Atatürk annesinin ölüm haberini aldığında neden Bilecik'te idi?
Buradan siz değerli okuyucularıma her hafta güzel şehrimiz Bilecik ile ilgili enteresan gördüğüm bazı tarihi olayları anlatarak sizlerin dikkatini çekmeye çalışıyorum.
Ülke gündemine dair meselelere ise mümkün olduğunca girmemeye çalışıyorum. Elbette ki bir fikrim olmaması veya bu konular üzerinde yazamamaktan değil.
Ben bir akademisyenim. Dolayısıyla bilimsel araştırmalar yapmak ve bulduğum güzel bilgileri sizinle paylaşmak temel amacım.
Ancak, tarihi değerlerimize karşı bir saldırı yaşanması durumunda da ister istemez kayıtsız kalamıyorum.
Evet, hepinizin yakından bildiği üzücü bir olaya geçen günlerde ne yazık ki şahit olduk….
Samsun’da 2 kendini bilmez müptezelin Atatürk heykeline yapmış olduğu saldırı…
Neresinden başlasam bilmiyorum, ama burada kabahat biraz da biz eğitimcilerde galiba.
Zira tam anlamıyla Devletimizin banisi (kurucusu) Mustafa Kemal’i iyi anlatamamışız demek ki!!!
Bu nedenle, bu haftaki köşe yazımda Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmış olduğu bir fedakarlığı anlatarak Samsun’da yaşanan bu ahlaksız olaya cevap vermek istiyorum.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, büyük devlet adamı, büyük komutan, eşsiz bir eğitimci, çağdaşlığın, bilimselliğin, aydınlığın ve gelişmenin öncüsü bir lider. Milleti uğruna yaptığı her mücadeleden zaferle çıkmış.
Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk, yaptıklarıyla, konuşmalarıyla ve davranışlarıyla sadece Türk milletine değil tüm dünya milletlerine örnek olmuştur. ABD’de yayımlanan Time Dergisi de 24 Mart 1923 tarihli baskısında kendisine yer vermiştir.
TIME dergisi tüm dünyada milyonlarca okura ulaşan dünyanın en meşhur birkaç dergisinden biridir ve bu derginin kapağına çıkmak hem de derginin 80. yıldönümünde!!!
Bu arada, Time dergisinin bu sayısında Dünya’yı Değiştiren 80 Gün, yani en önemli 80 olay arasına girmişti.
24 Mart 1923 Time Dergisi
Eşsiz lider Mustafa Kemal Atatürk tüm dünyanın yakından takip ettiği ünlü Time dergisine 4 yıl arayla 2 kez kapak olmuştur ve bu özelliğiyle de tektir. Nitekim Atatürk 21 Şubat 1927’de derginin bir kez daha kapağını süsleyecekti.
21 Şubat 1927 Time Dergisi
Böylesine büyük bir Dünya Liderinden bahsediyoruz. Ünü ülke sınırlarının çok ötesine ulaşmış büyük bir şahsiyetten. Onun yaptığını kimse gerçekleştiremedi. Yaptıkları sömürge altında ezilen bütün dünya milletlerine örnek oldu.
Mustafa Kemal ile Ordusu karşısında büyük bir hezimete uğrayan Anadolu’daki emperyal düşüncelerini gerçekleştiremeyen Dünyanın En büyük gücü Büyük Britanya İmparatorluğu Başbakanı Winston Churchill bile Mustafa Kemal Atatürk için: NE YAPALIM BEYLER, DÜNYA HER 100 YILDA BİR DAHİ YETİŞTİRİR. ŞU ŞANSIMIZA BAKINIZ Kİ BU YÜZYILDA O DÂHİYİ TÜRKLER YETİŞTİRMİŞTİR… diyecekti.
Evet işte böyle büyük bir şahsiyet Mustafa Kemal Atatürk….
Sadece bu kadar mı?????
Atatürk Annesinin ölüm haberini aldığında bile İzmir’e Annesinin yanına gitmemiş, Bilecik’e gelmişti.
Atatürk’ün ikinci büyük aşkı Annesi Zübeyde Hanım’dı; ilk aşkı ise tabiki de vatanıydı.
Zübeyde Hanım Bir Yörük Kızı; Anadolu’dan Balkanlara göç etmiş bir ailenin kızı “Evlad-ı Fatihan”
Çok büyük acılar yaşamış, genç yaşta 6 çocuk dünyaya getirmiş, ancak çocuklarından 4’ünü ve eşini erken yaşta kaybetmişti. Biricik oğlunu ise vatan müdafaası için asker ocağına göndermişti.
Oğlunun cepheden cepheye koştuğu günlerde ise hop oturup hop kalkmış,
Balkan Bozgunu sonrası Selanik’teki evini terk edip göç etmek zorunda kalmış, Hastalanmış, felç geçirmiş, Anadolu’nun bütün Anaları gibi büyük çileler çekmiş bir kadın.
Zübeyde Hanım, biricik oğlunun mürüvvetini de, oğlunun asıl mürüvveti olan Cumhuriyetin ilanını da görememiştir.
