Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi ile kanun, referandumda % 58 oyla kabul edildi ve kesinleşti. Bunun doğal sonucu, değişen maddelerle ilgili olarak uyum yasaları ve yeni düzenlemeler yavaş yavaş yapılmaya başlandı.

HSYK ile ilgili uygulama gündeme geldiğinde, kurulun 7 üyesinin, bir tepki olarak istifa ettiklerini gördük.

Konuyu üç yönden ele almak istiyoruz.

Birincisi; Kurul üyesi Hâkimler, her ne kadar özel kanuna tabiseler de, Devlet memuru olmaları nedeniyle, topluca istifa etmelerini, idarî suç olarak değerlendiriyoruz. Haklarında mutlaka soruşturma açılması ve sonucuna göre işlem yapılması gerektiği inancındayız.

İkinci husus; Yıllarını Adalete adamış insanların, bu davranışlarını yadırgıyoruz. Meclisin çıkardığı yasayı beğenmemiş olsalar bile, halkın çoğunluğu ile kabul ettiği sonuca rıza göstermek zorundadırlar.Halkın yanlış karar verdiğini de düşünebilirler. Onların meslek hayatları boyunca verdikleri kararların hepsi doğru mu idi. Halkımız “şeriatın kestiği parmak acımaz” dedi, boyun eğdi. “Türk Milleti adına…” yıllarca hüküm kuran ve birinci sınıfa yükselmiş Hâkimlerimizin, milletin kararına isyan niteliğindeki bu davranışlarını anlamakta gerçekten zorlanıyoruz.

Üçüncü husus; Eğer istifa gerekçeleri, siyasi iktidarın HSYK nu çalıştırmadığı ise, şimdiye kadar böyle bir şey yoktu da birden birden bire mi ortaya çıktı, öteden beri vardı ise şimdiye kadar akılları nerdeydi.Bizce bunun sonucu istifa olmamalıydı. Yasal yollardan tepkilerini göstermeleri, sıkıntıyı kamu oyu ile paylaşmaları daha uygun olurdu. Böylece, son yıllarda çeşitli sebeplerden (kamuya intikal eden ses kayıtları vs.) zedelenen yüksek hâkimlerin itibarını da yeniden tesis edebilirlerdi.

Bir eylemin kim tarafından yapılmış olması önemli değildir, doğru veya yanlış olması esastır. Yıllardır “Türk Milleti adına…” karar verenlerin, kamu oyunda daha çok tartışılacağını tahmin ettiğimiz bu yaklaşımlarının uygun bir davranış olmadığını düşünüyoruz.