu bir cihaz gerekli… E-cüzdan kullanılırken, finansal verilerin toplanması ve saklanması gibi gizlilik endişelerine yol açtığını da unutmamak ve gerekli önlemleri de almak gerek…
Günümüz dijital çağında, geleneksel vicdan kavramı e-vicdana evrilmiş durumda... Vicdan ve e-vicdan, modern dünyada etik sorumluluğun yerine getirilmesinde en önemli dayanak noktası… Her bir bireyin etik rehberi olan vicdan, bireyin davranışlarını ve kararlarını değerlendirmede, doğru ve yanlış arasındaki farkı ayırt etmede içsel bir ses, duygu, kilit taşı, mihenk taşı… Elbette nasıl bir vicdan ya da e-vicdan sahibi olduğumuzla ilgili bir hâl bu… Vicdanın ve e-vicdanın; toplumsal değerlere, evrensel normlara, dinî inançlara ve kişisel deneyimlere göre şekillendiği mâlum… Vicdan ve e-vicdan; eğitimle, farkındalıkla, etik değerlerle işlevsel hâle gelir… Vicdan ve e-vicdan, bireylerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesinde, dijital dünyada doğru ve bilinçli davranışlar sergilenmesinde, toplumsal değerlerin korunmasında son derece önemli…
E-cüzdan ve e-vicdan ikileminde bulunduğumuz çizgide, bizim neyi tercih ettiğimiz, kritik bir mevzu… Asıl mesele, artık ‘e-cüzdan mı, e-vicdan mı?’ noktasına geldiğimiz aşamada nasıl ve neden davrandığımız… Dijital çağ, alışkanlıklarımızı ve hayat tarzımızı köklü şekilde değiştirdi… E-cüzdan, dijital finansın beyni… E-cüzdanla; finansal kuruluşlarla uyumlu çalışılabilmekte, bankaya gitmeden para çekilebilmekte, alışveriş yapılabilmekte ve para transferleri, kolaylıkla gerçekleştirilebilmekte… Her şeyin dijital platforma taşındığı hengâmede, hem e-cüzdana hem e-vicdana ihtiyaç var… Cüzdan ve vicdan, sosyal hayatın vazgeçilemez sacayağı… Ne paradan ne vicdandan, ne de özümüzden vaz geçebiliriz… Cüzdanın, vicdanın ve insanın iç içe girdiği ahvâli yansıtan sözler… “Paranın satın alamayacağı tek şey, mutluluktur.” (Henry David Thoreau)… “Zenginlikten ziyade itibarı koru.” (Publilius Syrus)… “Vicdanın sesi, ruhun rehberidir.” (Jean-Jacques Rousseau)… “Vicdan, doğru olanı yapmanın içsel bir uyarıcısıdır.” (Mahatma Gandhi)… Cüzdana mı, vicdana mı itibar edelim? Bu, modern dünyanın çıkmazı… Kapitalist anlayış, insanları maddî çıkarlarına göre hareket etmeye şartlandırmış… Ticarî kaygılara göre dizayn edilen anlayışlar, insanları acımasız hâle dönüştürmüş… Sömürü üzerine kurgulanan her türlü siyasî, ictimaî, iktisadî ve dinî görüşler, insanı mankurtlaştırmış… İnsan, yemediğini yedirmekle, giymediğini giydirmekle, ‘muhtaç, aç ve yoksul’ olana vermeyip umre ve hac yapmakla vicdanını güya rahatlatır olmuş ya da hiçbir şeyi umursamayıp gezip tozmakla keyfe keder davranır olmuş… Evrensel, etik ve kadim değerler göz ardı edilir olmuş… İnsan, insan olmaktan çıkmış; insan müsveddesine kalp etmiş; sosyal hayatta karar verirken sadece cüzdana itibar edilir olmuş… Cüzdana itibar edenler, ekonomik refahları ve maddî kazançları için, hep cüzdan odaklı kararlar vermeye devam etmişler… Cüzdana itibar edenler, daha zenginleşmişler, cüzdanlarının içini tıka basa doldurmaya devam etmişler… Cüzdana itibar edenler, sadece kendi menfaatlerini düşünmüşler, fakirlerin sırtından ailelerine daha iyi hayat şartları sunmuşlar… Cüzdana itibar edenler, sözüm ona ekonomik başarı, toplumsal statü ve saygınlık elde etmişler… Cüzdana itibar edenler, çıkarları uğruna ahlakî değerlerden tâviz vermişler… Cüzdana