Televizyonda en çok hangi konudaki programlar seyrediliyor diye sorulsa, hiç şüphesiz, gıdalarla ilgili olanlar cevabında ittifak edilir. Siyasî programları herkes kendine uygun televizyonlardan seyreder ama bahsi geçenler, hangi kanalda olursa olsun seyirci bulur.Sağlık ve gıda herkesin meselesi…İlgi çok ki, her gün yeni sunucular, yeni programlar, yeni uzmanlar ekranları süslüyor.

Sanki her şeyi ilk defa görüyoruz:

Bakın ceviz beyne benziyor, öyleyse yiyin beyniniz daha iyi çalışsın…

Maydanozun mânâsı, mide yıkayıcıdan geliyor…

Elma ve benzeri meyvaları kabuklarıyla, üzümü çekirdeğiyle yiyin…

Narın kabuğu da şifalıdır…

Meşe kabuğu bile şifadır…

Çörek otunu Peygamber Efendimiz (sav) “Ölümden başka her derde devadır” diye övmüşlerdir…

Isırgan bile şifadır…

Sanki “eşyayı”, yani maddeyi ilk defa keşfediyoruz…Verimsiz kupkuru bir gezeğenden yeni gelmişiz ve ilk defa bu nimetleri bulmanın sevincini hep beraber yaşıyoruz… Sadece gıdalar değil, taşlar, renkler, kokular; kısacası her şey yeni bir mânâ kazanıyor. Yüzüğümüzdeki akiğin, tesbihimizdeki kehribarın, her gün yediğimiz çorbanındeğerini keşfediyoruz…

Bu programları seyrederken, çocukluğumda bir ihtiyardan duyduğum sözü hatırlarım…

Harmanda ikindiden sonra iş bitmiş; hayvanlar karınlarını doyurana kadar sohbetten başka yapılacak bir şey yoktur. Elindeki kalınçavdar sapını, toprağın üzerinde kalem gibi kullanan ihtiyar, yanındakilere şöyle diyor:

–Aha buraya yazıyorum!.. Biz görür müyüz, görmez miyiz bilemem… Bir gün köylere gelecekler; şu otları toplayacaklar, şifa olarak yiyecekler… Şimdi hor gördükleri tarhana çorbasını kaşıklayacaklar… Bizim değerini bilmediğimiz gövemin (erik cinsinden tadı buruk yabanî meyva), ısırganın şifasını anlata anlata bitiremeyecekler… Çarıkları giyecekler, dağlara çıkıp, ot toplayacaklar…

Pazara çıkın, kaç yerde köy ekmeği satılıyor görün… Yumurta tokuşturmasında köy yumurtası kazandı, çiftlik yumurtası kırıldı… Düne kadar açıktan süt almayın, kutudakileri tercih edin deniyordu, şimdi mümkünse doğrudan tüketiciden alın, yoğurdunuzu, peynirinizi kendiniz yapın, zeytininizi kendiniz salamura edin deniyor.Bildiğimiz bileli yediğimiz temel gıdalarımızın faydalarını yeniden öğreniyoruz.

Verimsiz kupkuru bir gezeğenden gelmedik ama ne varsa Batı’da var diyen, milletini ve kültürünü hor gören kafası ve gönlü kupkuru çeyrek aydınlar; telkinleri, eğitimleri ve baskıları ile bizi şüpheye sevkediyorlardı. Kuru fasulye üzerine kimyon, aşure üzerine çörek otu, kabak üstüne ceviz döken, hastaya çorba götüren, sadece bunların değil, daha nelerin ve nelerin irfanına sahip olan insanımız; şifa arayışı ile beraber, –belki ondan fazla–kültürünün ne kadar değerli olduğu yönünde hafızasını tazelemek için de bu programlara ilgi gösteriyor…