"Ümmetim kötüde ittifak etmez" başlıklı geçen haftaki yazımda, İslâm âleminin iki büyük nüfuslu ve nüfuzlu ülkesindeki seçimlere dikkat çekmiştim. Mısır’da ve Türkiye'de...

Mısır’daki seçimde katılım yüzde yirmiyi bulmazken, ülkemizde 1 Kasım’da yapılan seçimde katılım yüzde doksana yakındı. Mısır'da zalimlerinin göstermelik seçimle kendilerini meşru gösterme oyununa âlet olmamak gerekirdi, Mısırlılar da öyle yaptı… Bizde millî iradenin tecelli ettirilmesi, partilere ve dünyaya dersler verilmesi gerekiyordu, öyle oldu. Ümmet, kamuoyunun değerini öğreniyor.

Bu seçimlerde milletimiz partilerin hepsine ders verdi:

Ak Parti'ye... İnşallah dersini aldın... Haydi bakalım, "tek başına, iş başına"!.. Memlekete ve partiye çeki-düzen ver"...

Kılıçdaroğlu, üzüntülü olduğu şu günde bile milleti güldürmeyi başardı. Diyor ki... "Oyumuz arttı diye, kendimizi başarılı görmeyeceğiz"... Sadece tevazu göstermiyor, daha büyük başarılara (!) yükselebileceğini ifade ediyor, mümkün olduğunu ima ediyor... Partililerini teselli ediyor, onlara ümit veriyor. Muhaliflerine aba altından sopa gösteriyor… Başarısız olduk diye kıyameti koparmayın!.. Bir iki puanlık artış başarı mıdır?.. Kılıçdaroğlu, ne derse desin, buna, kurultayları karar verecek. Millet, CHP’yi hezimet desen hezimet değil, başarı desen hiç değil noktasına getirdi ve Kılıçdaroğlu’nu kurultaylarına havale etti.

MHP... Üç hilâlli mânâyı hakkıyla temsil edememenin cezasını kesti millet... Ama Bahçeli anlamamış görünüyor... Bir Kızılderili atasözü, "anlamak istemeyene hiç bir şey anlatamazsınız" diyor. Bahçeli, daha fazla partililerinin sabrını zorlamasa kendisi için iyi olur.

Kendisi küçük, gürültüsü büyük HDP'ye, gürültüsüne denk bir ders verdi Kürtler... Uçurumun kenarına getirip, bak atarım aşağıya der gibi… Barajın sınırına getirdi; isteseydim, barajı aştırmazdım, dedi. Ama Demirtaş, "başarılı olduklarını" söylemekten çekinmedi... Başarınız buysa, başarısızlığınız nasıldır kim bilir? Kendisi küçük, gürültüsü büyük partiye millet, meşru zeminlerde kalın, kan emicilerle olmayın dedi… Anlayana sivrisinek saz…

Küçük partilere... Siz hâlâ sahada mısınız?..

Yüksek katılımla içerde, Türkiye’yi bir mozaik gibi ifade etmek isteyenlere ve dışarıdaki toplum mühendislerine dedi ki: Ben yekpare bir bütünüm… Millî irademden başka bir güce itibar etmem. Millî irade dışında maceralara girişenlere de itibar etmem...

Bu şartlarda seçim olmaz diyenler, acaba utanmışlar mıdır?