Bilecik’te Tarımsal Üretimin Artması İçin Yapılması Gerekenler-3
Tarımsal üretiminin artması için yapılması gerekenlere anlatmaya devam edelim. Miras yasasına baktığımızda katılımcıların miras yasası nedeniyle arazilerin bölünmesini istemediği görülmektedir.
Türkiye’de miras bölünmesi nedeniyle tarım arazileri küçük parçalara ayrılmakta ve verimli araziler üretim dışı kalmaktadır. Bunun önüne geçilmesi amacıyla Türkiye’de ilk olarak 1961 yılında köy bazlı basit arazi toplulaştırılması başlatılmıştır. 2014 yılında bu konuya daha fazla önem verilmiş ve 6537 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 2012 yılına kadar 2.953.602 ha alan toplulaştırılmıştır. Toplam 14 milyon ha alan toplulaştırılması hedeflenmektedir. Bu bilgiler gösteriyor ki arazi toplulaştırılması hususunda çalışmalar yapılmakta ancak tamamlanması için zaman gerekmektedir. Bir başka husus olan ve gün geçtikçe önemi artan üretim miktarı planlaması konusunu irdeleyelim. Tarımsal üretimin kendine has özelliği nedeniyle üretim ile arz eşit değildir. Yani üretilen her ürün piyasaya sunulmaz. Üretilen ürünlerden bir kısmı tohumluk ve tüketim için ayrılırken kalan kısım arz edilir. Diğer ürünlerde olduğu gibi tarım ürünlerinde de talep fonksiyonu geçerlidir. Rekoltenin yüksek olduğu yıllarda arz fazlalığı nedeniyle ürün fiyatlarında düşme, rekoltenin düşük olduğu yıllarda ise ürün fiyatlarında artma meydana gelir. Ürün fiyatlarında düşüş olması nedeniyle üreticinin geliri de azalmaktadır. Bu sorunun giderilmesi için üretim miktarlarının düzenlenmesi ve planlanması gerekmektedir. Üretim miktarı planı kategorisinde bu durum katılımcılar tarafından dile getirilmiştir. Bu sorunun tarım politikasıyla bağlantısı mevcuttur. Çünkü coğrafi bölgelere göre tarımsal ürün yetiştirme planlaması devlet tarafından kontrolü yapılmalıdır.
Tarım politikası üreticilerin ekonomik seviyelerini yükseltmek, tarımsal üretimi kamu yararına düzenlemek, kırsal nüfusun refah düzeyini artırmak, üreticiyi ve tüketiciyi fiyat dalgalanmalarından korumak için devlet tarafından yürütülür. Tarım politikalarının yürütülmesinde en önemli husus istikralı bir süreçtir. Tarım politikası hükümet politikası olmaktan öte devlet politikası olması gerekmektedir. Katılımcılar on birinci sırada yer alan kategorideki örnek ifadede, istikrarlı ve kararlı tarım politikaları izlenmeli, popülist politikalar terk edilmeli vurgusu yapmıştır. Tarım politikası sadece desteklemelerden oluşmamalıdır. Sadece üretim ve üretici temelli değil pazarlama, tüketim ve tüketici de merkeze alınmalı, ihracat öncelenmelidir.
Bilecik’te üretim yapan üreticilerin ulaşım sorunu % 3,01 gibi düşük bir oransal durum ortaya çıkmıştı. Türkiye’de tarım sektöründen Gelir Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Emlak Vergisi olmak üzere üç çeşit vergi alınmaktadır. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun Geçici Muaflıklar başlıklı 15. maddesi tarım arazilerine geçici muafiyetler tanımıştır. Buna göre tarım yapılamayan sahaların, ıslah tedbirleriyle yeniden tarıma elverişli hale getirilmesinde 10 yıl, meyvelik, bağ ve bahçe meydana getirilmesinde asgari 2 yıl, azami 15 yıl emlak vergisinden muaf tutulmaktadır. Aynı kanunun 4. maddesi c bendi gereğince ise köylere ve köy birliklerine ait tarım işletme binaları, soğuk hava depoları, içmeler ve kaplıcalar ile bunlar tarafından köylünün umumi ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla işletilen hamam, çamaşırhane, değirmenler ve köy odaları daimi olarak emlak vergisinden muaf tutulmaktadır. Tarımsal üretim de ayrıca uygulanan bir vergi usulü yoktur. Ancak üretim için gerekli makine/ ekipman, gübre, ilaç, akaryakıt, tohum gibi girdilerin satın alınması esnasında ödenen Katma Değer Vergisi (KDV) ve elde edilen ürünlerin satışı sırasında ödenen KDV tutarları üreticileri zorlamaktadır. Buna elde edilen yıllık miktardan ödenen Gelir Vergisi de eklendiğinde durum daha da zorlaşmaktadır. Bu nedenle katılımcılar vergilerin yüksek olduğunu belirtmişlerdir. KDV sadece tarım sektöründe değil tüm sektörlerde uygulanan bir vergi türüdür. Bu nedenle mevcut sorun tüm sektörleri kapsamaktadır. Tarımsal üretim özelinde son olarak şunlar söylenebilir; tablodaki mevcut durum ile tarım sektörüne ait sayısal verilerin bir birini teyit etmesi üreticilerin sorunlarının gerçekçi olduğunun kanıtıdır. Ortaya konulan bu sorunların çözümü karar vericilerin yetkisi dahilindedir. Bu bağlamda tarım politikasının gözden geçirilmesi gerekliliği ve yeni düzenlemelere ihtiyaç duyduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere esen kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.