Nitekim Zübeyde Hanım 14 Ocak 1923’te İzmir’de kalp yetmezliğinden vefat edecektir.
Bu sırada Atatürk, batı Anadolu gezisine çıkmıştı. 15 Ocak günü sabah saatlerinde Eskişehir’de olan Mustafa Kemal Annesinin ölüm haberini almıştı.
O dönemde Atatürk’ün pozisyonu İstiklal Harbi Kahramanı, TBMM Başkanı, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı, Yaşayan Efsane, Bütün Dünyanın Tanıdığı Büyük Lider.
Onun iradesine engel teşkil edebilecek bir insan yoktu. Ama buna rağmen telgrafla vefat haberi kendisine ulaştığında, “Vatan vazifesinin yanında hiçbir hissin, hiçbir fikrin hükmü yoktur” diyerek 15 Ocak 1923’te Atatürk, Yaveri ve aynı zamanda Bilecik Milletvekilliği de yapacak olan ve İzmir’de bulunan Salih Bozok’a şöyle bir telgraf çekmişti.
Başkumandanlık Başyaveri Salih Bey’e:
Verdiğiniz elim haber beni çok müteessir etti. Merhumenin uygun bir şekilde cenaze ve gömülme işlemlerini gerçekleştiriniz. Cenab-ı hak millete hayat ve selamet versin.
Başkumandan Mustafa Kemal…
Allah aile büyüklerimize hayırlı uzun ömür versin, ancak ölüm bir gerçek ve her canlı bu duyguyu tadacak.
Şimdi bir düşünün!!!
Bir insana annesinin ölüm haberini verseniz, nasıl bir hareket tarzı beklersiniz?
Elbette ki son vazifesini yerine getirmek için annesinin bulunduğu şehre gitmek ve defin işlemleriyle uğraşmak.
Peki, Mustafa Kemal Atatürk ne yapıyor?
Eskişehir’den hareketle önce Karaköy’e, ardından Bilecik sonra Vezirhan ve Osmaneli’ne geliyor.
Bu bilgiye her yerden ulaşabilirsiniz. Yeni veya özel gizli bir bilgi değil…
Atatürk’ün Salih Bozok’a çektiği cevabı telgraf için son derece ilginç diyebilirsiniz…
Ama Mustafa Kemal Atatürk Annesinin cenaze törenine katılmadı. Bu sırada harp devam ediyor olsa anlarız, hatta saygı duyarız. Ama o günün programına baktığınızda, cenazeye katılmamaya neden olacak acil, hayati bir mesele yok. Bilecik’e ve sonrasında İzmit’teki basın toplantısına bir gün sonra, bir hafta sonra gitse de olurdu. İnsanın annesi bir kere ölür. Bu özel bir olaydı.
Ancak 15 Ocak 1923 tarihinde Zübeyde Hanım İzmir’de defnedilirken Mustafa Kemal Bilecik’teydi.
Ertesi gün çıkan gazetelerde Mustafa Kemal Atatürk’ün Bilecik seyahati hakkında tafsilatlı bilgilere yer verilmişti. Ayrıca Bilecik ziyareti ile ilgili birçok fotoğraf paylaşılmıştı.
15 Ocak günü Eskişehir’den trenle hareket eden Mustafa Kemal’in yanında Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa ve Garp Cephesi Karargahı Asım Galib Paşalarla, Erkan-ı Harp Kaymakamı Fatin, ayrıca Ankara’dan beri kendilerine refakat eden Kazım Karabekir Paşa, Bolu Mebusu Cevad Abbas, fotoğrafçı Esad Beylerle bir muhafız müfrezesi bulunuyordu.
Mustafa Kemal ve yanındaki heyet 15 Ocak Sabahı Karaköy’e sabah saatlerinde ulaşmıştı. Halk paşayı görmek için tren istasyonunda heyecanla bekliyordu. Paşa, Karaköy’deki ahaliyle hasbihal ettikten sonra otomobillerle Bilecik’e hareket etti.
Karaköy-Bilecik kara yolu vaktiyle oldukça muntazam bir yol olmasına rağmen, tren aktarmasının tahmil ettiği fazla faaliyet geceli gündüzlü işleyen otomobil, kamyon, araba ve hayvanlar dolaysısıyla fena halde bozulmuştu. Birçok yer bir batak halinde idi.
Öğleden önce Mustafa Kemal ve yanındaki heyet Bilecik İstasyonuna varmıştı. İstasyonda kendilerini dönemin Bilecik Mutasarrıfı Adil Bey, Müftü Efendi, İstasyon ve Jandarma Kumandanları ve Telgraf Müdürü, hararetli bir istikballe ve hayli heyecanlı bir merasimle karşılamıştı. Buradan sonra Mustafa Kemal yolculuğuna trenle devam edecekti. Bu nedenle, Bilecik Tren İstasyonundaki vagon bayraklarla ve defne dallarıyla donatılmıştı.
