SAFTA YER ALMAK
Ermeniler’e soykırım yaptığımız iddialarının iftira olduğunu, belgelerle, bir Fransız fikir adamı, saf ilim aşkına açıklasa, Fransa’da suçlu sayılacak ve ceza görecek… Eğer senatolarında da kabul edilirse, dünya; Eyfel Kulesi gibi açıkça görülen bir gülünç zulme şahit olacak. Bu durum, memleketimizde haklı bir infial meydana getirdi. Bu infiale herkes, elinden geldiğince katılmalı.
Ne yapılabilir deyince ilk akla gelen, Fransız mallarını boykot oluyor. Hükümetin, kurum ve kuruluşların yaptıklarından ayrı, fert olarak herkes ben ne yapabilirim diye düşünmeli. Hani derler ya, herkes evinin önünü süpürse…
Ben sıradan basit bir ferdim, benim boykotumdan ne olacak dememeli. Fransız mallarının listeleri internette dolaşıyor. Baktım, boykot edebileceğim bir mal göremedim. Zaten almıyormuşum Fransız mallarını… Buna rağmen yine de yapılabilecek vardır. Düşündüm meselâ, bu boykotu destekleyen bir yazı kaleme alabilirim. Bu hususta söylenen doğrulara katılabilirim, doğru hareketleri ve sözleri takdir edebilirim, teşvik edebilirim.
Sakarya Gazetesi yazarlarından Hikmet Öztürk, bu hususta örnek bir davranışı kamuoyuna duyurdu: “Geçen gün ara sıra takıldığım mahalle kahvesinde, ortadaki direğe asılmış bir yazı gördüm. Bizim kahveci, müşterilerini bilgilendirmek için, Fransız mallarının listesini asmış. O kadar hoşuma gitti ki anlatamam. Listedeki pek çok malı satın aldığımızı, kullandığımızı fark ettim. Belki hiçbir şey değil ama meselâ torunlarım için aldığım ve onların severek yediği Danone’yi artık almıyorum. Evimin mutfağında Tefal tencere, tava bulundurmayacağım. Total benzin istasyonlarına girmez oldum. Gima, Carrefour gibi marketlerden alış veriş yapmayı düşünmüyorum. Arabamda Michelin lâstiklerini asla kullanmayacağım. Örnekleri çoğaltabiliriz. Toplum olarak Fransız mallarını boykot etmeli ve ciddiyetle uygulamalıyız.” Pazaryeri’ndeki hemşehrimize ve bunu kamuoyuna duyuran Öztürk’e teşekkür ediyorum. Bu anlayış, kamuoyunun malı olmalı. Bir televizyon programı sunucusunun; gözlüğünün Fransız malı olmasının fark edilmesi üzerine nasıl telâşlandığını, hemen reklâmlara girildiğini, reklâmlardan sonra da bir süre müzikle idare edildiğini “Gazete 24’ün haberinden okudum ve kamuoyunda böyle bir hassasiyetin zaten var olduğunu anladım.
Her şeyi maddî menfaat gözüyle değerlendiren Batı için bir malın satışının (1) adet bile azalması, mühimdir. Gerisinin geleceğini bilir. İmam-ı Azam’ın buyurduğu gibi, “Her şey (bir)den ibarettir” Senatoları, meclislerinin kararlarını reddetse de, boykota devam etmeli. Kararlı olmalı. Hiçbir şey elimizden gelmese bile kalbimizden buğzetmek, en azından safımızı belli etmesi açısından bir değerdir. Haksızlığa karşı olmak, az şey midir?
Safımızı belli etmek, eli koynunda sızlanmaktan iyidir. Hattâ safımızı belli etmek demeyelim, o zaten belli; safta yer almak diyelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.