İLK PROTOKOL KRİZİMİZ YILLAR EVVELMİŞ
Protokol krizinden sonra bir dostum 1990´lı yıllarda yaşanan bildiği bir olayı anlattı.
19 mayıs törenleri olduğu için Gençlik spor il müdürlüğü protokolu düzenlemekle görevli.
Geçit töreni sırasında öğrencilerin selamladığı protokolde Vali; iki milletvekili, garnizon komutanı ve emniyet müdürü bulunur. Zamanın başsavcısı Behçet Bey tören alanına gelir kendisine türbünlerden bir yer gösterilir. Savcı makamının protokolde orası olmadığını söyler ve stadı terk eder. Gittiği makamından polislere stattaki protokolle ilgilenen kimlerse ifadeye getirtir. Gelenlerin 4-5 kişi olduğunu tahmin ediyor. Gençlik ve Spor Müdürlüğünde görevli memur ifadesinde “İl müdürlüğünün il makamına bir yazıyla protokolun nasıl ve selamlama bölümünde hangi ünvanların yer alacağını sorduk. Bize verilen cevaba göre protokole yer verdik” der.
Savcı yazıyı getirtir altında zamanın valisi Güner Orbay´ın imzası var. Törenler bu arada devam etmektedir. Olay Vali Orbay´a bildirilir. Vali tören alanından ayrılır Savcının yanına gider. İmzanın kendisine ait olduğunu, ilgili memurlara güvendiği için incelemeden imzaladığını özür dileyerek hatanın düzeltileceğini söyler. Savcıda işin tatlıya bağlandığından memnun kalır ve dosyayı kapatır.
Dostum vilayet binasında halen bu olayı bilenlerin görevi başında olduğunu beklide bu yazıyı okursa o memur bendim de diyebilir bilgisini verdi.
. . .
Bir arkadaşımın anlattığı hikayeyide okuyucularıma da aktarmak istiyorum
Medreselerin açık olduğu yıllarda uzun seneler ders gören bir talebe hocasına “Hocam yeteri kadar okudum izin verin gideyim” der. Hocası “Oğlum ilim sahibi oldun ancak ilmi siyasetin eksik tamamla öyle git “ demesine rağmen talebe gitmekte ısrar edince hocası izin verir. Talebe şimdiki gibi vasıta yok ki binsin. Yaya giderken büyük bir köye gelir. Camide namazını kılar, çıkışta imama yanlış okuduğunu söyler. Cemaat “ Sen bizim bunca yıllık imamımıza alim adama nasıl yanlış okuduğunu söylersin” derler ve basarlar sopayı.
Talebe tekrar medreseye döner . Hocası izin verdiğinde yani ilmi siyaseti öğrendiğinde medreseden ayrılır. Yine köye gelir. Aynı imam yine yanlış okur. Namaz sonrası Talebe “Ey Cemaat siz öyle bir alim adamın arkasında namaz kılıyorsunuz kıymetini bilin. Hoca efendinin bir kılına sahip olan sevaba nail olur” der. Bu sözü duyan cemaat hocanın sakalından bir tel kıl koparır. İmam efendinin yüzü kan içinde kalır. Talebe ilmi siyaseti öğrendi ya…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.