Vakıf kuruluş senediyle belirlenmiş bulunan TEMA VAKFININ, EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA temel misyonuna rağmen, süreçte geçirilmiş başarılı çalışmalarla bağlantılı olarak, Vakfa yönelik beklentiler artmış,talepler aşırılaşmış ve TEMA “genel çevresel sorunların çözümünden sorumlu bir sivil toplum örgütü” olarak görülmeye başlanmıştır.

Başlangıçta erozyonla mücadele temelinde başlattığı çabalar, bilindiği gibi daha sonra kuruluş senedinin de öngördüğü kapsamda genişletilmiştir. Çalışma ve etkinlikler; EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA biçiminde kuruluş senedinde de ifade edilen misyona uygun olarak, başta toprak olmak üzere tüm doğal varlık ve kaynakların “korunarak üretken kılınması” doğrultusunda, daha kapsamlı bir çerçeveye oturtulmuştur. Erozyon, amaç dışı tarım arazisi talanı, toprak bozulması, arazinin yanlış kullanımı gibi küresel ölçekte yaşanan toprak ve arazi sorunları, ülkemizin özel koşulları açısından, çok daha yaşamsal nitelik taşıdığından, Vakfın varlık koruma çabaları doğal olarak toprak özelinde yoğunlaştırılmıştır.

Başta kurucu önderler olmak üzere, yönetim kurulları ve daha da çok temsilci ve gönüllü kitlesinin ilkeli ve öz verili tutum ve çalışmalarına bağlı olarak, özünde yaşam ile doğal varlıklar arasında denge kurulmasını, gelişme ve kalkınma çabaları yararlarının gelecek kuşaklara aktarılmasını, kaynak kullanımında birey yerine toplum yararının tercihini öngören ve gelişmenin sürdürülebilirliğini koşul sayan, toplumcu bir bakış açısını sergileyen bu çok yönlü çabaların sonunda, adeta bir halk hareketi özelliği kazanılmış ve toplumun her katman ve kesimine erişmiş bir kitlesellik edinilmiştir. Kayıtlı gönüllü sayısı dört yüz bini aşmış olan Vakfın, toplumsal desteği, biz göre milyonlara ulaşmış bulunmaktadır.

Bu çalışma ve çabalar sergilenirken; kararlaştırılmış olan misyona uygun bir sorumluluk yaklaşımı ilke edinilmiştir. Sorunları sadece izlemek, yeri geldiğinde dile getirmek, bunlarla ilgili eleştirilerde bulunmak, aktüeli yakalamak, slogancılıkla yetinmek ve sadece entelektüel tavrı göstermek gibi kolaycı, yüzeysel ve sığ davranış biçimleri yerine, sorunlar için çözümler aramak ve oluşturulan çözüm önerilerini yasama ve yürütme süreçlerine aktarmak ve gerçekleşmelerine katkıda bulunmak olarak özetlenebilecek olan bu tutum, tanımlanmaya çalışılan sorumluluk yaklaşımının ilkesel temelini oluşturmuştur. Böylesi bir sorumlu tutum, kolaycı, sadece eleştiri yapan sorumsuz sivil toplum örgütlerinin adeta “at oynattığı bir ortamda” doğal olarak TEMA’ya çok yerinde ve haklı bir saygınlık kazandırmıştır.

Tanımlanan bu üç boyutu kavrayan ve biri birini tümleyen bir “GENEL ÇEVRESEL SORUMLULUK MU, TOPRAĞA ODAKLANMAK MI? ve TEMEL KAVRAMLARDA UZLAŞMA, TARIM ARAZİLERİNİN ÖNEMİ VE KANUN HÜKÜMLERİNİN ANIMSATILMASI konularına özgüdür.

KAYNAK : TEMA VAKFI DERLEYEN A.E.