TARİH, TİCARET VE MEDENİYET ŞEHRİ: PAZARYERİ
Değerli okuyucularım,
Her hafta sizlerle ilimiz; ilçeleri, beldeleri ve köylerine ait tarihi eserler ve bu eserlere hayat veren değerli büyüklerimizin hayatından izler paylaştığımız yazı dizimizin bu haftaki konusu; aşağıda da anlatılacağı üzere; tarih, ticaret ve medeniyet şehri Pazaryeri ilçemiz olacak.
Bu yazımızda; her bir köşesi tarih, kültür ve medeniyetten önemli değerler ile bezenmiş olan Bilecik'imizin şirin ilçesi Pazaryeri'nin ismini nereden aldığı, coğrafi yapısı, Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurtuluş mücadelesindeki tarihi yeri, doğal güzellikleri, yer üstü ve yer altı kaynakları gibi birçok başlıkta bilgiler aktaracağım.
PAZARYERİ'NİN ADI
Pazaryeri, Bilecik Bozüyük ve Bursa’nın ilçesi İnegöl üçgeninin tam ortasında yer alan şirin bir ilçesidir. Adını Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin oğlu Yahşi Pazarlı Bey’den alan Pazaryeri, kuruluşunun yanı sıra kurtuluş savaşında işgalci kuvvetlere karşı çetin mücadelelerin yaşandığı, Pazaryeri halkının topyekün savaştığı nadide özel topraklardır. Pazaryeri'nin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. İlkçağlarda "Bithynia" denilen bugün Bursa, Bilecik, Kocaeli topraklarını kapsayan bölgenin güney batı bölümünde yer alıyordu. Roma döneminde Anadolu'nun içinden gelip Bursa'ya giden Roma yolu Pazaryeri'nden geçerdi. Bu yolun geçtiği yerler halen yöre halkı tarafından "Bağdat Yolu" veya "İpek Yolu" olarak bilinir.
BİZANS DÖNEMİNDE PAZARYERİ
Bizans döneminde, Pazaryeri " Bithynia Themakion" bölgesinde "Armeno Kastron’’ adlı yerleşim birimiydi. Bu ismin anlamı "Ermeni Kalesi"dir. Fakat bu bölgede Ermeniler yaşamamıştır. "Armeno" ismi Ahı dağlarının antik ismidir. Bu isim Anadolu'nun yaklaşık M.Ö. 3000-2000 yılları arasında yaşamış "Luvi" halkının konuştuğu dilde "Aytanrısı Ülkesi"dir. Bizanslılar bu dağların geçit bölgelerine haberleşme ve gözetleme kuleleri yaptığı için bu ismi vermişlerdir.
OSMANLI'DA PAZARYERİ
Kayı aşireti Söğüt'e yerleştikten sonra Ertuğrul Gazi'ye yaylak olarak verilen Domaniç yaylasına giden en kısa yol Pazaryeri'nden geçmekte idi. Osman Bey, Osmanlı devletini kurduktan sonra İnegöl'e ve verimli ovalara ulaşmak ve fethetmek amacı ile batıya yöneldi. "Ermeni Derbendi" denilen bugünkü Pazaryeri'nin civarından geçen yolu kullandı. Bu isim Osmanlılar tarafından Ahı dağında verilen "Ermenek" isminden geldiği sanılır. Osman Bey buraları fethettikten sonra III. oğlu olan Yahşi Pazarlu Bey'e iskan ve idare etmesi amacıyla Pazaryerini ve havalisini verdi. Bu bölgenin ismini Yahşi Pazarlu Bey kendi adını taşıyan "Pazarlucuk" ismi ile değiştirdi. Bu isim zamanla "Pazarcık"a dönüştü.
Osmanlılar döneminde önemli ticaret ve askeri yolların üzerinde olduğu için Avrupalı seyyahlar Anadolu'ya giderlerken Pazaryeri'nden geçerlerdi. Ünlü Avusturya'lı seyyah Hans Dernswam 1553-1555 yılları arasında Anadolu'ya yaptığı seyahat sırasında Pazaryeri'nden geçmiştir. Bunları şöyle anlatır: "... Pazargik'te bir mescit var. Burada yalnız Türk'ler oturuyor. Rum yok. Sağ tarafta yol kenarında büyük bir kervansaray gördük. Kervansarayın içinde orta kısmında 12 tane meşe direk var. Bu direkler taşlar üzerinde oturtulmuş. Bütün binayı taşıyorlar. 20 baca saydım. Kervansaray herkese açık. İçinde 150-200 at barınabilir... Pazargik (Pazarcık) sakin iki tarafı dağlarla çevrili güzel bir yer. Bu arada üzüm yetişmiyor.’’
KURTULUŞ MÜCADELESİNDE PAZARYERİ
Kurtuluş Savaşı zamanında Pazaryeri üç kez Yunan işgaline uğramış ve yıkılmıştır. 5 Eylül 1922 tarihinde çetin mücadeleler ve kanlı çarpışmalar sonucunda Pazaryeri düşman işgalinden kurtulmuştur. Tarihimizde, Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna ev sahipliği yapmış, kurtuluş mücadelesinde de büyük tarihi gelişmelerin yaşandığı Bilecik gibi Pazaryeri ilçesi de yine kurtuluş mücadelesinde önemli ve stratejik bir konumda yer alarak, gerek ulaşımda gerek, diğer konularda kurtuluş mücadelesinin birçok safhasında önemli rol oynamıştır.
Pazaryeri 19. yy'ın sonlarına kadar Hüdavendigar (Bursa) livasına (vilayet) bağlı bir nahiye idi. 1852'de (H.1301) Pazarcık adı ile Ertuğrul (Bilecik) livası merkez kazasına bağlı nahiye merkezi oldu. Pazarcık 1953 yılında Pazaryeri ismi ile ilçe merkezi oldu. Rumeli'den Kafkaslardan gelen göçmenlerin ve Yörüklerin buralara iskan edilmesiyle Pazaryeri'nin nüfusu artmış.
PAZARYERİ'NE AİT LEZZETLER VE DİĞER ZENGİNLİKLER
Pazaryeri, tarihi anlamdaki özellikleri ile birlikte sahip olduğu doğal güzellikler ve bu doğal güzelliğin getirmiş olduğu birçok lezzetin olduğu bir ilçemiz. Muhteşem ve kendisine has lezzeti ile boza ve helvası ile ilk olarak akla gelen Pazaryeri, aynı zamanda Türkiye’de tek üretim yeri olan Şerbetçi Otu gibi değerli bir bitki ve ürüne de sahip.
Doğal güzelliklerinden olan Küçükelmalı Tabiat Parkı ve Bozcaarmut Göleti gibi son derece güzel yer üstü güzelliklere sahip olan Pazaryeri, bununla birlikte çömlekçilikte adını duyurmuş ve ''Toprağın Sanata Dönüştüğü Yer'' olarak nam salmıştır. El sanatları bakımından zengin kaynaklara sahip Türkiye’nin en önemli çömlek üretim merkezlerinden birisi olan Kınık Köyü, her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır.
Bu yazımızda, güzel ilçemiz Pazaryeri'nin başta tarihi ve medeniyet yolculuğunda taşıdığı rolü ile doğal güzellikleri olmak üzere birçok yönünü kısaca anlatmaya çalıştık. Bir dahaki haftaya başka bir konu ile buluşmak üzere hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.