“ZEKÂT İSLAM’IN KÖPRÜSÜDÜR”
Zekât sözlükte; artma, bereket, temizlik, malı koruma, Allah’a şükür ve iyi hâl gibi mânâlara gelir. İslâm Hukukunda ise zekât, dinin fakirlere verilmesini emrettiği belirli paya denildiği gibi, bu payın maldan çıkarılması işlemine de denir. Zekât kelimesi Kur’an da belirli olarak otuz defa, namazla birlikte de yirmi yedi kez geçmektedir. İman işin başı, namaz dinin direği, zekât da köprüsüdür. Zekât toplumun fakir kesimini kıskançlık ve kinden korumakta, sermaye düşmanlığını ortadan kaldırmaktadır.
Bu gün dünya milletleri arasında iktisâdi yönden ortaya çıkan problemlerin sebebi incelendiğin de görülecektir ki, onların arkasında fakir-zengin kavgası yatar. Ancak İslam’ın getirdiği zekât nizamı, bu problemlere âdil bir çözüm sağlayabilir. Zekât Allah’ın nimetine bir şükürdür. Her nimetin bir şükrü vardır. Zekât da Allah’ın kişiye ihsan ettiği zenginliğe karşı bir şükürdür.
Toplum hayatında zenginlerle fakirler arasında uyumlu bir denge oluşursa, toplumda barış ve huzur topluca yaşanmaya başlar. Eğer bu denge kurulmazsa toplum hayatı huzursuzluk ve kargaşadan kendini alamaz. Bütün toplumları kargaşaya sürükleyen tek anlayış: “Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse, bana ne” anlayışıdır. Toplumları çöküşe sürükleyen kötü ahlâkın kaynağı ise: “Sen çalış; ben yiyeyim” felsefesidir.
Zekât, servetin temizleyicisi ve cilasıdır. Nitekim Mevlâ’mız: “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir” buymuşlardır. Ayette geçen temizliğin, bireysel arınma, toplumsal arınma ve malın temizlenmesi şeklinde üç boyutu vardır. Ayrıca zekât, servetin koruyucusu ve sigortasıdır. Nitekim cihan Peygamberi bir hadislerinde şöyle buyururlar: “Mallarınızı zekât ile koruyun. Hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin. Belâ dalgalarına dua ve tazarru ile karşı koyun.”
İslâm, zenginlerden zekât alınmasını öngörerek, toplumda ekonomik bakımından eşitliğin sağlanması için çalışmıştır. Zekât, fakir bir zümrenin ihtiyaçlarını karşılamak, zamanla bunun üzerine bir refaha ulaşılmasını temin mükellefiyeti ile ferde yüklenmiş içtimaî bir vazifedir. Kendisine zekat verilen fakir hem ihtiyaç ve sıkıntı içerisinde yaşamaktan kurtulacak, hem de cemiyete ve Allah’a karşı vazifelerini daha iyi yapabilecektir. Aynı zamanda o kendisini cemiyetin dışına atılmış bir varlık olarak değil, kendisine cemiyette değer verilen, sıkıntıda kaldığı zaman yardım edilen, kısacası cemiyetin bir parçası olarak görecektir.
-2-
Zekâtla malını ve inancını temizleyenlerin, servetini artıranların, yüceliklere ermek için köprü kuranların veya kurmayanların / kuramayanların âkıbetleri ile ilgili Yüce Kitabımız Kur’anın mesajları, mesajımızın sonu olsun: “Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başak bitiren her başakta yüz tane bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah kime dilerse ona kat kat verir. Allah ihsanı bol olan, hakkı ile bilendir.”
Ya bu müjdeden mahrum olanların encâmı: “Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve işte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi, tadın bakalım biriktirip sakladıklarınızı denilecek.”
Not: Vatandaşlarımız fitre ve zekatlarını İl Müftülüğümüze bizzat müracaat ederek veya aşağıda verilen Türkiye Diyanet Vakfı Bilecik Şubesi “Fitre-Zekat Fonu”na ait olan hesap numarasına yatırmak suretiyle Müftülüğümüz aracılığı ile ihtiyaç sahibi fakir ve yoksul insanlarımıza ulaştırabileceklerdir.
T.D.V. Bilecik Şubesi Fitre-Zekat Fonu Hesap Numarası:
TR 55 0001 5001 5800 7293 6298 39
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.