itibar edenler, sürekli daha fazla kazanma isteğiyle, doyumsuzlukla ve tatminsizlikle yoksulun, muhtacın ve yetimin-öksüzün sahip olduklarına göz dikmişler… Cüzdana itibar edenler, insanlarla olan ilişkilerinde hep çatışmışlar ve gerginliklere neden olmuşlar… Vicdana itibar edenler ise, doğru ve yanlış arasındaki farkı ayırt edebilmişler; içlerinde huzurlu olmuşlar; toplumsal davranmışlar… Elbette, rızkımızın peşinde koşacağız, ancak vicdanımızın sesine kulak vermeyi ve gereğini yapmayı da unutmayacağız… Bütün bunları yapabilmenin çaresi, kadim medeniyet değerlerimize dönebilmek…
Dengeli bir hayat, hem maddî hem etik değerlerin gözetilmesini gerektirir… İyi olmayı, adâletli olmayı, ak pak olmayı, hareket hâlinde olmayı, vicdanlı - e-vicdanlı olmayı; ritüellere bağlamadan işin özüne göre ve vicdanlı davranabilmekle becerebiliriz… Dostlar iş başında görsün diye hareket ederek ya da ismimizin başına dinsel, bilimsel ve sosyal unvanlar (doktor, profesör, hacı, hoca, beyefendi) getirerek değil… Vicdanlı - e-vicdanlı olabilmek ve davranabilmek için neler mi yapmalıyız? Empati kurmalıyız, başkalarının duygularını anlamaya çalışmalıyız, onların yerine kendimizi koyabilmeliyiz… Âdil olmalıyız, her durumda adâleti sağlamalıyız ve herkese eşit davranmalıyız, her şartta ve durumda haksızlık yapmaktan kaçınmalıyız… Şartlar ne olursa olsun, zarar göreceğimizi bilsek dahi, dürüst olmalıyız, sadece doğruları söylemeliyiz ve her zaman doğruları savunmalıyız… Sorumluluk almalıyız, başkaları üzerinden değil, bizzat kendimiz üzerinden iyilik yapmalıyız… Yaptıklarımızın sonuçlarını üstlenmeliyiz ve hatalarımızı kabul etmeliyiz… En az parasal muhasebe yaptığımız kadar, içsel muhasebe yapmalıyız, davranışlarımızı ve kararlarımızı gözden geçirerek, doğru ve yanlışları ayırt edip, kendimizle hesaplaşmalıyız, vicdanımızın sesini dinlemeliyiz… Unutmamamız gereken gerçekler… İnsanın ruhunu karartan gölgenin vicdansızlık olduğu… İnsanın en büyük düşmanın vicdansızlık olduğu… Aydınlıkta gözlerimizi kapatarak, kendi oluşturduğumuz karanlıkta yolumuzu kaybetmenin bir bahanesi olabilir mi? Bu, vicdanımızı cüzdanımıza bağlı kılmakla eş değer bir hâl… Bu, kalbimizi taşlaştıran, bizi vicdansız yapan ahvâl… Bu, yerli ve millî her bir şeye karşı olmayı, aydın olmak zannetmek… Bu, kadim medeniyet değerlerimizden kopmayı, özgür olmak sanmak… Bu, özel olmayı, sokaklara çıkmak, yakıp yıkmak ve ülkemiz zararına yerli ve millî olan kurum, kuruluş ve şirketlere karşı alâkasız eylemler yapmak… Bu, kendi gibi düşünmeyenleri aşağılamayı, marifet zannetmek… Bu, proje yerine laf üretmeyi, çalmayı çırpmayı yolsuzluk yapmayı hayat felsefesi hâline getirmek…
Vicdanlı - e-vicdanlı ve dürüst olmak, cüzdanlı ve hesaplı olmaktan daha iyi… Cüzdan ve hesap, insanı makam sahibi yapar; vicdan ise, insanı insan yapar… Vicdan azabı olan hiç kimse suskunluğa dayanamaz, yanlış bir iş yapamaz… Vicdanın tertemiz olmasını, onu hiç kullanmamaya ilintilemek aymazlığın tavan yapmış formatı… Vicdan, kullanıldıkça, kendini arındıran, kalbin tamamını kaplayan gizemli ölçüt, kilit taşı, mihenk taşı, akıl-kalp terazisi… Cüzdanı da vicdanı da kullanmalıyız; lâkin hiçbir insanı kullanmamalıyız… İrademize hâkim, ancak vicdanımıza esir olmalıyız... Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki arkadaşlarınızla paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.