Ardından Mustafa Kemal, Vezirhan’a hareket etti ve Vezirhan İstasyonunda durarak halkı selamladı. İstasyon süslenmiş evlerin her tarafı bayraklarla donatılmıştı. Gazi Paşa Hazretleri trenden inip ahalinin hatırlarını sordu ve kendileriyle ufak bir musahabe de bulundu.
|
Vezirhan’da bir çocuk uzun bir manzume okumuştu. Mustafa Kemal çocuğa teşekkür etmiş, ancak yanındaki büyüklere dönüp; bu yaşta bir çocuğa bu kadar uzun bir manzume ezberletmek doğru değildir demişti.
Akabinde Mustafa Kemal trene bindi ve Osmaneli İstasyonunda yeniden halkla bir araya geldi.
15 Ocak 1923 Osmaneli
Diğer duraklarda olduğu gibi Osmaneli halkı da büyük bir kalabalıkla Paşayı karşıladı. Bayrakları elinde mektepli çocuklar Ata’ya doğru koşup sarılmıştı.
Osmanelili küçük bir çocuk Paşa Hazretlerinin annesinin vefatından haberdar olmadığı için Zübeyde Hanımın ağızından bir manzume okudu. O manzume Atatürk’ün derin kederini yeniden deşmişti. Fakat, bütün teessürlerine rağmen Paşa Hazretleri hissiyatlarına hakim bir şekilde dinlemiş ve metanetlerini muhafaza etmişti.
Mektep çocuklarının nezafet (temizlik) hususundaki bakımsızlığı Mustafa Kemal’in dikkatini çekmiş ve bu hususta fevkalade dikkatli ve ihtimamkar bulunulması için muallimlere de ikazda bulunmuştu.
Osmaneli’den köylü kadınlara ise ‘‘Nasılsınız hanımlar?’’ hitabıyla hatırlarını sordu ve kendilerini selamladı. Kadınlar Paşa Hazretlerinin hitabından pek memnun kalmışlardı. Ahali ve kadınların hayır duaları arasında Mustafa Kemal buradan İzmit’e hareket etti.
Evet, gördüğünüz üzere Mustafa Kemal Paşa annesinin vefat haberini aldığı gün Bilecik’teydi.
Buradan İzmit’e geçen Mustafa Kemal Atatürk tarihi basın toplantısında Cumhuriyet ile ilgili fikirlerini ilk kez dile getirecekti. Annesinin cenaze merasimine katılmamasının nedeni de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile ilgili belki de ilk adımın atılacağı, ilk kez Cumhuriyet fikrinin dile getirileceği, dönemin gazeteci ve yazarlarının tepkilerinin alınacağı bu toplantının öneminden kaynaklanıyordu.
Ayrıca düşman işgalinden kurtarılan şehirlerin halkı da Mustafa Kemal’i bekliyordu. Zira bir nebze de olsa Mustafa Kemal onların yarasını sarmak için oradaydı. Halkı bekletmek olmazdı.
İşte bu sebepler dolaysıyla Mustafa Kemal Atatürk Annesinin cenazesine katılmamıştı.
Başkomutan Mustafa Kemal, annesi Zübeyde Hanım’ın mezarını Mareşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir Paşalarla ziyaret ediyor. (27.01.1923)
Definden ancak 12 gün sonra anne kabrini ziyarete gidecek olan Mustafa Kemal annesinin mezarı başında şöyle diyecekti;
“Zavallı annem, bir zamanlar kurtuluşu bütün ulus için ülkü olmuş İzmir’in kutsal topraklarına, vücudunu emanet etmiş bulunuyor. Ölüm yaradılışın en doğal bir yasasıdır. Böyledir ama yine de üzüntü verici belirtileri vardır. Annemi kaybetmekten çok üzgünüm.
…Annemin mezarı önünde ve Tanrı’nın yüce katında söz verip and içiyorum ki, ulusumun bu kadar kan dökerek elde ettiği egemenliğin korunması ve savunulması için, gerekirse annemin yanına gitmekte gecikmeyeceğim, ulus egemenliği uğrunda canımı vermek, benim için vicdan borcu olsun, namus borcu olsun.”
Ayrıca Mustafa Kemal annesinin vasiyetini de yerine getirmemişti.
Bildiğiniz üzere Zübeyde Hanım, İstanbul Beşiktaş Akaretler Yokuşu’nda 76 numarada oturuyordu. Beşiktaş’ı çok seviyordu. O evde yazdığı vasiyetnamesinde Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhına defnedilmesini istemişti.
Ama oğlu, bu arzusunu da yerine getirmeyecekti. Belli ki Mustafa Kemal türbe ve dergâha anne defnetmenin kapısını açmak istemiyordu.
Cumhuriyet değerlerine sadakati anne sevgisine üstün gelmişti.
Ne yazık ki daha sonra devletin başına gelen kimi “oğullar”, aile büyüklerini türbeye defnetmekten çekinmeyecekti.
İşte size mavi gözlü Bozkurt Bakışlı Mustafa Kemal Atatürk…
Bu haftaki yazımı sonlandarırken
Kimsenin şüphesi olmasınki: Hukukunu müdafaa edemeyecek tarihi büyüklerimizin savunmasını benim gibi tarihçiler ve tarih bilenler her dönemde yapacaktır…
İyi okumalar,
Haftaya yeniden görüşmek ümidiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.