ÜÇ AYLAR
Kameri aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarına halkımız ‘Üç Aylar’ demektedir. Bu aylar mübarek gecelerle doludur. Recep ayının ilk Cuma gecesi, yani dün idrak ve ihya ettiğimiz gece, Reğaip gecesi. Recep ayının yirmi yedinci gecesi (8 Temmuz-Perşembe) Mi’rac gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi (26 Temmuz-Pazartesi) Berat gecesi, Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi (5 Eylül-Pazar) de Kadir gecesidir.
Evet, bu gün, ‘Üç Aylar’ın ilki olan Recep ayının altıncı günüdür. Recep ayı gerek İslam’dan önce, gerek İslam’dan sonra mukaddes bilinen bir ay olup, azametli, heybetli ve tazim etmek manalarına gelmektedir. Bu ayda doğan erkek çocuklara Recep isminin konması, Anadolu insanının bu aya gösterdiği saygının göstergesidir. İslam âlemi ve özellikle ülkemiz insanı bu aylara kendisine has bir aşk, şevk, ihtimam, anlayış, kavrayış, hayata aktarış ve yaşayış biçiminde çok özel önem verir. Müslümanlar, büyük bir coşku, hasret, istek ve iştiyakla bu aylara kavuşunca, bu ayların ilk ikisinde imkânlar nispetinde, Ramazan da ise tamamen oruç tutarak ve her zamankinden daha çok hayırlar, yardımlar, ibadetler, tevbeler, dualar ve niyazlar yaparak hem bu aylara gereken önemi vermenin ve hem de bu ayların paha biçilmez atmosferinde, gerçek anlamda ve mânâda kul olmanın şuuruna ermenin gayreti içinde olurlar. Ümmetin bu aylara teveccühü, bu ayların Kur’anda ve Peygamberimizin ifadelerinde övülmelerinden kaynaklanmaktadır. İşte bu ayların peygamberimizin diliyle ifadelendirilmesi: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.”
Ulu sofilerden Zınnûri Mısrî, ‘Recep, tohum ekme ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan ise hasat mevsimidir’ der. Bu demektir ki, Recep ayında artırılarak yapılan hayır ve hasenat, Şaban ayında ruhları mutmainleştirerek kemale erdirecek, günah ve kusurlardan arınan duygu ve düşünceler ulvîleşerek melekleşecek, kalpler yalnız Allah’ın arşı olma şeref ve şöhretine kavuşacak ve ayların sultanı olan Ramazan ayında erdemleşen hizmetler Mevlâ’nın katında kabul ve makbul oluşun doruğuna çıkarak, emeğin meyvesi sevaba, mükâfata ve beraata hak kazanılacaktır. Yine hak dostu ve halk postu bir pir der ki: ‘Sene ağaç gibidir. Recep ayı ağacın çiçekli, Şaban ayı ağacın meyveli, Ramazan ayı ağacın meyvesinin toplanacağı zamanı resmeder.’
Evet, ruh iklimimizin kuraklaştığı, mukaddeslerimizin çoraklaştığı, duygu ve düşüncelerimizin nasırlaştığı, ilgi, bilgi, sevgi, muhabbet ve himmet kaynaklarımızın ilmik ilmik çözüldüğü, takdir, değer ve kıymetlerimizin iplik iplik söküldüğü ve için için bittiğimiz, tükendiğimiz, çürüdüğümüz, çırpındığımız, boğulduğumuz, derecelerden derekelere süratle sürüklendiğimiz, bizi biz yapan muazzezlerimize, dinamiklerimize yabancılaştığımız, başkalaştığımız, evrende haksız ve hiçten bahanelerle ezilen, öldürülen, süründürülen masumların, mazlumların ve mağdurların yürekleri parçalayan feryat, figan, acı, keder ve ıstıraplarıyla mükedder olduğumuz ve belki de olmadığımız, olamadığımız, hiçbir şey yapmama ve yapamama bir tarafa, bâri imanın en zayıf derecesi olan bir canhıraşla, onlara, kan döken, kan içen onlara ‘buğz ediniz’ emrine bile râm olamadığımız günümüzde, umulur ki, üç aylar yeniden dirilişimize, silkinişimize, irkilmemize, uyanışımıza ve şahlanışımıza vesile-i necat, medar-ı hakikat olur ve olmalıdır inşallah!
Türlü türlü şerlerin, şirretlerin kâbus gibi ufkumuza çöktüğü ve çöreklendiği günümüzde, bahtımıza sızacak ışık huzmesiyle kucaklaşmak uğruna ve aşkına, geliniz Peygamberimizin duasına icabet edelim ve diyelim ki: “Allah’ım! Recep ve Şabanı bize mübarek kıl ve bizi Ramazana kavuştur.” Yârab! Bu mukaddes ayların yüzü-suyu hürmetine, muhtaç olduğumuz huzuru, süruru, onuru hayatımızın iklimine hâkim eyle… Gönlümüze ve atmosferimize bereketler, rahmetler, merhametler, himmetler, faziletler, şerefler, şevketler, şehâmetler, şecaatler saçacak olan üç ayları mübarek eyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.