SİZ GÜLEBİLDİNİZ Mİ?
Bir film sahnesi… Şatonun loş odalarından birinde bir kahkaha patlıyor… Sonra şato dışarıdan gösteriliyor… Kahkahalar artarak devam ederken, gittikçe küçülen şato, tabiatta kayboluyor… Sanıyorsunuz kahkaha, bütün dünyayı sardı…
CHP’nin, Silâhlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi efelenmesini duyunca, böyle bir kahkaha patlatmak geldi içimden… Değil CHP’nin muhteşem şatosundan, aydan duyulsun…
Öyle bir teklif ki, sanki darbeye cevaz veren bir madde var ve bu güne kadar darbeler, buna göre, yani kanuna göre yapılmış…
İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesine göre Silahlı Kuvvetleri’in vazifesi; “Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak”… İstenen değişikliğe göre bu vazife, “parlamenter demokratik sistemin işlerliği çerçevesinde ve Anayasaya bağlı olarak” yapılacakmış… Bu değişiklik isteğinin, İnönü’nün “Şartlar oluşursa ihtilâl meşru olur” demesinden farkı ne… Bırakın değişiklik cümlesindeki abesi; maddenin değiştirilmesini istemek bile, bu zamana kadar yapılmış darbeleri meşru görmek olur. Bu zamana kadar ordu darbelerle, bu maddeye dayanarak, sistemi “koruma ve kollama” görevini yapmıştı, sağ olsunlar, ama şimdi sistem oturdu, bundan sonra darbeye marbeye lüzum kalmadı; artık bunu kaldırıverelim… Ama ordu “takipte olmaya” devam etsin… Darbe karşıtı görünme heyecanı ve helecanıyla, öncekileri meşrulaştırıyorlar, sonrakilere de göz kırpıyorlar... Farkında değiller… CHP’nin, övüneyim derken kendisini düşürdüğü bu hacil duruma, gülmez mi insan?..
Bereket ki, artık böyle incelikleri görüp ifade edenler var… (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin: “… darbe hukukla yapılmaz. CHP’nin bunu ciddiye almış olması, bugüne kadarki tüm darbelerin aslında hukuksal nedenleri olduğunu iddia etmektir. Bunu değiştirmeye kalkmak, aslında darbelerin hukuksal temelleri olduğunu söylemek demektir. Oysa 35. Madde de, başka diğer maddeler de darbeye cevaz vermez…”
Şarkıda;
“O bir hevesti, geldi geçti güzelim!”
Dendiği gibi… 35. Madde (h)isterisi de, CHP’deki değişim “krizlerinden” biri olarak repertuarlarına girdi… Bu da geçer, bu da unutulur…
Peki kahkaha atabildim mi?..
Bizde böyle çıkışlar ve kararsızlıklar, normal olmayı aşmış, usul olmuştur… Kim kimi kınayabilecek… Önce bir şey ortaya atarsınız, tepki görürse değiştirirsiniz… Sanki öncekini söyleyen siz değilsiniz:
Dinler arası diyalog diye başlandı… Tepkiler üzerine, medeniyetler arası diyalog oldu… Şimdilerde de medeniyetler ittifakı…
Kürt açılımı diye başlandı, demokrasi açılımı diye devam ediyor…
Hangi birine güleceksin; insan gülmekten ölür…
Kahkaha refleksim, dudaklarımda dondu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.